X

Olumlamanın gücü: Bir şeyi 40 defa söylersen olur!

Her şeyi biliyorlardı ve gün içinde sık sık biz de öğrenelim diye tekrar ediyorlardı. Hiç farkında olmadan kadim bir bilgeliğin tortularını aktarıyorlardı. Ama heyhat! Farkında değildik. Eğer farkında olsaydık hayat çok daha farklı gelişirdi ve biz şimdi olmaya çalıştığımız şeyi çoktan olurduk.

Pekâlâ, bilmece gibi konuşmayı bırakıp baklayı çıkarıyorum ağzımdan: Neredeyse hepimizin hayatındaki ilk kişisel gelişim uzmanlarının anneanne, babaanne, dede dediğimiz insanlar olduğunu düşündünüz mü hiç? Genelde atalarımızdan alıp bize aktardıkları bu kadim öğretilere burun kıvırıp göz ardı etmişizdir. Bunun en önemli nedeni de; ninelerin ve dedelerin söylediklerinin, sadece sonuca işaret eden ama şüpheci zihnimizi ikna edecek bir teknik öğretmeyen buyurgan söylemler olmasından kaynaklanıyor. Mesela olumlamanın  büyükanne karşılığı şudur: “Bir şeyi 40 defa söylersen olur”.

Küçük bir çocuğun bu önermeye verebileceği başlıca iki karşılık var. İlki reaktif: “Olur mu be öyle şey?!” deyip kesin bir reddediş,  ikincisiyse “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” , “Bisiklet istiyorum” … “Anneanneeee  Olmuyoo!”.

Olmaz tabi, çünkü tekniği bilmiyorduk.

Nedir olumlama?

Kısaca tanımlamak gerekirse olumlama; özel olarak yapılandırılmış cümlelerle bilinçaltını programlamak diye tanımlanabilir. Bu özel cümleleri nasıl yapılandırmamız gerektiğini daha sonra konuşacağız. Ben öncelikle, şüpheci zihinleri rahatlatmak için hadisenin asıl gücünü nereden aldığını aktarmak isterim.

Sık sık altını çizdiğim bir konu var: Einstein’ın insanlığa hediye ettiği ve 20. yüzyılın belki de en meşhur formülünde de (E=mc2) gördüğümüz gibi madde dâhil evrendeki her şey enerji. Enerjinin madde mi, ışık mı, ısı mı yoksa ses mi olacağı ise titreşimine bağlı olarak değişiyor. Evrendeki her şey atomlardan oluşuyor, biz de öyle. Ve algıladığımız her şey ve onları algılama biçimimiz bu atomların titreşimlerine göre değişiyor. Çok fazla bilimsel ve teknik veriye girmeden açıklayacağım, lütfen sabırla okuyun çünkü sonunda olumlama dediğimiz şeyin nasıl çalıştığını anlayacaksınız. Kolay olması açısından temel fizikten başlayalım:

Madde, ses, ışık, ısı hepsinin ortak noktası frekanslar

Yani titreşim sıklığı! Şimdi, maddenin hallerini hepimiz biliyoruz. Temelde maddenin 4 hali bulunur: Katı, sıvı, gaz ve plazma. Bu tamamen atomların yapısı, hareketi ve titreşim sıklıklarının değişmesinden kaynaklanır.

Ses enerjisinde de değişik frekanslar (titreşim sıklığı) bulunur. İnsanlar frekansı çok düşük sesleri duymadığı gibi frekansı çok yüksek sesleri de duymazlar. Mesela; dünya lavların üzerinde ilerlerken ve kendi ekseni üzerinde dönerken çok büyük bir gürültü çıkartır; ancak insanlar bu sesi duymaz.

Işıkta da durum benzer. Örneğin; mikrodalga fırınlarda pişirme işlemi için kullanılan ışınları göremeyiz. Aynı şekilde uzaktan kumandalarda kullanılan kızılötesi ışınlar, morötesi ışınlar, X ışınları ve Gama ışınları da gözle görülmez.

Bunların hepsi titreşim sıklığıyla ilgilidir. Ve bir kısmını algılarken bir kısmını da algılamayız. Ama bu frekansları duyularımızla algılayamamamız, onların var olmadığı anlamına gelmez. Her şey gibi düşüncelerimiz de kendi içlerinde titreşim sıklığı (frekansları) olan enerji dalgalarıdır. Sadece düşüncelerinizi kullanarak karşınızdaki insanın enerjisini çoğaltabilir ve azaltabilirsiniz. Dolayısıyla ninelerimizin ve dedelerimizin “Nazar” dediği şey sadece bir batıl inanç değildir.

Kelimeler büyüdür!

Kelimelerin gücüne inanın!

Düşüncelerimizi oluşturan şeyler kelimelerdir. Ve nasıl ki karşımızdakinin enerjisini düşüncelerimizle etkileyebiliyorsak, kendi enerjimizi de aynı şekilde etkileyebiliriz. Yüksek sesle söylediğimiz kelimeler de düşüncenin bir formudur ve hepsi enerji yüklüdür. Bu enerji öylesine güçlüdür ki çok inandığınız ve güvendiğiniz biri size iyi hissettiğiniz bir anda “Neyin var solgun görünüyorsun” dediğinde anında kendinizi kötü hissedebilirsiniz. Ya da tam tersi, keyifsiz olduğunuz bir anda bir arkadaşınızın gelip “Saçların harika görünüyor” gibi basit bir şey söylemesi bile enerjinizi bir anda yükseltebilir.

Bunun sebebi frekanslardır, yani enerjinin titreşim sıklığı. Olumlu kelimelerin titreşim sıklığı (frekansı) yüksektir ve bu direkt olarak atomlarınızın da frekansını etkiler. Her sabah kendinize söyleyeceğiniz yüksek frekanslı kelimeler atomlarınızın frekansını düzenler ve güne zımba gibi başlamanızı sağlar.

İlgili yazı: Bolluk ve bereketi hayatınızın parçası yapmanız için 5 ipucu

Çevrenizle ilişkilerde de bu gücü kullanın

Herhangi bir toplantı öncesinde veya sırasında karşınızdaki kişiyle konuşurken hem kendiniz, hem o kişi hem de konuşulan konuyla ilgili olumlu kelimeler kullanmanız o toplantının gidişatını doğrudan etkileyecektir. Süreç yerine sonuç odaklı olmak, sorun yerine çözüme yönelik düşünmek, “ama”lardan “yapamam”lardan uzak durmak harika sonuçlar almanın son derece basit ve bir o kadar da etkili yollarından biridir.

Aynı şeyi sevgiliniz, nişanlınız ya da eşinizle yapmayı alışkanlık haline getirdiğinizde çok daha az tartıştığınızı ve birbirinizi çok daha iyi anladığınızı göreceksiniz. Başta kendimizle kurduğumuz ilişki olmak üzere tüm ilişkilerimizde olumlu kelimeler kullanmayı özellikle seçmek, hayatımızın kalitesini arttırır.

Bu konuda dikkat etmemiz gereken şey paternlerimiz, yani alışageldiğimiz dil kalıplarımızdır. Seçtiğiniz kelimelere dikkat ederek konuşmaya başladığınızda hayretle farkına varacağınız şey, ne kadar çok negatif tanım ve kelime kullandığınız olacaktır. Elbette bunu bir koçla çalışırken çok daha çabuk fark edip çok daha hızlı değiştirebilirsiniz.

İşin enerji boyutunda nasıl çalıştığını basitçe açıkladım ve hayatımızdan bazı örneklerle olumlu sözcüklerin nasıl faydalı olacağını anlattım. Şimdi olumlama dediğimiz olgunun asıl önemli kısma geliyoruz: Türkçe’ye “olumlama” olarak çevrilen “affirmation” kelimesinin sözlük anlamında alternatif olarak “doğrulama, onay, evetleme” açıklamaları da yazıyor. Sadece onaylamadan daha fazlasını yapmaya ne dersiniz?

Olumlama mı “Büyülü Söz” mü?

Aldığım koçluk eğitimiyle edindiğim becerileri çok daha güçlendirmemi sağlayan Tony Robbins, eğitimlerinden birinde şöyle demişti: “Olumlamalar (Affirmations) iyidir ama sıklıkla çalışmayabilirler. Çünkü eğer inanmadan ve hissetmeden söylüyorsanız kelimelerin enerjisi sizin atomlarınızın enerjisini sizi harekete geçirecek kadar etkilemeyebilirler. Olumlama yerine “Büyülü Sözler” (Incantations) yaratıp kullanmanızı öneriyorum. Bunu yapmanın en iyi yolu da tüm benliğinizle hissedeceğiniz kelimeler yaratıp, tekrar etmektir”.

Bunu nasıl yapabileceğinizi gelecek haftaki yazımda anlatacağım. Bu arada; bana konuyla ilgili sormak istediğiniz bir şey varsa veya Tony’nin Mart ayında Florida’da yapacağı “Unleash the Power Within” (İçindeki Gücü Uyandır) eğitimine, konaklamanın da dâhil olduğu çok uygun koşullarla katılmak istiyorsanız şimdi bana yazın: tolga@powercoaching.us

Haftaya kendi Büyülü Sözlerinizi yazmayı öğreneceğiniz yeni yazıda buluşmak üzere!

 

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale