X

Olumlu mu olumsuz mu: Sen terazinin hangi kefesindesin?

Hani bazı insanlar vardır ‘yanında durmak bile enerjimi düşürdü, negatif yük aldım, enerjim çekildi adeta’ diye anlatırız hatta bu kişileri. Ne olmaktadır bu kişiler ile karşılaştığımızda, kim ve neyi çekmektedirler aslında? Peki bizi rahatsız eden nedir, neden bu özellikler dikkatimizi çekmektedir, düşündük mü hiç bugüne kadar?

Bugünlerde sıkça karşılaştığım ve kendi üzerimde de detaylı olarak denemeye başladığım bir konuyu sizinle yorumlamak istiyorum bu yazımda; olumlu ve olumsuz kutuplar. Yani kendi kendimize tekrar ettiğimiz tüm olumlu ve olumsuz cümleler.

Olaylara bakış açımız nasıl sonuçlar doğurur?

Sadece aşk veya iş hakkında değil hayatımızda tezahür eden tüm alanlar hakkında. Farkında mısınız ne kadar çok ön yargı veya “sınırlı” görüşe sahibiz. Örneğin bir ev satmak istiyoruz, ilk cümlemiz şu mu oluyor, şimdi dikkatlice inceleyelim, ‘ev satmak çok zor, nasıl bir alıcı bulabileceğim bu zamanda imkansız, satışa çıkarsam bile istediğim parayı veren biri çıkmayacaktır’ gibi.

Ya da şimdi farklı bir senaryoya gidelim, bu niyete giriyoruz ve ilk işimiz ‘tam istediğim gibi bir alıcı bana ulaşıyor, evren bu konuda benimle, uyum içerisinde ve tam istediğim şekilde bu satışı gerçekleştiriyorum’ diyoruz. Tabi ki olacaklara ve akışa güvenmemiz ve bunu tam anlamıyla “güven” içerisinde tekrar etmemiz, yani içselleştirdiğimiz bir düşüncemiz olması gerekiyor…

Sonunda ne oluyor, biz ne kadar “rezistans” yani direnç gösterirsek, ne kadar zorluklu bir süreç olduğunu düşünürsek, ne kadar çok ‘olmayacak, bulamayacağım, gerçekleşmeyecek’ dersek, evet sevgili evren bize bunu açık açık gösteriyor olacak. Bu örnekte gördüğümüz aslında bir konuya olumlu ve olumsuz bakış açılarıyla yaklaşmanın yanında gerçekten inanarak ve isteyerek yaklaşabilmek aslında. İlk örnek bize gösteriyor ki konuyu birincil olarak gerçekleşebilirliği olan bir olasılık olarak kabul etmedikçe, bunun hayatımızdaki tezahürü de bize bunu tam anlamıyla göstermek üzere işliyordur…

Gelin sizlerle birlikte biraz da aşk hayatımızda kendimize söylediklerimize bakalım. ‘Ben asla evlenemeyeceğim, asla yeniden aşık olamayacağım, karşıma hep beni anlamayan kişiler çıkıyor, ilişkilerim hep kısa süreli oluyor, gerçek bir ilişki yaşamaya layık değilim’… Daha birçok “şikayet” cümlesi kurulabilir ve hatta şikayetlerden kitap bile yazılabilir. Peki ben şu an kendim de dahil çalıştığım konulardan biri olarak sizleri (tabi ki gerçekleşeceğine gönülden inanıyorum buradan yazıyor da olacağım) başka bir bakış açısına götürmek istiyorum.

‘Evlilik çok mutlu bir oluşumdur, ben evliliğimde çok mutluyum, tam istediğim hayal ettiğim bir aşk beni buluyor, ben aşk hayatımda hep kutsal dersler aldım, hayatıma giren herkes ve her koşul birer kazanımdı, tüm ilişkilerimde uyum halindeyim ve ben bugün öncelikle sevgiyi aşkı kendi kendime tezahür ettiriyorum’ şeklinde bir yaklaşımla aşka kapılarımızı açtığımızda, yürekten inandığımızda ve bildiğimizde sizce akış nasıl şekilleniyor olur?

Yüksek sesle nasıl bir aşk istediğimizi paylaştığımızda, “layık olduğumuzu” gerçekten bildiğimizde ve bunun her anının bizim için öncelikle kendi değerimizden dolayı sonsuz bir değerde olacağını hissettiğimizde rengimiz muhteşem pembeler ile boyanmaz mı, o gününüzün size akan enerjileri de aynı güzellikte olmaz mı?

Sevgili Louise Hay ünlü eseri Düşünce Gücüyle Tedavi’de bakın bu durumu nasıl yorumluyor:

“…Diyelim ki, olumsuz listeniz şöyle bir şey olsun:

Hayatım karmakarışık. Kilo vermeliyim. Kimse beni sevmiyor. İşimden nefret ediyorum. Yeterince gayret göstermiyorum. Yeterli değilim.

Bunları olumlu hale çevirelim:

Bu koşulları yaratan içimdeki düşünce kalıplarını bırakmaya hazırım. Olumlu değişimler sürecindeyim. Mutlu, ince bir bedenim var. Nerede olursam olayım sevgiyi hissediyorum. Tam istediğim gibi bir yerde çalışıyorum. Kendimi seviyor ve onaylıyorum. En iyiye layığım ve bunu kabul ediyorum.

…Olumlu ifadeleri düşünmeyi öğrenin. Bunlar her konudaki ifade biçimlerinizdir. Genellikle olumsuz ifadelerle düşünürüz. Bunlar istemediğinizi söylediğiniz şeyleri sadece daha da fazla yaratır. İşimden nefret ediyorum demek hiçbir çözüm getirmez. Şimdi harika yeni bir işi kabul ediyorum demek ise bunu yaratmak için kanallarınızı açar.

Sürekli hayatınızda neler olmasını istiyorsanız, o cümlelerle kendinizi ifade edin’’

Birçoğumuz için uzun zamandır yerleşmiş olan düşünce kalıplarımızı değiştirmek oldukça zorludur. Fakat buradaki tüm örneklerde de gördüğümüz üzere “ağzımızdan çıkan her kelime” evrene karışan her sözümüz her cümlemiz gerçekten bu dünyada yargılanarak bize dönmektedir.

Boşanma dönemimden hemen önce eski eşimle oldukça sık tartıştığımız ve huzursuzluğumuzun gittikçe büyüdüğü dönemde her tartışma sonunda “ben bu evden bu ilişkiden ve hayatından gideceğim” diye defalarca tekrar ederdim. Ve hatta birkaç eşyamı alıp kendimi sokaklara vurmuşluğum da olmuştur. Bugün görüyorum ki o kadar çok “gitmek” sözcüğünü tekrar etmişim ki sonunda gerçekten evlenmiş bile olsak ben ilişkimizden “gitmiştim”, yani gerçek anlamda da bavulunu alıp giden gerçekten ben olmuştum…

İşte sözler cümleler niyetler bu derece önemlidir; bu yüzden eğer bu yazımı okuyorsanız bugün sizin için yepyeni bir başlangıç olsun, kurduğunuz cümlelerden, bu cümlelerin size hissettirdiklerinden ve bu dünyaya verdiğiniz mesajlardan “sorumlusunuz”. Olumluyu seçmek her zaman elinizde, ne “istemediğinizi” değil, neyi hayal ettiğinizi, neyi istediğinizi neyin size olumlu ve tam hissettireceğini evrene sıkça hatırlatın…

Sesiniz, hissiniz ve niyetleriniz duyuluyor ve güzelliklerle size geri dönüyor olacak, emin olabilirsiniz…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale