X

Olamadığım her şey; bugün sizi cesaretle kabul ediyorum, ben sadece “benim”!

Bu aslında çok uzun bir hikayenin çok eskilere dayanan bir itirafın başlığı. Hani hep duyarız; “hayatta yaptığımız her tercih bir vazgeçiştir” diye.

Bir yerde olmayı tercih ederiz mesela değil mi? İlk zamanlarımızdan başlayalım, küçücük bir çocuğuzdur örneğin, sabah çizgi film izlediğimiz için akşam ödev yapmamız gerekir, yaz tatilindeyizdir dışarıda arkadaşlarımızla oynayabiliyorken, okul zamanında bu özgürlüğümüz olmaz… Sonra bizler olgunlaştıkça bu gibi “tatlı” sınırlamalar çok daha ciddi boyutlara ulaşır. Annemizin beklentileri vardır mesela, doktor olmamızı ister bizden, olamadığımızda ise annemize ve babamıza “layık” olamayız değil mi? Yine bu “layık olma” kavramı “bir şey başaramama” durumumuza bağlanmıştır.

Bu hayatta “olamadıklarımızı” cesaretle kucaklayalım

Bugün ben sizlerle birlikte bu “olamadıklarımıza” bir bakalım istiyorum. Cesaretle kendimizi ifade ederek, kaçmayarak, ‘ben bu hayatta neler olamadım’ diyelim. Anlıyorum, kolay değil bunu öylece soruvermek ve cevabı da öylece beklemek. Ben kendimce samimiyetle yanıtlamaya çalışayım önce, sizler sormuş olun bu sefer, ‘Pınar sen neler olamadın bu hayatta’ diye ben de size başlıkta yazdığım gibi sıralayayım “cesaretle”…

Ben “anne” olamadım, evet çok istedim, çocuklar ile ilişkim hep çok güzel oldu, anneliği gerçekleştirmeyi çok istedim. Gerçekten çocuklarım olmasını, onlara uyumadan önce kitap okuyabilmeyi, onlarla dünyayı yeniden öğrenebilmeyi, onlarla ağlayıp onlarla gülmeyi… Tabi ki bu konuda beklentileri de yerine getiremedim. Annemin “kendisine torun verecek kızı” olamadım mesela. Bu yaşımda başarısız bir evlilik yapıp aradan yıllar geçmesine rağmen halen ısrarla yalnız olmayı seçmekle “evli bir kadın” olamadım örneğin.

Beklentiler tabi ki bu kadar ile bitmiyor. ‘Bu yaşta daha hala neyi bekliyorsun’ sorusunu sıkça alıyorum, ben “beklemeyen”, öyle hayatında biri olsun diye “elini tutuveren”, ne olacak diye düşünerek “bana yaklaşılmasına izin verebilen” biri olamadım. Sıkça aldığım diğer bir yorum olarak; “bu yaştan sonra olmaz öyle aşkları kim kaybetmiş biz bulacağız” sözlerini kabul edip, hadi bakalım aşksız bir ilişkiye başlayalım diyebilen bir Pınar olamadım”…

Ben “evli olmak için evli” olamadım. Evet çok istedim tekrar bir yuva kurmayı ama içimdeki tüm sevgiye rağmen, birlikte olduğum adama hissettiğim tüm bağlılığa rağmen, içimden yükselen sesleri durduramadım… Oysa ne kolaydı şimdiye kadar çoktan “X kişinin karısı olmak” etiketini almıştım değil mi? Ben işte kendine “yalan söyleyen” olamadım. Herkes ‘deli misin ne yapıyorsun’ dese de, bir kez kendimle yüzleşmek üzere geçirdiğim kocaman senelerin değerini öğrendikten sonra “kalbime dürüst” olmayan bir etiketi “kabul eden” olamadım… Ben beklentileri yine karşılayamadım, yine o toplumumuzun “mürüvvet” beklediği veya “tek başına” durabilen bir kadın gördüklerinde “olsun” diyebilen zihniyetlerin beğenecekleri biri “olamadım”…

Ben “alışılagelmiş” olamadım. Yaşadığım boşanma tecrübesi ertesinde son beş yılda hiçbir şeyi “beklenildiği” gibi yapamadım. Beklenmeyen uzak diyarlara gittim “bir başıma”, ve yine sevgili toplumumuzun beklediği o “kız başına” yapılamayacak birçok şeyi yine Pınar olarak yaptım. Yani bir erkeğe “ihtiyaç duyan” olamadım. Korunması kollanması gereken, kendi hayatının iplerini başkasının kararlarına bırakan olamadım. Hayatındaki bolluk ve bereketin muhteşemliğini yaşayamayan, o daha dünyayı merak etmeden muhteşem tecrübelere maceralara delice atılmadan “biz yaşayacağımız her şeyi yaşadık” deme cesaretini gösterenlerden (veya yalanını sesli söyleyenlerden) olamadım. Ben anne ve babamın ‘ben şimdi bu kızın hangi bölümü bitirdiğini nasıl söyleyeceğim’ diye düşünmeden ‘benim kızım doktor oldu’ diye övünecekleri bir evlat olamadım, evet ben beklentileri karşılayamadım…

“Olamadıklarınız” yüzünden kendinizi suçlamayın

Bugün geldiğim otuzlu yaşlarımda daha da net görebiliyorum, hayatta o kadar çok olamadıklarımız var ki, ‘kim tanımlamış’ diyeceksiniz “olunması gerekenleri”, ben bu yazımı hazırlarken çok düşündüm. Cevap yine bizim öğretilerimizde ve inançlarımızda bize “dayatılmış” olan “olmak hallerinden” geçiyor.

İşte biz bu yaşımıza geliyoruz ve halen “olamadığımız” tüm haller için suçluluk duymaya, kendimizi cezalandırmaya ve yeterince iyi olmamaya mahkum ediyoruz. Bu kriterler o derece içimize işliyor ki “bir şey olmak” hali hayatımızda iyiyi ve kötüyü tanımlıyor. Örneğin; iyi bir eş olmak değil mi, sadece olduğumuz gibi olmak “eş” olmaya yetmiyor oysa ki, kriterler yine burada da karşımıza çıkıyor.

Bizler içimizde bu “olamadıklarımızın” suçluluğunu taşıdıkça, aslında sadece olduklarımızı, örneğin ben de “Pınar” olarak yaptığımız, başarılı olduğumuz, kendimizle bugüne getirdiğimiz sevgi ile içimizde taşıdıklarımızı da değersiz görüyoruz; çünkü hep cezalı oluyoruz, “olamadıklarımızın” varlığı hep ezip geçiyor değerli olanları. Sonsuz bir değersizlik başarısızlık cezalılık ve hak etmeme hissiyle doluyoruz…

Sevgili Don Miguel Ruiz Bilginin Sesi isimli muhteşem eserinde bakın olmamak halini nasıl tanımlıyor;

“…Kendi yalanlarımızla, inandığımız şeyle yüzleşmek büyük cesaret ister. Bilgimizin kapısı, kendimizi güvende hissetmemizi sağlar. Bildiğimiz şey gerçek olmasa bile, biz bilmeye ihtiyaç duyarız. Ve eğer kendi hakkımızda inandığımız şey artık doğru değilse, kendimizi günde hissetmeyiz, çünkü başka türlü nasıl olacağımızı bilmeyiz. Olduğumuza inandığımız şey olmadığımızı keşfettiğimizde, tüm realitemizin temeli çökmeye başlar. Tüm hikaye anlamını yitirir.

Ben Tanrı’nın yaratımıyım. Olmadığım şey olmak zorunda değilim.

…Kendiniz hakkındaki inancınızı dönüştürmenin yolu, öğrenmiş olduğunuz şeyi unutmaktır. Unuttuğunuzda, inancınız size geri döner, kişisel gücünüz artar ve inancınız ile yeni inançlar yaratabilirsiniz.”

Bugün sevgiyle içinize dönün, kendinize sorun, şu anda kendinizi “ne olamadığınız” için cezalandırmakta, hor görmekte, küçük düşürmekte, layık bulmamakta veya sevememektesiniz? Bunlar ne kadar doğru, başkalarının “olunması gereken” kriterleri, bugün bu “olamadıklarınız” sizin kendiniz kadar mükemmel bir yaratım olmayı, Tanrı’dan bir parça olmanızın muhteşemliğini ve sadece olmak halinizdeki olağanüstülüğü gölgeleyebilir mi?

Bugün olamadığım her şeyi cesaretle kabul ediyorum; bu “olamamak” inancını bugüne kadar kalbime ve zihnime öğretmiş olan sevgili hayat, “beklentisini karşılayamadığım” çok sevgili annem, babam, dostlarım, arkadaşlarım, bilenlerim, bilmeyenlerim, duyanlar, duymayanlar; ben bugünden sonra sadece benim…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale