Bugün sizinle bir kutlama paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta çok sevdiğim bir arkadaşımla birbirimizi oldukça derinden üzdük. Saniyeler içinde yaşanan bu derin kırılma benim için önemli bir farkındalığı açığa çıkardı. İlk defa hissetmek istemediğim bir duyguyu, öfkeyi bu kadar net görebildim.
Ben epey duygusal biriyim ve öfke bana çok sık gelir. Kahkaham ne kadar şense, öfke anında tavrım da o kadar serttir. Öfke geldiğinde bir süreliğine soğuk ve merhametsiz görünen birine dönüşürüm, çok yakınlarım bu halimi iyi bilir. Toplumda böyle sert görünen insanları “güçlü” olarak tanımlarız, sözleri yakıcı tavırları kırıcıdır. Halbuki görünenin aksine bu anlar benim en hassas olduğum, sevgiye en çok ihtiyaç duyduğum zamanlardır. Böyle anlarda, bana “öfkelenme”, “canım bunda şimdi öfkelenecek ne var” dediğinizde içimdeki öfke daha çok alevlenir ve farkındalığımı koruyamazsam benim için baş etmesi daha zor bir duruma dönüşür. Neden mi? Çünkü öfke de tıpkı mutluluk, neşe, sevgi, huzur gibi bir duygudur ve tüm duygular hissedilmek ister. Öfke geldiğinde yapmam gereken ilk şey onunla bağlantıda kalmaya, onu hissetmeye devam etmektir. Öfke varken yokmuş gibi davranmak, onu bastırmak veya ondan kurtulmaya çalışmak acıyı işkenceye dönüştürür.
Öfkeye bakış açınızı değiştirerek yaşamınızda büyük bir hafiflik yaratabilirsiniz.
Öfkeden utanmayın. Öfke bastırılmış gücün kendini ifadesidir, onu izlerseniz sizi gücünüzle buluşturur.
Öfke ile yaşamayı öğrenmenin ilk kuralı onu tanımaktır. Tanımanın en iyi yolu bedeninizdeki etkisini öğrenmektir. Öfke içinde olduğunuz bir anda duygunun bu capcanlı olduğu anı değerlendirin ve haklı-haksız dualitesine girmek yerine bu sefer özgürlüğü seçin. Öfkeden özgürleşmeyi seçin! Bir köşeye çekilin ve öfkenin bedeninizdeki etkisini araştırın. O anda neler hissediyorsunuz? Bedeniniz nasıl? Nasıl bir değişim oldu? Dikkatinizi bedeninizde öfke ile meydana gelen o değişime verebilir misiniz? Gözlerinizi kapatıp nefes alıp vermeye devam edin. Bedeninizi öfke içindeyken rahatlatabilir misiniz?
Öfkeyle mücadele etmek yerine, orada sizinle olduğunu kabul eder ve onunla kalabilirseniz altında muazzam bir güç gizli olduğunu keşfedersiniz. Bu gözlem size kendinizle ilgili yepyeni bir keşif sunabilir ve yeterince dikkatli dinlerseniz fırtınanın içindeki mesajı duyabilirsiniz.
Öfke güçlü bir dönüşüm aracıdır.
Öfke ateştir ve tüm dönüşümler ateşle gerçekleşir. Keyif dolu bir yaşam yaratmak, ateşten geçmeyi gerektirir. Şartlanmaları ateşle yakar, özümüze böyle ulaşırız. Dönüşüm, yaşamın olmazsa olmazıdır. Ne kadar kaçarsanız kaçın, yaşam sizi hep dönüşüme uğratmak ister çünkü dönüşüm, yaşam alma kapasitenizi arttırmak için olur ve biz aslında daha fazla yaşam için yanıp tutuşuruz.
Öfkeyi kontrol etmek yerine onunla yaşamayı öğrenin.
Öfkeyi kontrol edemezsiniz ama bilinçli farkındalıkla onunla yaşamayı öğrenebilirsiniz. İşte 3 aşamada öfkeyle sağlıklı yaşamanın yolu:
İlk aşama olarak öncelikle onu kendinizden ayrıştırmanız gerekir. Ben öfke anında kendime şunu söylerim: “Ben öfke değilim, öfke de ben değil. Tüm duygular gibi o da benim bir misafirim ve sadece hissedilmek istiyor. Özgür bırak, nefes al.” Geldiğinde onu görmek ve benim bir parçam olmadığını kendime hatırlatmak ondan ayrışmamı kolaylaştırır. Ancak bu sayede ikinci aşamaya geçebilirim.
İkinci aşamada, artık onu kendimden ayırabildiğim için taşıdığı mesajı duyabilirim. Öfke, karşılanmamış bir ihtiyacımı fark etmem için oradadır. Tüm duygular bize ihtiyaçlarımızla ilgili bir bilgi vermek için gelir. Duygunun içinde kalabilirsem bu muazzam bilgiyi alabilirim.
Üçüncü aşama, benim için dinlenme zamanıdır. İlk iki aşamada epey yorulurum çünkü ne kadar mücadele etmenin faydasız olduğunu bilsem de her seferinde öfkeye direnirim. Büründüğüm soğuk görüntü de tam olarak bu mücadeleden kaynaklanır. Öfkeye direncim bedenimi kitler. Bu sebeple, ne kadar yorgun düştüğümü ancak ikinci aşamadaki teslimiyetten sonra fark edebilirim. Bu aşamada dinlenmeye çekilmek ve kendimi yeniden şefkatle beslemek bu durumdan güçlenerek çıkmanın en önemli hususlarından biridir.
Eskiden bu üçüncü faza hiç gelemezdim artık çok daha kolay ulaşıyorum. Bundan sonrasında da çok daha kolay ve daha az yorucu olacağını biliyorum. Yaşamayı öğreniyor ve pratik ettikçe güçleniyoruz. Böylece yaşamak kolaylaşıyor.
Bu konu ilginizi çektiyse, geçtiğimiz hafta sonu KaktüsÇocuk’tan aldığım “Semih’in Öfkesi” isimli çocuk kitabını ve Cihangir Yoga’nın dükkanında aldığım “Noa, Kirpi ve Sarı” isimli Mindfulness temalı harika çocuk kitabını okumanızı öneririm. İsimlerinin çocuk kitabı olarak geçtiğine bakmayın ikisi de hem çocuklara hem yetişkinlere hitap ediyor ve basit, keyifli anlatımı ile duygularla yaşama konusunu çok etkin şekilde anlatıyorlar.
Bu yazımda Mindfulness tekniğinden ilham aldım. Mindfullness, özetle bir bilinçli yaşam kılavuzu. Bu konuda daha detaylı bilgiye ulaşmak ve pratik etmek isterseniz Selin Ilgaz’ın kurucusu olduğu Mindful İstanbul ile iletişime geçebilirsiniz. Geçtiğimiz aylarda Mindful İstanbul’da katıldığım 8 haftalık program öfkemle yüzleşme ve bilinçli farkındalık yolculuğumda bana çok şey kazandırdı.
İlginizi çekebilir: