X

Ölümcül çekimler: Bir romantik ilişkiyi hem başlatan hem de bitiren elementler

Yeni bir insanla tanıştığımız zaman onun çeşitli özellikleri aramızda yoğun ve derin bir bağın gelişmesini sağlıyor. Bu özelliklerle ilk karşılaşmamızda romantik partnerliğe doğru ilerleyen bir yol çizilse de zamanla bu özelliklerin negatif bir boyuta evrildiği görülüyor. Bu sürece de ölümcül çekimler deniyor. Bu yazımızda, romantik ilişkileri kritik bir şekilde bitiren ölümcül çekimleri sizler için kaleme aldık.

Ölümcül çekimler nedir?

İngilizce’de fatal attractions” olarak bilinen ölümcül çekimler, bir romantik ilişkiye başlandığında zaman içinde açığa çıkıyor. İlişkinin başında partnere karşı genellikle uyum ve benzerlik faktörlerinden ötürü yoğun duygular geliştiriliyor. Bu duygular, partnerin çeşitli karakteristik özelliklerine dayanıyor. Örneğin, partner küçük hediyeler alıyorsa veya ortak bir ilgi alanı söz konusuyla ilişkiye başlama süreci hızlanıyor. Bir süre sonra bu etkileyici durumlar ilişkiyi bitirme sebebi haline geliyor ve ölümcül çekim açığa çıkıyor.

Başlangıçta insanların birbirleriyle yakınlaşmasını sağlayan ölümcül çekimler, ilişkinin son demlerine doğru hayal kırıklığına ve kırgınlığa yol açıyor. Zarar kaynağı olarak değerlendirilen bu olgunun altında farklı nedenler ve oluşma süreçleri yatıyor.

Ölümcül çekimler nasıl ve neden deneyimlenir?

Bu olgu, pek çok insan için kafa karıştırıcı bir yapıya sahip. Bir başka deyişle, partnerlerine ilişkinin başında fazlasıyla bağlı olan ve zamanla uzaklaşma isteği duyan bireyler ‘’Neden partnerimin sevdiğimin özelliklerinden artık nefret etmeye başladım?’’ sorusunu kendilerine soruyorlar. Bu sorunun cevabı ise farklı şekillerde belirebiliyor.

İlk olarak, partnerlerin birbirlerinden farklılaşması ölümcül çekimleri meydana getirebiliyor. Örneğin, farklı müzik türlerini dinleyen iki insan ilk başta bu farklılıktan beslenebiliyor. Daha sonra, bu insanlar müzik konusunda ortak bir paydada buluşamayınca birbirlerinden uzaklaşabiliyorlar.

Ortak paydada buluşamamaya ek olarak, bireysel farklılıklar da bu olguyu gözler önüne serebiliyor. Bir insanın diğer kişilerden çok farklı özelliklere sahip olması ilk bakışta hoş gibi gözükse de zaman içinde ortalamanın dışında kalmak bu insanın karşısındakini soğuma noktasına getiriyor. Kısacası, bireysel farklılıklar bir süre sonra aşırılık hissini ve anlaşmazlığı açığa çıkarabiliyor.

Yukarıdakilere ek olarak, çocukluk travmaları ve geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler gibi içsel yaralar da bu olguya neden olabiliyor. Pek çok insan kendisiyle benzer yaraları bulunan kişilere çekiliyor fakat bu benzerlik bir süre sonra ilişkiyi yormaya başlıyor.

Romantik ilişkiler genellikle gözleri kör eden bir etkiyle başladığı için olası ölümcül çekimlerin varlığı ilişkinin başında fark edilemiyor. İlişkiler bir düzenle ilerlemeye başladığında ise kıskançlık gibi özellikler bu olguya dönüşüyor. Bir süre sonra da partnerler birbirleriyle anlaşamadıklarını ve düzgün bir iletişim kanalı geliştiremediklerini kabul ediyorlar.

Kısa vadede çekici gelen ama uzun süreli ilişkide sorun olan ölümcül çekimlerin sakin bir zihinle değerlendirilmesi gerekiyor. Eğer partnerinizin herhangi bir özelliğinin bir süre sonra bir ayrılık etmeni haline gelebileceğini düşünüyorsanız bazı adımlar atmaya özen göstermelisiniz.

İlk olarak, partnerinizden ne beklediğinizi ve beklentilerinizin zamanla nasıl değiştiğini gözden geçirebilirsiniz. Daha sonra, partnerinizin bir süre sonra rahatsız edici bir hale gelen özelliği hakkında iletişim kurmalısınız. Bu iletişim sayesinde birbirinizi daha iyi anlayarak orta bir yol bulabilirsiniz.

İletişimle birlikte, partnerinizin bakış açısından olaylara yaklaşarak onunla empati kurmalısınız. Partnerinizin davranışlarının arkasındaki motivasyonu anlayarak başta çekici gelen fakat sonradan sorunlaşan durumlara bir ışık tutabilirsiniz. Son olarak, düzgün bir iletişimle aldığınız bilgileri ve uzun vadeli hedeflerinizi yeniden değerlendirebilirsiniz.

Yeniden değerlendirdikten sonra, ayrılık veya devam etme gibi net kararlar verebilirsiniz. Devam etmek istiyorsanız ama ayrılık da zihninizin bir köşesinde yer alıyorsa bir ilişki terapistinden profesyonel yardım almayı düşünebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Partnerinizle uyumlu olup olmadığınızı nasıl anlayabilirsiniz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur



Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?

İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.



Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale