Öfke, hiç şüphesiz ki insan olmanın en doğal duygularından biri… Hepimiz, zaman zaman öfke duyarız; bazen kendimize, bazen çevremizdeki insanlara, bazense hayatın kendisine. Kimi zaman çok büyüktür bu öfke, kimi zamansa daha küçük; ama değişmeyen bir şey vardır ki öfkenin azı da çoğu da zarar. Ne demiş Buddha: “Öfkeye tutunmak, başka birine atmak için sıcak bir kömürü tutmak gibidir; yanan sen olursun.” Peki, öfkenin esiri olmamak, kendimizi onun pençesinden kurtarmak mümkün mü? Tinybuddha yazarlarından Dr. Kurt Smith, kendini anlama ve iyileşme yolculuğunda, ilk olarak öfkesini kontrol altında tutmayı öğrendiğini paylaşıyor ve bunun için 7 önemli adımdan bahsediyor.
Bu adımları öfkeyi ‘yapısızlaştırmak’ için kullandığını, daha doğrusu öfkesini yeniden yapılandırarak onun esiri olmaktan kendini kurtardığını anlatıyor. İşte öfkenizi kontrol altına almanıza ve onun esiri olmaktan kendinizi kurtarmanıza yardımcı olacak 7 adım:
1. Geçmiş deneyimlerinizi değerlendirin
Geçmiş deneyimler ve travmalar belirli durumlara nasıl tepki verdiğinize katkıda bulunur ve öfke oluşumunu etkiler. Bu deneyimler üzerinde düşünmek kalıpları ve tetikleyicileri tanımanıza yardımcı olabilir. Örneğin, bir kişinin çocuklukta yaşadığı olumsuz aile dinamikleri, yetişkinlikteki öfke tepkilerini şekillendirebilir. Bunların farkına varmak, öfkenin kökenlerini, tetikleyicilerini anlamak için önemlidir.
2. Duygularınızı tanıyın, anlayın
Öfke, çoğu zaman diğer duyguları maskeleyen karmaşık bir duygudur. Örneğin, korku, üzüntü, hayal kırıklığı ve incinme, yüzleşilmesi zor duygulardır ve çoğu kişi, bu duygularla nasıl baş edeceğini bilmediğinden öfkeye sığınabilir. Çünkü, bu duyguların yoğunluğuyla başa çıkmaktansa öfkelenmek daha kolaydır. Bu derin duygularla yüzleşmek ve onları işlemeyi öğrenmek, öfkenin azalmasına yardımcı olur. Öfkenin arkasındaki bu temel duyguları anlamak, onu kontrol edebilmek için gereklidir.
3. Tetikleyicilerinizi bulun
Herkesin görünüşte otomatik bir duygusal tepkiyi tetikleyen şeyleri vardır. Tetikleyicileri, tetikleyiciyi takip eden duyguyu ve öfkenizin o duyguyu nasıl kurtardığını belirlemek çok önemlidir. Tetikleyiciler dışsal (örneğin birinin eylemleri, sözleri, durumları veya olayları) veya içsel (örneğin olumsuz düşünceler veya anılar) olabilir. Tetikleyicilerin farkında olmak, öfkenin kaynağını anlamayı ve daha sağlıklı tepkiler geliştirmeyi sağlayabilir. Bu noktada öz farkındalık pratikleri uygulamanız da yardımcı olabilir.
4. Tepkisel düşüncelerinizi analiz edin
Düşünce kalıpları, duyguları ve tepkileri büyük ölçüde etkiler. Öfkeyi deşifre etmek, bu düşünceleri ve bu düşüncelerin yarattığı duyguları incelemeyi gerektirir. Örneğin, hızlı sonuçlara varmak veya durumu kişiselleştirmek gibi düşünce kalıpları, öfkeyi artırabilir. Eğer bu tür örnekler hayatınızda yaygınsa, duygusal tepkileriniz orantısız ve içinde bulunduğunuz durumlar için uygunsuz olabilir. Dolayısıyla bu düşünce kalıplarını değiştirmek, daha dengeli ve uygun tepkiler vermenizi sağlayabilir.
5. Tepkisel davranışlarınızı değerlendirin
Tepkisel düşünceler genellikle tepkisel duygular ve davranışlara yol açar. Bu davranışları incelemek ve bunların ilişkiler üzerindeki etkisini anlamak, daha sağlıklı alternatifler geliştirmeyi destekleyebilir. Örneğin, agresif araç kullanıyorsanız bunun altında başkalarına kurallara uymadıkları için öfke duymak yatıyor olabilir. Ancak, sizin agresif araba kullanmanız, kimsenin kurallara uymasını sağlamayacak. Dolayısıyla tepkisel düşünceler kadar tepkisel davranışları ve ardındaki nedenleri de keşfetmek önemlidir.
6. Yeni başa çıkma mekanizmaları geliştirin
Öfke sorunlarıyla mücadele ediyorsanız, öfkeyi tetikleyen derin duygulara yönelik mevcut başa çıkma mekanizmalarınız çalışmıyor demektir. Duygularınıza yanıt vermenin ve ifade etmenin daha yapıcı yollarını bulmanız gerekir. Bunu yapmak olumsuz düşünce-davranış döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Daha yapıcı yollar bulmak, öfkenin kontrolünü ele almak için gereklidir. Örneğin, tetikleyicileri, düşünceleri ve davranışları yazıya dökmek, bunları daha objektif bir şekilde görmeyi sağlayabilir ve daha sağlıklı tepkiler geliştirmeyi mümkün kılar. Farklı ve yapıcı başa çıkma mekanizmaları uygulamak, öfkenin etkisini azaltabilir. Sizin için en iyi ve en etkili yöntemin ne olduğunu bulmak için çaba harcamalısınız.
7. Sınırlar koyun ve kendinize özen gösterin
Sınırlarınızı tanımak ve sağlıklı sınırlar oluşturmak, öfkeyi tetikleyen durumların içine çekilmenizi engellemeye yardımcı olabilir. Özellikle, çevresel tetikleyicilerden çabuk etkileniyorsanız… Öfkenin yükseldiği anlarda, birkaç dakika uzaklaşmak ve durumu yeniden değerlendirmek, öfkenin kontrol altına alınmasında etkili olabilir. Sınırlar koyup bu sınırları korumaya özen göstererek kendinizi öfkenin esiri olmaktan alıkoyabilirsiniz. Ayrıca, kendinize özen göstermeyi de ihmal etmemelisiniz. Çünkü, kendine özen göstermek, öfkeyi tetikleyen durumlardan kaçınmayı ve zor durumlarla başa çıkabilmek için duygusal kaynaklar sağlamayı mümkün kılar.
Son olarak, öfke yaşamın doğal bir parçası olsa da ona tutunmak, hem zihinsel hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı olumsuz etkileyebilir, yaşam kalitesini düşürebilir, tatmin duygusuna zarar verebilir. Dolayısıyla öfkeyi bırakmayı öğrenmek hem daha sağlıklı hem de daha mutlu bir yaşam sürmeye yardımcı olabilir.
Kaynak: tinybuddha
İlginizi çekebilir: Öfke kontrolü: 10 adımda öfkenizle barışmayı öğrenin