X

Ölmeden önce ölmek: Zihin nasıl bilinçli kullanılır?

Hepimizin kim olduğumuza dair ego hikayeleri var. Örneğin “Değerli değilim, yetersizim, sevilmeye layık değilim” gibi. Bu hikayeler aslında çok güçlü inançlardan ibaret ve çoğu çocukluk yıllarında oluştu. Bu hikayelerin yarattığı bir oluş hali de var, etrafımızdaki dünyaya otomatik tepkilerimiz de bu oluş haliyle ortaya çıkıyor.

Bu hikayelere farkında olmadan, bilinçsizce öylesine inandık ki hepsinin çerçevesinde kimlikler, yani “BEN”ler oluşturduk. İşte bu kimliğe uygun hikayeler gün içinde zihin tarafından sürekli yeniden yaratılıyor. “Yeterince iyi değilim” inancıyla oluşan yetersizlik haliyle, kişinin zihninde sürekli “yeterince iyi olmadı” düşüncesinin ve benzerlerinin oluşması çok doğal. Çünkü zihin temel inançlarla ve bu inançların oluşturduğu kimlikle ilgili pekiştirici hikayeleri ve verileri sunmak zorunda. Zihin, elindeki verilere dayanarak bilgiler, yani düşünceler sunarak hizmet ediyor. Çalışma biçimi bu. Dolayısıyla içine işlenmemiş bilgilerle ilgili veri sunamıyor.

“Hazırladığım dosya yeterince iyi olmadı, süresi çok uzun oldu, sunarken 3. slayttaki kelimeyi kesin unutacağım” gibi düşüncelerin altında “Yeterince iyi değilim!” fikri yatıyor. Ego bilincindeyken biz bu eski düşüncelerden ibaretiz ve tüm bu düşüncelerin gerçekliğinden şüphe dahi etmiyoruz. Peki bu düşünceler gerçek mi? Şöyle ki biz o düşüncelere inandığımız için, evet, gerçekleşecek çünkü onları biz gerçekleştiriyoruz, o düşünceler aracılığıyla inandığımız oluş halini de yeniden yaratıyoruz.

Burada sanki bir kısır döngü var değil mi? Oluş halleri düşünceleri, düşünceler halleri, haller düşünceleri yeniden yaratıyor. Düşünceler inançlardan kaynaklı, yani zihinde kayıtlı eski verilerden. Demek ki yeni verilere ihtiyaç var. Peki bu yeni verileri zihne kim işleyecek?

Cevap bilinç. Zihnin nasıl çalıştığını idrak ettiğimiz zaman, düşünceleri gözlemlemeye başlarız. Tıpkı yanımızda konuşup duran birini dinler gibi düşünceleri gözlemek, onların söylemeye çalıştığını daha rahat anlamamızı sağlar. Temelde hangi inançlara dayandıklarını daha net görmeye başlarız, o sürekli akan düşünceleri yaratan inançları bulunca, zihnin ürettiği her düşünceye inanmak zorlaşır. İşte burada farkındalık ve anda oluş başlar: Bunu fark ettiğinde gerçek kendini görebilmeye başlarsın. Zihin tıpkı bir arama motoru gibi bilgi deposudur, bilinçse o deponun sunduğu verilerden işe yarayanı seçen ve depoya yeni veriler ekleyen, yaşamı deneyimleyen…

Toparlayacak ve derinleşecek olursak:

1. Zihin oluş haline göre düşünce üretir: “Bu sabah tersimden kalktım” dersen odağın olumsuzda olduğu için
terslikleri görmeye devam edersin. Bu yüzden “her şey hep üst üste gelir.”
2. Zihin eski düşünceleri otomatik üretir: Bu yüzden verdiğimiz tepkilerin çoğu anda olana değil, geçmişte olana
verdiğimiz tepkilerin kopyasıdır. Bu yüzden hayatımızda tekrar eden deneyimler yaşarız çünkü geçmişi sürekli
yeniden yaratırız.
3. Zihin sık deneyimlenen düşünceleri alışkanlık haline getirir: Düşüncenin deneyimlenmesi, düşünceyle duygu
yaratılması anlamına gelir. Bir düşünceye inandığımızda bedenimizde duygular oluşur ve düşünce zihne pekiştirici veri olarak kaydedilir.
4. İnançlarımızı fark edip oluş halimizi değiştirdiğimizde eski kalıp düşünceler bir süre gelmeye devam eder: Onlara inandığımızda, yani duygusuna girdiğimizde eski oluş halimize geri döneriz. Bu yüzden düşüncelerin otomatik ve
çağrışımsal olduğunu fark etmek önemlidir.
5. Düşüncelerin tıpkı arama motoruna anahtar kelime girdiğimizde ekrana getirilen binlerce veri gibi zihin
tarafından getirildiğini idrak etmek, bilincin devreye girmesi için en önemli adımlardandır: Nasıl ki arama motorunda getirilen verilerin çoğu yanlış veya ilgisizse düşüncelerin de çoğu sadece kayıtlı bilgidir. Bunu fark edecek olan bilinçtir.
6. Bir deneyim yaşadığımızda, kendimiz ve yaşamla ilgili inançların depolandığı zihinden düşünceler akmaya başlar, arama motorumuz bize veriler sunar: Bu bilgiler de çoğu zaman anda olanla ilgisiz veya yanlıştır. Ancak bilinç devrede olmadığında onlara inanmayı, doğru kabul etmeyi seçeriz. Dolayısıyla geçmişte yaşamaya devam ederiz ve hayatımızda sürekli tekrar eden durumlarla karşılaşırız.
7. Bu eski benlik ve yaşamdan memnun değilsek ve yeni bir yaşam istiyorsak bu otomatik düşünceleri yaratan inançlarımızı bulup düşünceleri izlemeyi öğrenmemiz gerekir: Bilinç burada zihinden ibaret olmadığını fark eder, öz bilgiyi hatırlar. En son karar hep bilinçtedir, ancak uykuda değilse… Bilinç uykudayken zihin yönetimi ele geçirir ve kişiyi geçmişte yaşamaya mahkum eder.

Pek çok kadim öğretide “ölmeden önce ölmek” vardır. Bu konu küçük yaşlarımda ilgimi çektiği için anlamak adına  mezarımda hayal etmekten silahla öldürüldüğüm rüyalara kadar pek çok alakasız yerde buldum kendimi. Şükür sonra anlatılmak istenileni idrak edebildim. En azından benim için buradaki “ölüm”, o yarattığımız sahte benliklerin ölümünden ibaret. İnsan aslında çok sınırsız bir varlık, o kadar ki kendini sınırlandırmayı bile seçebiliyor. Kendini hapsettiği kimliklerle “sahte benlikler” oluşturup, acı çekse dahi onların içinde kalabiliyor. Çünkü kendini zihin zannediyor. Oysa zihnin çok ötesinde… O yüzden zihinle Mirac’a çıkılamıyor, onu geride bırakmak gerekiyor. Bir olmak için, kendini içine soktuğun ayırıcı, sınırlandırıcı kabuklardan sıyrılmak gerekiyor. O kabuklarla, ağırlıkla, sahte benliklerle yükselemiyorsun… Kendini bulmak için zihnin yarattığı kimliklerden sıyrılmak, ölmeden önce (belki de birçok kez) ölmek gerekiyor. Dilerim kendimizi bulmak ve yaşama sunmak için en güzel fırsatlar bizi bulsun.

Aşk Ol’sun!

(Online) koçluk & danışmanlık taleplerin için bilgi@iremulgu.com adresine mail atabilirsin. Pozitif psikoloji pratikleri ve hayat deneyimlerimi paylaştığım Instagram hesabıma buradan, YouTube kanalıma buradanburadan, YouTube kanalıma  ulaşabilirsin.

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Özüne yaklaşma yolculuğunda koçluk sana nasıl yardımcı olabilir?

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale