X

Niyazi Erdoğan’dan “Performansım Stilimdir” koleksiyonu

Türkiye’nin önde gelen genç tasarımcılarından Niyazi Erdoğan ile hem Asics için tasarladığı “Performansım Stilimdir” koleksiyonu hakkında, hem de paylaştığı stil önerileri ve erkek giyiminde dikkat edilmesi gereken noktalar üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

1. Öncelikle sizi biraz tanımak isteriz. Kaç yıldır moda sektörünün içindesiniz?

2003 yılında İTKİB’in düzenlediği Genç Moda Tasarımcıları yarışması ile moda sektörüne adım attım. 11 yıldır ihracat firmalarına ve markalara danışmanlık vermekteyim. Bunun yanında 2009 yılında kendi adımla imza markamı kurdum. 11 sezondur erkek koleksiyonlarımla moda severlerle buluşmaktayım.

2. Asics ile işbirliğiniz nasıl gerçekleşti?

Son iki sezondur koleksiyonlarımda, Niyazi Erdoğan markası için sporu önemli tasarım girdilerinden birisi olarak değerlendiriyorum. Sporu yaşam biçimi haline getiren insanlar yakın markajımda. 2014 Sonbahar-Kış koleksiyonumda bisiklet ile başladığım bu yönelim, 2015 İlkbahar-Yaz sezonunda da koşu ile devam etti. MBFWI kapsamındaki defilemizi izlemeye gelen ASICS ekibinin de ilgisini çeken bu eğilim, her iki taraf için de akıllara “Ortak nasıl bir proje üretebiliriz?” sorusunu getirdi. 2015 İlkbahar-Yaz sezonu ayakkabılarının renklerini ve modellerini görünce heyecan duydum. Sonuç olarak performansını stiline yansıtan, desenlerinde Asics 2015 İlkbahar-Yaz renklerinden ve logosundan ilham alan 16 parçadan oluşan bu özel koleksiyon çıktı ortaya. Hayat bir performans. Şehrin temposunda oradan oraya savrulurken stilimizden de vazgeçmek istemiyoruz. ASICS ile stilimizden ödün vermeden performansımızı gösterebiliyoruz. Koleksiyondaki her parça birbiriyle kombine edilebiliyor. Stili kadar esnekliği ve dayanıklılığı da ön planda tutan koleksiyon için çıkış noktamız “Form fonksiyonu takip eder” oldu.

3. Koleksiyonu birkaç kelime ile tanımlarsanız…

Şehirli, genç, dinamik, stil sahibi ve performansı destekleyici.

4. Koleksiyonda ne tarz modeller mevcut?

Koleksiyon iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm, performansı günlük temponun içinde destekleyen kadın ve erkekler için hazırlandı. Denim ve denim hissi yaratan altlar ile bu altlarla uyumlu tişörtler düşündük. Kadınlar için tasarladığım tişört ve sweatshirt’ler özellikle kısa ve daha dökümlü. Geçen yazın favorilerinden crop-top’ların da özellikle olmasını istedim. İkinci bölüm ise, tamamen aktif spor giysilerinden oluşuyor. Özellikle yoğun desenli olan bu bölümdeki kumaşlar ter tutmayan, performansa dayalı kalitelerden seçildi. Koleksiyonun renk paletine de, bu yaz bulabileceğiniz ve benim de tasarım sürecinde ayağımdan çıkarmadığım Asics Gel Lyte modelleri ilham verdi.

5. Türkiye’de erkek modası dendiğinde akla ilk gelen birkaç isimden birisiniz, onun için hemen soralım: Türk erkeğinin moda alışkanlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Genel olarak baktığınızda Türk erkeğinin giyim stilinde ve aksesuar kullanımında gözünüze çarpan en büyük hatalar neler?

Türkiye’de erkekler, kadınlara göre daha geç moda ile buluştu. Hala sektörü oluşturma aşamasındayız ama genç nesilin sokak stiline baktığımızda durum umut vadedici. Ama bunun yanı sıra, ne yazık ki belirgin ya da ortak bir stil anlayışından bahsetmek çok zor. Gözüme çarpan en büyük hatalar ise erkeklerin bedenlerini tanımadıkları ve doğru kıyafetleri seçmedikleri. Giyinirken ya büyük ya da küçük bedenleri tercih ediyorlar. Kalıplar ise, onları olduklarından daha şişman ya da orantısız geliyor. Genelde bir renk uyumu çabası yakalama kaygısı var, ama bunun yanında renk kullanımını abartıp odak dağıtan bir çok erkek görüyorum. Benim tavsiyem her zaman bir odak üzerine yoğunlaşmak. Eğer giyinirken dikkati üzerinizdeki tek bir parçaya çeker ve diğerlerini odağa uyumlu hale getirirseniz hata yapma riskiniz azalır.

6. Tasarımlarınızı yaparken en çok nelerden ilham alıyorsunuz? Kullanmayı sevdiğiniz renkler ve dokular neler?

Hayatın kendisi benim için ilham kaynağı, hele bu topraklarda yaşayıp ilham sıkıntısı çekmek imkansız. Tarihi ve kültürü ile çok zengin bir ülkede yaşıyoruz. Ayrıca alanında fark yaratmış, lider erkekler de koleksiyonlarımın ilham kaynağı oluyor. Sedat Hakkı Eldem, İlhan Koman gibi isimler bunlardan bazıları… Renk kullanmayı ve hikayeleri renklerle desteklemeyi seviyorum. Antrasit ve lacivert en çok kullandığım renkler. Yün ve denim vazgeçemediğim materyaller. Birinin zarafeti ve şıklığı ile diğerinin asi duruşunun yarattığı tezat çok hoşuma gidiyor.

7. Geçtiğimiz haftalarda MBFWI’de yeni koleksiyonunuzu tanıttınız ve hazırlamış olduğunuz parçalar oldukça ses getirdi. Koleksiyonunuzla ilgili kısaca bilgi verir misiniz?

2015 Sonbahar-Kış sezonu için, yine işinde öncü bir isim bana ilham kaynağı oldu. Türkiyenin Da Vinci’si olarak adlandırılan İlhan Koman’ın eserleri ve tasarıma olan matematik bakış açısı koleksiyonu şekillendirdi. Onun en önemli eserlerinden birisi olan “Sonsuzluk heykeli” desenlere yansıdı. Bu sezon daha öncekilere göre, daha sakin daha net bir koleksiyonla karşınızdayım.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale