X

O brownie’yi yemeli mi, yememeli mi: Diyeti sürdürmek için kendinizi nasıl motive edebilirsiniz?

Bilenler bilir kişisel gelişime kendimi bildim bileli ilgi duyarım. Başta kendi gelişim ve dönüşümüm ve sonrasında etrafımda bana ihtiyaç duyan herkese faydalı olma dürtüm ile elimden geldiğince destek olabilmek de bir diğer hayat değerimdir. Tüm bu değerlerimi bir araya getirdiğim bir anda başlamaya karar verdiğim bir süreç olan koçluk yolculuğuma çıkmadan hemen önce, hayatımla ilgili bir diğer değişim sürecine de fiziğimde iyileşmeye gitmeye karar vererek başlamıştım.

Öyle ya tek gelişim ruhsal dünyamda değil, bütünsel olmalı ve fiziksel de adımlar atmalıydım. Peki kolay bir karar mıydı? Elbette değildi. Sağlam irade, hedefe ulaşmaya adanmış bir yapı da gerekliydi benim için. 74,5 kg’lık, mutsuz bir bedene hapsolmuş bir kadın, kendine bir çıkış yolu aramaktaydı. Yemek ile olan duygusal bağım yerine bir başka anlam bulmalıydım.

Fark ettim ki mutsuz oldukça yiyor, hayatın bana vermediklerini elimdeki dondurma kabında arıyordum. Tipik Amerikan filmlerinde depresyona girmiş kadın figürü olmamın sonucunu, Bodrum’da çekildiğim fotoğraflara bakınca fark ettim.

O kadın kimdi? Bir anda aydınlanma gelmişti. Öncelikle, “zayıf kadın güzeldir” ezberi için değil, tamamen sağlığımı kaybetmekten korktuğum için zayıflama kararı aldım. Elbette fiziki kaygım da oluşmaya başlamıştı, ancak sağlığımı kaybetme korkum kesinlikle daha ön plandaydı.

Ve elbette bir diğer durum da, yemekler sadece geçici dostlardı, sağlıklı, dinç bir vücut aslolandı. Neyse ki fark etmiştim! Artık değişim zamanı gelmişti. Hemen kolları sıvadım ve profesyonel destek aldım. Diyetisyenimin kapısından elimle liste ile çıktığım gün kafamdaki tüm yeme algıları değişmişti.

Ve 3 ayın sonunda 17 kg vererek hedeflenen noktaya gelmiş, başarmıştım.

Peki bu yol kolay mıydı? Elbette değildi…

Pek çok alışkanlığa elveda demek, hiç tanışılmayan sebzelerle tanışmak kolay değildi. Ancak, bu süreci atlatalı 2 yıl olmasına rağmen hala değiştirdiğim ve kendime göre oluşturduğum yeni beslenme alışkanlığımla mutlu bir hayat sürmekteyim.

Şimdi yeni yıla girerken, eminim pek çoğumuzun 2020 hedefler listesinde olacak olan “zayıflama” başlığına yardımcı olması adına birazcık kendi yaşadıklarımdan hareketle minik notlar hazırladım… Göz atalım mı?

Diyete başlamaya nasıl karar veririz?

Bununla ilgili pek çok alt başlık sayabiliriz… Mesela, kimimizi yazın bikiniden taşan kocaman göbeğimiz tetiklerken, kimimizi doğum sonrası veremediğimiz fazlalıklar, kimimizi içine giremediğimiz bir zamanlar aldığımız ve çok sevdiğimiz elbisemiz dehşete düşürür…

Sonra hemen ilk pazartesi kararlar alınır, kimimiz internette gördüğümüz şok diyetlere sarılır, kimimiz ekmeği keser, kimimiz sabah akşam salata yer…

Daha kararlılarımız ise bu sorunu kalıcı çözmek için diyetisyene gideriz… Peki hepimizin ortak amacı nedir bu konuda? Zayıflamak, sağlıklı yaşamaya çalışmak, daha fit bir görünüm, istenen elbiselere girebilmek…

Hadi şimdi hep beraber düşünelim… En uzun diyetimiz ne kadar sürdü? Sonuçları neler oldu? Yaptığımız hangi uygulama ile daha kalıcı veya hızlı sonuçlar aldık? Aslında burada soruları artırabiliriz. Eminim hepinizin en az bir kez diyet girişimi olmuştur.
Peki… Ne oldu? Ne oldu da Pazartesi büyük kararlılıkla başladığımız diyet serüveni hızla son buldu?

Diyette motivasyonumuz neden bozulur?

  • Bir kez liste dışına çıkınca nasılsa bozdum diyerek yemeye devam etmek: Hepimizin sıklıkla düştüğü bir yanılgı olduğunu düşünmekteyim. Evet, listenin dışına çıkmak, “irade kaybım var, ben yapamıyorum” duygusunu getirebilir ancak büyük bir tuzaktır. Bunun yerine hemen nasıl dengelerim diye sormak ve hızlı harekete geçmek kaybettiğimiz irademizi bulmamızı sağlayacaktır.
  • Çevre faktörü: Sanırım hemen hemen hepimiz bu süreçte, “aman ne gerek var diyete, nasılsa yeniden alacaksın?” diyen motivasyon sömürücülere denk gelmişizdir. Ben de çok duydum.
    Ben neler duydum derseniz, işte bazıları:
    “Ben de yaptım ama bırakır bırakmaz misli ile geri aldım.” 
    Kilo verdiğini duyunca, “Ödemdir o!”
    “Sana kilo yakışıyor canım.”
    “Ölümlü dünya, ye gitsin…”
    Örnekleri artırabiliriz. Ama sanırım bizim örnekleri artırmaya değil, bu zararlılarla nasıl mücadele edeceğimizi duymaya ihtiyacımız var.

“Ödemdir o!” Ben de diyet yaptığım süreçte en çok bunu duydum… Tam şu kadar kilo verdim diye sevincimi paylaştığım dönemde resmen sevincimin kursağımda kalmasına sebep oldular. Peki ne yaptım?

Listeme daha sıkı sarıldım. Bunun öncelikle geçici bir diyet olmadığını, tam tersi doğru beslenmeyi öğrenme süreci olduğunu kendime hatırlattım. Kolay oldu mu? Hiç değil. Zaten bizlerin bu motivasyonunu emen zararlıların da hazmedemediği şey de biraz bu oluyor sanırım: Başarı!

“Ölümlü dünya ye gitsin…” Bu mantık nerede uygulanırsa uygulansın mutlak olarak pes etmeye meylettirir insanı. Ya yarın ölürsem, o brownie’yi yememiş olacağım! Peki bu cümleyi şöyle okusak? Evet, ölümlü dünya. Canım şu anda o brownie’yi yemek istiyorsa yerim ve kaldığım yerden devam ederim. Hayat minik kaçamakları yok sayacak kadar uzun değil… Bu da bir bakış açısı olamaz mı?

Osho şöyle demiş: “Gerçek soru öldükten sonra yaşam var mı yok mu değil, ölümden önce sen yaşıyor musundur?”

Peki bizler neler yapıyoruz? Yaşıyor muyuz? Peki nasıl bir yaşam bu? Hadi kulaklarımızı tıkayalım ve kendimize sağlıklı yaşam için bir söz verelim. İçinizden “kolaydı o” dediğinizi duyar gibiyim… Kolay değil, ama imkansız da değil.

Mesela, “Diyetteyim” yerine “sağlıklı besleniyorum” diyebiliriz. Hedeflerimizi sadece tartıdaki rakama odaklı belirlemeyebiliriz. Kendimize küçük ödüller koyabiliriz. Okuduğum kimi yazılarda yiyecek ödülü olmasın bu ödüller diyorlar… Katılıyorum ben de, ama zaman zaman girdiğimiz tatlı krizlerinden kolay çıkabilmek için minicik bir kaçamağı da kendimize çok görmememiz gerektiğini düşünmekteyim. Fakat ölçüsünde elbette. Hayatta her şeyde olduğu gibi!

Galiba en etkili yöntem bu yolculukta kendinize olan inancınız. Eminim zaman zaman yılacaksınız, isteğiniz bitecek. Mühim olan bu yolculuğu keyifli hale getirerek sürecin keyfine varmak. O zaman gerisi kendiliğinden gelir. Hayat da böyle değil mi? Her zaman bir mücadele ve pes etme ikilemi ile geçmiyor mu?

Peki siz hangisini seçiyorsunuz? Keyifli bir mücadele ile en iyi versiyonunuza ulaşmak mı yoksa pes edip o browniyi yemek mi? Bence her ikisi ile de güzel yolculuğumuza devam edebiliriz.

Yepyeni bir yıl gelirken, bir de bu pencereden bakalım istedim.

İlginizi çekebilir: En kıymetli misafirinize iyi bakın: Kendini sevmek

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale