Kendinizi aşırı yoğun, bunalmış, bıkkın ve hatta değersiz mi hissediyorsunuz? Hayat size yakalayamayacağınız kadar hızlı akıp geçen bir şey gibi mi geliyor? İlişkilerinizde bunun yüzünden sorunlar mı yaşıyorsunuz? Ne kadar çabalarsanız çabalayın bunların yetersiz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Aslında burada sorun sizde değil, içinde yaşadığımız yaşama kültüründe olabilir. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki daha büyük olanın daha iyi olduğunu, daha yüksek sesli olanın daha haklı olduğunu düşünüyoruz. İşte büyük Amerikan rüyası!
Kendine özen göstermek
Bu yaşam kültürünün içinde duygusal olarak kendinize özen göstermek, tamamen yabancı bir şey gibi gelebilir. Öyle ki birçok insan duygusal sağlığı için kendisine özen göstermesi gerektiğinin bile farkında değil. Herkes çalışmakla, alışveriş yapmakla, daha fazlasını istemekle meşgul… Ancak tüm bu fazlalığa rağmen gittikçe büyüyen bir boşluk var. Örneğin ABD’de en sık görülen ruhsal problem anksiyete. Bazen anksiyeteye depresyon da eşlik ediyor. Bununla birlikte dünyada en çok ağrı kesici tüketen toplum Amerikan halkı.
Bu boşluğun sebebi ne?
Hepimiz hayatta neyin önemli olduğu, neyi sevdiğimiz, neyle bağ kurduğumuzu unuttuk. Oysa sevgi ve bağlılık bu dünyada sahip olabileceğiniz pırlanta yüzükten, spor arabadan, lüks evden çok daha kıymetli. Bazıları sahip olmak istedikleri şeylere ulaşmak için kendilerine duygusal olarak özen göstermiyor, önemsemiyor. İyi hissetmek yerine iyi görünmek üzerine kurulu bir yaşam tarzı yaratıyorlar. Bir an durup yanından geçtikleri çiçeklerin kokusunu içlerine çekmek yerine, içlerindeki boşluğu doldurmak için bir şeyler satın almakla vakit geçiriyorlar.
Oysa satın aldığınız hiçbir şey, içinizdeki o boşluğu doldurmaya yetmez. İçinizdeki boşluğu doldurmanızı sağlayacak tek şey, yine sizin içinizde saklı. Duygusal olarak kendinize ilgi göstermek, sahip olacağınız herhangi bir şeyden çok daha önemli. Hayatınızı sevmek ve bağ kurmak, aradığınız duygusal tatmini yakalamanızı sağlayabilir.
Duyguları hissedememek
Depresyon, anksiyete ve ağrı kesici ilaçlara başvurmanın altında tek bir gerçek yatıyor; o da insanların duygularını hissedememesi. Duyguları hissedememek, farkına varamamak ve baskılamak birçok duygusal soruna neden oluyor.
İçinde yaşadığımız dünya bize birçok şeyi hazır olarak ve her zaman ulaşılabilir şekilde sunuyor. Happy hour indirimleri, devasa alışveriş merkezleri, oyun alanları, 24 saat açık mağazalar bizlere her zaman, her şeye, fazlasıyla ulaşma imkanı tanıyor. Bu kadar hazır bir dünyada yaşadıkça, duygusal olarak kendimizle ilgilenmeyi ihmal ediyoruz, unutuyoruz.
Sorunun anahtarı rahatsız edici duygularla temas etmekte
İster inanın ister inanmayın, eğer içinizdeki boşlukla mücadele etmek istiyorsanız öncelikle sizi rahatsız eden duygularınıza temas etmelisiniz. Böylelikle kendinizle daha fazla bağ kurabilir, kendinizi daha çok sevdiğinizi hissedebilir, daha huzurlu ve mutlu olabilirsiniz.
Olumsuz duygularınızı bastırmak veya onlarla mücadele etmekten kaçmak ise size sadece üzüntü, yalnızlık, depresyon, anksiyete getirir. İçinizdeki duygusal boşluğun çözümünü dışarıda aramayın, öncelikle kendi içinize yönelin.
Kaynaklar:
PsychCentral
Psychology Today