X

Ölüm nedir ve ondan neden bu kadar korkarız?

Carlos Castenada kitabında, bolca “dost”tan bahseder. Dost ile yüz yüze gelmekten kaçınır her bir çalışmasında. Don Juan onu uyarır, dosta teslim olma!

Hem dost der, hem de teslim olma der. Çünkü dostun yüzüne bir kere baktı mı, onun o ihtişamına, büyüsüne kapılıverir insan. Işığı ile birlikte ardından gidiverir.

Öyle ya, bizi üzmeye değil, bize eşlik etmeye gelir dost, yolda yandaş olmaya, kolluk olmaya gelir. Karıştırmayasın, korkmayasın diye gösterir sana o güzel yüzünü…

Dosta kanmamak lazım derken, dostun seni kandıracağından değil, dosta giderken nereye gideceğini biliyor olman gerektiğindendir uyarı. İşte bunun için Tibetli budistler rüyalara ve rüyada uyanık olmaya, yani bilinçli rüyalar görme sanatına çok önem verirler. Öyle ki, rüyadayken rüyada olduğunu bilen, yaşamda illüzyon ile gerçeği ayırabilen olur, her şeye uyanık olan. Bilincin her seviyede uyanık olmasından, gözlemci halinin her seviyede devam ediyor olmasından dolayı farkındalığı açıktır. Görmeye ve yönlendirmeye ehildir artık. Hatta, rüyalarda sorularına cevap bulabildiği gibi, değiştirmeler de yapılabilindiği bilinir. Bu değişiklikler günlük yaşantıya da yansır, çünkü rüyada gidilen alem ile dünya alemi beraber, iç içe çalışır. Ama buradaki eğitim rüyada değişiklikler yapmak, yaşamı illüzyondan ayırarak daha huzurlu günler geçirmek için değildir. Bu kısım sadece hazırlıktır, dost geldiğinde, uyanık olma hazırlığı…

Dost ile karşılaştığında, onu açık zihni ve merkezlenmiş varlığıyla selamlama hazırlığıdır.  Dost ölümü getirendir, sana öldüğünü haber veren, ışığa kadar sana eşlik eden, yaşamını kutsayandır… Tantrikler, yaşamın tamamının aslında ölüme hazırlık olduğundan bahsederler. Çünkü insan varlığı -hani öleceğini bilen tek canlı- doğum ve ölüm bilgisinden yoksun yaşar hayatı. Doğmadan önce, öldükten sonrası için, yani metafizik boyut için her zaman merak içindedir. Bu merak, bu ilgi, hem korku bazlıdır, hem de bildiği tek gerçektir insanlığın.

Yaşadığı konusunda bile şüpheye düşerken, ölüm ve doğum konusunda keskindir. Varolmaya alışmak, kendine var olduğunu kanıtlamak üzere geçirdiği yaşam aralığı, zaman, mekan hipnozu altında geçer. İçten içe, performans anksiyetesi sebebi, bilinçli olarak düşünmese de, bilinmezden aniden karşısına çıkacak olan dostun kapıyı çalacağı korkusudur. Aynı sebepten bu etkiyi azaltmak için de, ölüm yokmuş, zaman sonsuzmuş gibi davranır. Görmezden gelmeye çalışmanın başka bir hali…

Bu yüzden ertelemeler, boşa atılan adımlar, vazgeçişler ile geçer insanın hayatı. Yarın ölecekmişiz gibi- diye başlayan cümleleri ne kadar çok duysak da, kulak çeperimize çarpıp oradan geri seker. Bunun ne olduğunu anlamıyoruz çoğu zaman, çünkü ölüm bizim kabul ettiğimiz bir gerçeklik değil! Ölüm konusunda konuşmak bile zor. Ama bir gerçek var, hepimiz merak ediyoruz onu!

İçten içe, hiç ses etmeden hayalini kuruyoruz… Farkında olarak ya da olmayarak. Küçük ölümler yaratıyoruz kendimize, minik minik deneyimliyoruz. Ayrılıklar, özlemler, bitişler, vazgeçişler, hatta bazen hiç yerinden hareket etmeyerek kendini ölüme terk etmeler… Oysa merak ettiğimiz dostun yüzü. Methiyeler düzülmüş üzerine, su perilerinin hipnotize eden şarkıları gibi Seni alır ve götürür…

Korkunç olan nedir peki? Neden korkarız ölümden, ölmekten?
-Belki daha hiç yaşamaya başlamamış olmamızdan?
-Belki yaptıklarımızla, yaşadıklarımızla yüzleşmekten korkan halimizden?
-Belki bilinmeze doğru gitmekten?
-Belki yok olmaktan?
-Belki sevdiklerinden uzakta kalmaktan?

Eğer öyle ise, hepsi zihindedir bu soruların.

Her gün, bilinmeze adım atma denemesi yapıyoruz. Seçeneklerden biri de hep, hiç bilmediğin bir şey oluyor. Her gün ölüm deneyimini yaşatıyoruz kendimize, küçük küçük. İşte o konfor alanı hikayesi. Oradan çıkarak, eski halimize ölüyoruz. Tutunmayı bıraktıkça, tutunan halimize ölüyoruz.

Bedene tutkun olan bizler, elbette bedeni bırakmaktan korkuyoruz.. Bedenlerimizi seviyoruz! Bedensiz olmayı bilmiyoruz!
Bu yüzden bu bedenle deneyimlediğimiz, bedene hapsettiğimiz, acılarımızı, anılarımızı da bırakamıyoruz. Geçmişe takıntılı ve bağımlı oluyoruz. Aslında derdimiz yaşadıklarımızdan ziyade beden… Her bırakış bir ölüm halini çağrıştırıyor alt benliklerimize. Duyguyu bırakmak, bedeni bırakmak olarak tınlıyor içeride!

Beden hafızasının temizliği ve her gün, her an bırakmaya gönüllü olmak, taşıdığımız her bir düşünce yükünü, her yaratılmış duyguyu salıvermek, bizi özgürlüğe, hafifliğe doğru götürüyor. Beden de taşınacak bir şey değil, var olma aracı olarak kullanılan bir organizma olarak kalıyor. Sade ve hafif! Sayesinde bu dünya halini deneyimleyebildiğimiz muhteşem organizma.

Ve tabii ki bizler bedenlerimiz değiliz. Bedeni bırakınca da yok olmuyoruz, bedeni bırakınca sadece üç boyutlu dünyadan ayrılıyoruz (her ne kadar sığ bir anlatım olsa da, en basit haliyle).

Bu kadar yaşamından şikayet eden insanın, ölümden korkması ne kadar da anlamlı, değil mi şimdi? Şikayetleri ile bedene, madde dünyaya iyice tutunuyorlar. Ölüm var. Biz de varız. Ve dost gelmeden önce, yaşamın tadına bakmalıyız kaşık kaşık!

Dost geldiğinde gönlümüzde kalan bir şey olmasın, hakkımızı kendimize helal edelim, yaşama güzel bir selam çakalım diye…
Huzur ancak, yaşadığın her günün elinden gelenin en iyisini yaptığını bilmekle gelir. Hakkıyla… Hak’kın sende olan parçasıyla…

Ölümü tanıdığımız, varlığını gerçekten kabul ettiğimiz zaman, ne olduğunu idrak ettiğimiz zaman, yaşamı anlar duruma geçeriz. Önemini, değerini, amacını, varlığımızın sebebini… Bu yüzden bilinmez tarafta dolaşmak, bilinmeze adım atmak önemlidir. Yaşamda kendini bulmak ve kendini yaşamak amaçtır ama bir başlangıçtır daha yolun başı…

Yolun sonsuzluğu, bildiğimiz bedenli halin ötesindedir.
Sonsuz olan ruhun deneyimi ve değişkenliğidir, burada ve her yerde.
Ve ölüm, her an, bir diğer ana geçerken, geride bıraktığımıza gelir, anda var olan için sonsuzluk yaşanır. Her an yeniden doğuştur.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Güzellik ayrıntıda gizlidir: Genellemeler fazla genel değil mi?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale