X

Nöropatik ağrılara iyi gelecek 5 alternatif yöntem

Duyu kaybı, uyuşukluk, karıncalanma,  iğnelenme hissi, genel güçsüzlük, yanma hissi ve otonom fonksiyon bozukluğu belirtileriyle kendini gösteren periferik nöropati, vücut uzuvlarındaki sinirlerde doku bozulması sonucu oluşan bir hastalık. ABD’de yapılan, 1988’den 2007’ye kadarki hastane kayıtlarının incelendiği bir araştırmada, periferik nöropatiye daha yatkın olan hastaların tip 2 diyabet hastaları, kadınlar ve Güney Asyalılar olduğu ortaya çıktı.

Kadınların erkeklerden daha fazla muzdarip olduğu periferik nöropatinin ne yazık ki bir tedavisi yok. Bu yüzden tıbbın yöneldiği şey, daha çok semptomları iyileştirmek oluyor. Standart tedaviler arasında sinir ağrılarını rahatlatan antidepresanlar ve antikonvünzaller, yanma ve batma hissini yatıştıran lokal kremler, elektrikle deriden sinir uyarımı ve şiddetli vakalarda bir dizi sinir üstündeki baskıyı azaltmaya yardımcı olacak cerrahi müdahaleler bulunuyor.

Periferik nöropatiden kadınlar daha fazla etkileniyor.

Ne var ki birçok hasta bu tedavilerin sonucu sınırlı seviyede bir iyileşme sağlayabiliyor. Bunun yanı sıra ilaçların yan etkilerine de maruz kalan hastalar, sıklıkla alternatif tıbba yöneliyor. Yazının devamında bu alternatif tedavi yöntemlerine değineceğiz. 

Periferik nöropati için 5 alternatif yöntem

Alternatif tedavi yöntemleriyle ilgili yapılan çok araştırma olmamasına rağmen, yürütülen az sayıdaki çalışma aşağıda yer verdiğimiz yöntemlerin nöropati hastalarında semptomları iyileştirmeye yardımcı olup yaşam kalitelerini arttırdığını ortaya koydu:

1- Akupunktur

Ağrılarınız varken iğnelerin ihtiyacınız olan son şey olduğunu düşünebilirsiniz; ama araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlar akupunkturun PN ağrılarını hafiflettiği yönünde. 2007’de yapılan bir çalışmada 47 hastanın arasından akupunktur tedavisi uygulananların, normal tıbbi tedavi uygulayanlara nazaran semptomlarda daha fazla iyileşme kaydettiği gözlemlendi.

Daha sonra 2010 yılında yapılan başka bir araştırmada ise akupunkturun uyuşukluk ve yanma hissini azalttığı sonucuna ulaşıldı. Bu iki araştırmanın yanı sıra yapılan diğer araştırmaların bazılarında akupunkturla ilgili olumlu sonuçlara ulaşılırken, çok etkili olmadığı yönünde bulgulara da rastlandı. Bunu şöyle açıklamak mümkün: PN’nin farklı türleri olmasından dolayı, bazı kadınlarda daha fazla iyileşme sağlanabiliyor. Öte yandan akupunkturun olumlu sonuçlarını dikkate alarak denemeye değer olduğunu söyleyebiliriz.

2- Masaj

Yapılan araştırmalar sonucu masajın PN’ye birçok şekilde iyi geldiği gözlemlendi. Bunlar arasında bel ağrısını azaltmak, depresyon ve kaygıya iyi gelmek, esnekliği arttırmak, sinir ağrılarını rahatlatmak ve spazm ve krampları azaltmak var. Ayrıca masaj, daha iyi bir uyku için de yardımcı olabilir.

2011’de yapılan bir araştırmada da akupunktur ve masajın nöropatik ağrılara iyi geldiği sonucuna ulaşıldı. Ayrıca yapılan diğer araştırmalar da masajla ilgili umut vaat ediyor. Fakat burada önemli olan nokta, masörünüze durumunuzu anlatmanız. Bu şekilde şikayetiniz doğrultusunda bir hizmet alıp daha sonuç odaklı bir tedavi izleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Bedeninizin size anlatmak istedikleri

Masajın sağladığı faydalar arasında bel ağrısını azaltmak, depresyon ve kaygıya iyi gelmek, esnekliği arttırmak, sinir ağrılarını rahatlatmak ve spazm ve krampları azaltmak var.

3- Biyogeribildirim

Sinirlerin verdiği tepkiler üzerinde çok az kontrol sağlayabiliriz. Fakat araştırmalar biyogeribildirim yolu ile bu yetiyi arttırabileceğimizi söylüyor. Biyogeribildirim; kalp atış hızı, kan basıncı, kas gerilimi ve hatta deri ısısı gibi kontrolümüz dışındaki bazı süreçleri eğitmemizi sağlayan bir teknik.

Bu teknikte vücudunuzun farklı bölgelerine vücut işlevlerini ölçen elektrotlar yerleştiriliyor ve sonuçlar sizin de görebileceğiniz bir ekranda gösteriliyor. Sonrasında derin nefes alma ya da güdümlenmiş görsellik gibi bazı rahatlama egzersizleri uyguluyorsunuz. Ortaya koyduğunuz çabayla örneğin kalp atış hızınızı düşürmek gibi sonuçlara ulaşmanız, vücuttaki diğer sistemleri de kontrol altına alabileceğinizi öğrenmenizi sağlıyor.

Peki kan basıncını kontrol altına almakla PN semptomları arasındaki bağı nasıl açıklayabiliriz? Hepimiz stres, gergin kaslar ve kaygının ağrıları daha kötü hale getirdiğini biliyoruz. Bedeninize nasıl rahatlayabileceğini öğretmeniz, tahmin edilenden daha fazla bir yardım sağlayabilir.

4- Tai Chi

Bu kulağa biraz garip gelebilir. Ancak Louisiana State University’de yürütülen çalışmalarda düzenli tai chi yapan hastaların esneklik, algı ve genel sağlık gibi konularda, yürüme ya da hafif alet çalışmaları gibi klasik egzersiz yapanlara nazaran daha fazla gelişme kaydettiği gözlemlendi.

Yavaş esneme ve hareketler sayesinde alt bacaklarda ve sırtta ağrıyı azaltıp dengeyi arttıran tai chi; hareket zorluğu çeken PN hastaları için iyi bir seçenek olabilir. Ayrıca yapılan bazı araştırmalarda, tai chi’nin sinirlerin omurilik ve beyine mesaj gönderme işlevini iyileştirerek fiziksel işlevleri geliştirebileceği yönünde sonuçlara ulaşıldı.

5- Meditasyon

Farklı nedenlerle kronik ağrı çeken birçok hasta, meditasyon yoluyla rahatlama sağlayabiliyor. Peki meditasyon nasıl işe yarıyor? Bir araba kazası geçirdiğinizi ve bu sırada çocuğunuzun arka koltukta olduğunu hayal edin. Bu durumda çocuğunuzu kurtarmak için telaşla verdiğiniz uğraşlar sırasında hiçbir şey hissetmeyecek, ancak amacınıza ulaştıktan sonra kendi ağrılarınızın farkına varacaksınız.

Bu örnekten de anlayabileceğiniz üzere zihin, acı algısını kapatma yetisine sahiptir. 2010 tarihli bir araştırmanın sonuçları da bunu kanıtlar nitelikte: Bu araştırmaya katılan hastalar, sadece 3 günlük bir medtasyon sürecinden sonra ağrıya karşı duyarlılıklarını yüzde 40 oranında azaltmayı başarabildiler.

İlginizi çekebilir: 100 gün boyunca meditasyon yapmanın yaratacağı büyüleyici etkiler

Nöroloji uzmanları ağrının karmaşık olduğunu ifade ediyor. Bunu etkileyen şeyse sadece ağrıyan bölgede görülen hasar değil, bedenin bu hasarı nasıl algıladığı ve bu konuda beyinle nasıl iletişim kurduğu. Biyolojik ve psikolojik etkenler, çevre, stres ve benzeri faktörler hastanın deneyimlerini etkileyebilmekte.

2011 yılında yapılan bir araştırmada da 2 ay boyunca haftada bir meditasyon dersi alan PN hastalarının; ağrı, fiziksel işlev ve genel zindelikleriyle ilgili gelişme kaydettiği belirtildi. Öte yandan çalışmanın başında ve sonunda yapılan kontrollerde, ağrının şiddetiyle ilgili bir değişime rastlanmamıştı. 2012’de yapılan başka bir araştırma da, farkındalık meditasyonu yapmanın bilişsel ve duyuşsal kontrolü geliştirdiği yönünde sonuçlara ulaştı.

İşe yarayan bir yöntem bulana kadar farklı seçenekleri deneyin

Periferik nöropatiden muzdarip kadınların ağrılarını azaltmaları, daha iyi hissetmeleri ve yaşam kalitelerini arttırmaları için önerilen birçok alternatif tedavi seçeneği mevcut. Önemli olan şey ise vazgeçmemek ve uygulanan yöntem işe yaramamışsa bir diğerini denemek. Çünkü her hasta kendi özgün hikayesine sahiptir. Dolayısıyla hangi tedavi yöntemlerinin size iyi geleceğini denemeden bilemezsiniz.

Kaynak:

womenshealth.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale