dummy

Olduğu gibi sevmek: Kendinizi evrene bırakabiliyor musunuz?

Olduğu gibi sevmek: Kendinizi evrene bırakabiliyor musunuz?

Geçen gün çok sevdiğim canım Ekin, Instagram hikaye bölümü üzerinden daha önce hiç görmediğim ve harika görünen bir çiçeği paylaşıp şöyle yazmış:

dummydummy

Ne yalan söyleyeyim senden ümidi baya kesmiştim; çiçeksiz, dalsız, saçma sapan, bomboş uzayıp durdun. Ama seni hep çok sevdim ve yanı başımda tuttum. Şimdi seni böyle mutlu görmek beni ne kadar sevindiriyor bir bilsen. Kadehimi ‘doğru zamana’ kaldırıyorum.

Çiçeklere baktım baktım, sonra yazdığına baktım ve baktım.

Bir sonraki post ise çiçeğin cinsi olmuştu çünkü o kadar ama o kadar güzel ki herkes merak edip sormuş.

Ben Ekin’in bir cümlesinde çok şey görüp hatırladım.

Sabretmek: Kendimden ve çevremden, dinlediğim hikayelerden yola çıkarak söyleyebiliyorum ki birçoğumuz; bu dünya düzeninde rahat ve kolay olan tüketici tarafı tercih ederken sabrı nerelere kaldırdık? Kaçımız o güzelliğin çıkmasını bekleyecek kadar sabır gösterirdik? Kaçımız vazgeçmedik? Artık isteklerimiz anında olmadığında ağlamaya başlayan bebeklere dönmedik mi? O an gerçekleşemeyen durumlarda kalıp sabretmek, emek vermek yerine kaçıp yepyeni bizi oyalayacak oyuncaklara koşmayı seçmedik mi? Neden? Çünkü daha kolay geldi? Peki daha mı mutlu ediyor? Bu noktada sanırım bunu düşünmek daha doğru olacaktır.

Olduğu gibi sevmek: Kendinizi evrene bırakabiliyor musunuz?Olduğu gibi sevmek: Kendinizi evrene bırakabiliyor musunuz?

Olanı olduğu gibi kabul etmek ve sevmek: Çiçeksiz, dalsız, ‘saçma’ gözüken bitkiye öfkelenmemek, çirkinsin diye sıfatlandırmamak ve olduğu haliyle varoluşunu kabul etmek ve olduğu gibi sevmek. Bir varlığın güzelce var olması için illa herhangi bir şey yapmaya mecbur olmaması, sadece var olarak da kabul görüp sevilmesi. Sevilmesi için bitkinin illa açması ya da insanın illa başkalarını mutlu edecek seçimler yapması da gerekmiyor. Herkes ve her şey olduğu anda olduğu gibi çok güzel! Kaçımız bunu görebiliyor? Ve bunu görebilmek her şeyden önce insanın kendisini olduğu gibi, çıplak, her haliyle, ışığı gibi tüm karanlığıyla da kabul edip sevmesinden geçiyor.

Doğru zaman: Kaçımız evrene güveniyoruz? Evrenin zamanlamasına kaçımız kendimizi bırakabiliyoruz? Bırakabildiğimiz noktada içimizde büyüyüp filizlenenleri görebiliyor muyuz?

Ve sevgi: Sevmek; başlı başına sadece sevmek. Birini, bir şeyi, insanı, hayvanı, bitkiyi değil. Varlığı sevmek, var oluşu sevmek. Varoluş olup içindeki aşkı akıtmak tüm dünyaya.

Ahh! Yazdıkça daha da başka, kocaman kapılar açılıyor şu an bana.

Teşekkür ederim Ekino!

Hayatınıza ilham saçanları fark ederek kalbinizi büyütmeniz dileğiyle…

 

İlginizi çekebilir: Vazgeçmek: Odayı düzenlemektense tüm binayı yıkanlara…

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com
İlgili Makale
whatsapp