Son yıllarda kendime seçtiğim yolun bir yansıması olarak daha felsefik ve varoluşumuzu inceleyen kitapları okumayı tercih ediyorum. Bu türde kitapları okurken kimi alışkanlıklarımın da değiştiğini fark ediyorum. Mesela bir cümleyi dönüp dönüp okumak, herhangi bir sayfadan bir paragraf seçmek veya “aa burada neyi kast etmiş?” diye kitabı kapatıp düşünmekten çok hoşlanıyorum. Bu alışkanlıkla hayatıma da başka bir açıdan bakmayı öğrendim. Başarımı sayısal kriterlerle değerlendirmektense kendi değerlendirmemi kendi kriterlerimle yapabileceğimi anladım. Başka bir deyişle “nicelik mi, nitelik mi?” sorusunda beni niteliğe doğru yöneltti. Peki sen hayatına baktığında hangisi daha ağır basıyor dersin?
Çoğumuz kendimizi bilmekten önce kıyaslamayı öğrendik, sonra rekabet etmeyi, sonra kendini geliştirme çabaları geldi; hayatlarımızda öz şefkati geliştirecekken öz zorbalığımız güçlendi. Yani kendi kendimize zorbalık yapmayı öğrendik. İçimizden “o makarnayı yersen tabii kilo alırsın” diyen, elinden gelen tüm emeği verdiğini bilsen de “senin gibisini kim ne yapsın” diyen, sabah spora gidecekken “ya boşver zaten işte yoruluyorsun, bir saat fazla uyumak hakkın” deyip uyandığında “hah işte sen tembelsin, kendin için hiçbir şey yapmıyorsun” diyen o ses sana da tanıdık geliyor mu?
Hep bir yerlere yetişmeye çalışan, eksikliğini yaşamaya izin vermeden doldurmaya çalışan, kendini bilgiyle ve öğrenmekle tatmin etmeye alışmış bir neslin bireyleriyiz diye düşünüyorum. Keşke bildiklerimizi hayatımıza katmayı da öğrenseydik. Kendi yolumda yürürken inandığım bir amacım var; “zihnen bildiklerimizi kalpten hatırlatmak” için alanlar yaratıyor, çalışmalar yapıyor ve üretiyorum. Ben de deneyimlemek yerine “öğreneyim bulunsun, zamanı geldiğinde kullanırım” diyenlerdendim ve bir gün fark ettim ki içselleştirmeyince öğrendiklerin yavaş yavaş soluyor ve kayboluyormuş. İyi olduğunu bildiğin bir şeyi bilmek değil de, onun için emek vermek gerekiyormuş. Kaç tane şey bildiğin değil de kaçının hayatına dokunduğu fark yaratıyormuş. Ve seçtiğin yol her ne ise adım attıkça içinden gelen o zorba ses yumuşuyormuş.
Niceliğin bu kadar güçlü olduğu, istediğimiz veya istemediğimiz konularda bilgiyle donatıldığımız bu zamanlarda kendimize niteliği, yani içeriği deneyimleyecek alanları yaratmak çok kıymetli. İşte bu niyetle kendi farkındalık yolunda ilerlerken öğrendiklerini pratiğe çevirmen ve deneyimlemen için 6 saatlik bir online program hazırladım. Eğer sen de incelemek istersen bu linki tıklayabilirsin.
Seni ister bir alışkanlığınla, ister birlikte çalışacağımız bir alanla, istersen kendi seçtiğin farklı bir yolla; öğrendiğin ve inandığın bilgilere hayatında yer açmaya davet ediyorum. Yeter ki yürümeye devam edelim, kaç adım attığımızı değil de, nereye gittiğimizi gözeterek…
İlginizi çekebilir: Hayattaki tercihiniz hangisi: Duygusal olmak mı, duyarlı olmak mı?