X

Old money style nedir? Gösterişsiz zengin bir tarz nasıl benimsenir?

Eğer TikTok’ta zaman geçiriyorsanız muhtemelen “old money style” terimi karşınıza çıkmıştır. Peki, acaba old money style nedir? Bu terim çok uzun zamandır var olsa da özellikle son zamanlarda sosyal medya sayesinde daha fazla ilgi görüyor. Modanın her zaman akış halinde olduğunu biliyoruz. Yine de asla modası geçmeyen bazı “zamansız stiller” olduğunu da kabul etmek gerek. Bunun en büyük kanıtı, old money estetiği olarak da anılan bu stilin zarafetine her seferinde çekiliyor olmamız.

Old money style nedir?

Kaynak: www.insider.com

Öncelikle old money style nedir, sorusunu yanıtlayarak başlayalım. “Old money” terimi, genellikle servetini köklü bir soydan miras alan zengin insanları ifade etmek için kullanılıyor. Dolayısıyla old money stili de lüks bir yaşamın getirdiği aktivite ve zevklerden yola çıkarak ortaya çıkan bir stil anlayışı. Bu stili daha iyi anlamak için Prenses Diana’yı ve onun kayak sonrası stilini hayal edebilirsiniz.

Old money style demişken, kısa süre önce Kral III. Charles‘ın bir ziyarette sergilediği görüntüden bahsetmemek olmaz. Bildiğiniz gibi, kraliyet ailesi üyelerinin, eski giysilerini tekrar tekrar giyiyor olması sık konuşulan bir konu. Yine de kralın verdiği son görüntü, görenleri bir kez daha şaşkına çevirdi. Kral III. Charles, eşi Camilla ile birlikte Brick Lane ziyareti sırasında, bölgedeki tarihi bir camiye girdi. Camiye girerken ayakkabılarını çıkaran kralın çoraplarından birinin yırtık olduğu görüldü.

Kraliyet takipçileri, 74 yaşındaki kralın çoraplarını görünce elbette şok oldu. Ancak bazı stil uzmanlarına göre, her şey göründüğü gibi olmayabilir. Üst sınıf insanlar, bazılarının zenginlikle ilişkilendiremeyeceği şekilde, belirli bir giyim tarzına sahip olma eğilimindeler. Ünlü stilist Rochelle White, zengin insanlar arasında “old money” ve “new money” olarak iki farklı giyim tarzı görüldüğünü söylüyor:

“Genellikle kuşaksal zenginliğe sahip insanlar markasıyla dikkat çekmeyen tasarım ürünleri giyme eğilimindeler. Aslında 18.000 sterlinlik bir kıyafet giyiyor olabilirler, ancak giysileri, sıradan bir insana kaliteli ve iyi kombinlenmiş basit bir kıyafet gibi görünebilir.”

Old money stilinin özellikleri

Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi, old money estetiği, aileden gelen zenginliğin bir göstergesi. Bunun aksine new money, sonradan zengin; çok gösterişli ve abartılı olan tarzları temsil etmek için kullanılıyor. Dolayısıyla bu iki estetik anlayışı, birbirinin tam zıttı. Peki old money stilinin özellikleri neler?

  • Old money estetiği şık, tek renkli ve örtülü bir şekilde lüks giysilerden oluşur. Hatta bu tarz için “sessiz lüks” tabiri de kullanılır.
  • Giysilerde logo tercih edilmez.
  • Giysilerin lüksü, farklı şekillerde yansıtılır.
  • Kaliteli tasarımcı parçalarına, terziliğe ve klasik Amerikan hazırlığına odaklanır.
  • Üst sınıf insanların, kendilerine özgü bir moda ve giyim standardı vardır. Old money stili benimsemenin ana göstergelerinden biri, “en son trend parçalara” değil, “zamansız parçalara yatırım yapmak”tır.
  • Old money tarzına sahip insanlar, “trendlerden kaçınma” ve “klasik bir tarza” bağlı kalma eğilimindedir. Prenses Diana, yaşamı boyunca bu felsefeyi benimsedi. Genellikle logosuz tasarım giysilerle görüntü verdi ama elbette hepsi çok kaliteliydi.
  • Old money stilinde gösterişli kıyafetler yerine, sadece bir aksesuar gibi göze çarpan tek bir ögeye bel bağlanır. Yani bu tarzda birine baktığınızda muhtemelen iddialı, cesur tek bir parça görürsünüz.
  • Bu stilin bir diğer özelliği de sürdürülebilir moda ile ilişkili olması. Prens Harry, 2018 yılında yaklaşık 40 yıl önce giydiği gri ceketiyle yeniden görüntülendi. İsraftan nefret etmesiyle bilinen Harry, kaliteli bir ürünü gardırobunda daha yeni bir giysiyle değiştirmektense, yeniden değerlendirmeyi tercih ettiğini söyledi. Stilistler bu durumu şöyle yorumluyor: “Üst sınıftaki insanlar, parayla istediklerini satın alma imkanına sahip olduklarını bildikleri için, günlük yaşamları haline gelebilecek daha klasik parçalara yatırım yapıyorlar. Büyük ihtimalle bu giysileri yeniden giyecekler.”

Old money giyim tarzı için ne yapmalı?

Old money style nedir, artık biliyorsunuz. Bu sade ve şık stil, sadece kraliyet ailesi tarafından değil; günümüzde birçok kişi tarafından tercih ediliyor. Yukarıda verdiğimiz bilgilerden de anlaşılacağı gibi, old money giyimin kökeni, hayal gücünün ötesinde bir zenginliğe dayansa da, bu tarzı benimsemek dokuz haneli bir banka hesabına sahip olmayı gerektirmiyor. Siz de old money giyim tarzında ustalaşmak için kadın- erkek aşağıdaki temel parçaları gardırobunuza ekleyebilirsiniz.

1. Old money tarzı kadın giyimin olmazsa olmazları: Blazer’lar, binicilik çizmeleri, beyaz tenis kıyafetleri

  • Blazer: Blazer, old money estetiğinin ikonik parçalarından biridir. Bu parça, bir kot pantolonla eşsiz görünebilir. Veya rahat ama özenli bir görünüm için şık bir midi etek ve kazakla giyilebilir. Kıyafetinize daha klasik bir görünüm vermek için daha uzun, bol kesim bir blazer tercih edin.
  • Binicilik çizmesi: Binicilik çizmeleri, sadece old money estetiğinin olmazsa olmazı değil, aynı zamanda sonbahar-kış sezonunun da en sıcak ayakkabı trendlerinden biridir.
  • Beyaz tenis kıyafetleri: Berrak, beyaz bir tenis kombini kadar hiçbir şey “old money” görünemez. Tenis etekleri son yıllarda kesinlikle popülerlik kazandı; çünkü inanılmaz derecede çok yönlüler ve çeşitli kombinlerle uyum sağlıyorlar. Siz de bu tür bir görünüm yaratmak için yaz aylarında tamamen beyaz bir tenis kombini yaratabilirsiniz.

2. Old money tarzı erkek giyimin olmazsa olmazları: Loafer’lar, polo tişörtler, chino pantolonlar

  • Loafer: Kabul edelim, hiçbir şey bir çift mokasen ayakkabı kadar şık olamaz. Onları düz kesim bir chino pantolon ve bir süveterle eşleştirin. İşte hazırsınız! Loafer’lar genellikle çorapsız (veya en azından görünmeyen çoraplarla) giyilirler, ancak görünüşünüze renk katmak istiyorsanız, onları bir çift parlak renkli veya desenli çorapla giyebilirsiniz.
  • Polo tişört: Söz konusu old money estetiği olduğunda klasik bir polo tişört, erkeklerin olmazsa olmazıdır. Genellikle tamamen içeri sokulan bir polo tişört, zahmetsiz şık bir kombin görünümü sağlayabilir. Düz veya çizgili bir polo tişörtle şık görünmemek imkansızdır.
  • Chino pantolon: Chino pantolon, her erkeğin dolabında en az bir tane olması gereken zamansız bir parçadır. Ve tabii ki old money estetiğine mükemmel bir şekilde uyum sağlar. Bu noktada farklı kesimleri (yüksek belli veya daha rahat kesim) denemekten çekinmeyin, sadece çok dar bir şey seçmekten kaçının çünkü bu, kırışıklıklara veya toplanmalara neden olabilir.

Old money style nedir, detaylı bir şekilde açıkladık. Özetle “old money style” bilinçli bir şekilde alışveriş yapmak ve gardırobunuza zamansız parçaları dahil etmekle ilgili. Zamansız parçalara sahip olmak, aynı zamanda asla eskimeyecek ve geçici trendlere kapılmayacak giysilere sahip olmak anlamına geliyor. Bu da kulağa çok cazip geliyor.

İlgili ürünlere ulaşmak ve kendi stilinizi yaratmak için Old Money Stili listemizi inceleyebilirsiniz. 

Kaynaklar: dailymail.co.uk, stylight

İlginizi çekebilir: Trend alarmı: Dopamin yükseltici giyim (dopamine dressing) nedir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale