X

Nezaketten doğan güç ve şefkat: “Karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor”

İlk kez bir aynaya yapıştırılmış bir etiket üzerinde okumuş ve etkilenmiştim: “Nazik olun, çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor” diyordu. Ne kadar doğruydu ve ne kadar büyük bir şefkat ve farkındalık içeriyordu. Aynadaki çerçevenin tam ortasında kendi derdi, sıkıntısı, hayalleri, umutları, neşesi ve hüznü ile bizzat benim sıfatım, hemen sağ alt köşesinde sonradan Platon’un sözü olduğunu sonradan öğrendiğim bu yazı. Uzunca bir süre gülümseyerek bir kendime, bir yazıya baktığımı hatırlıyorum.

Şu sıralar sizce de içeride de dışarıda da çok fazla şey olmuyor mu? En sevdiğiniz, en keyif aldığınız şeyleri yapıyor olsanız, en sevdiğiniz insanlarla görüşüyor olsanız, kendinize haberleri izleme detoksu uyguluyor olsanız bile sizin de bir şeylere başlamadan önceki ilk gündeminiz malum salgın sebebi ile endişe, korku, zaman zaman şikâyet temelli mi?

Hayatı ele alışımız, yaşama şeklimiz, zor zamanlarda verdiğimiz tepkiler her birimiz için farklı. Bazılarımız süreçleri gülüp geçerek, dış dünyaya karşı bir sorun yokmuş gibi davranarak, içinde demleyerek aşarken, bazılarımız ilk saniyesinden son anına kadar derdi ile yatıp derdi ile kalkar.

Bir süredir kişisel yoga uygulamamda sağlık sebebiyle yavaşlamak, nazik olmak, hatta -kime göre, neye göre?- ilerleme kat ettiğim pek çok pozdan vazgeçip başlangıç pozlarına dönmem gerekti. Ortada aynı anda iki konu vardı; her ikisi de canımı yakmaya fazlasıyla yeten. Biri güçlendiğimi düşündüğüm bir alanda belli ki kaldırabileceğimden fazla sıklıkla kendimi yormuş olmamla oluşmuştu. Bedenim zihnime şükür hiç benzemiyordu ve hemen durmam için gerekli uyarıyı verdi ve ben de bu kıymetli sinyali alır almaz durdum.

Aslında hepimiz kendi içimizde bizi en çok üzen, yıpratan konuda güçlü olduğumuz kadar güçlüyüz.

Diğer konumsa uzun yıllardır farkındalıkla ilgilendiğim, kendime her şekilde özen gösterdiğim, araştırmalar ve tetkiklerle üzerine gittiğim, ancak tek başına benim farkındalığımın teşhis ve tedavi için yeterli gelmediği bir durumun artık hekimler için de reddedilemez bir şekilde teşhis konulabilecek kadar aşikâr bir noktaya gelmiş olmasıydı.

Kendi içimizdeymiş ve çok da farkındalıkla güçlü bir iletişimde gözüktüğümüz konularda bile en çok iletişimde olduğumuz dış koşulların güçlü olduğu oranda güçlüyüz bazen.

İlk olarak Thomas Reid’in “İnsanın Entelektüel Güçleri Üzerine Denemeler” adlı eserinde 1786 yılında yayınlanmış olan “Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür” sözünü eminim duymuşsunuzdur. Zinciri oluşturan halkaların neredeyse tamamı çok sağlam, çok güçlü olsa bile kırılma veya kopma riski ancak ve ancak en zayıf halkanın performansına göre değerlendirilebilir.

İçeriden dışa dönecek kişiler arasındaki ilişkiler boyutuna getirecek olursak sohbetimizi, hepimizin hayatını abluka altına alan söz konusu salgın, Çin’in Vuhan Eyaletinde ilk kez 12 Aralık’ta görülmesinden kısa bir zaman sonra 31 Aralık’ta 27 kişiye kadar ulaştı. Vuhan eyaleti virüsün salgına dönüştüğünü 11 Ocak’ta açıkladıktan sadece 2 gün sonra, virüs Çin dışında bir ülkede tespit edildi. Devamı hepinizin bildiği, deneyimlediği gibi.

Bugün paylaşmak istediklerimi toparlamaya kendi sağlık durumumdan başlayacak olursam eğer, bedenimde güçlenmiş veya belli bir esnekliğe ulaşmış olan diğer parçalarımın göğsümde sebep olduğum ağrı varken, devam edebilmem için bana hiçbir katkısı olmadı, olamazdı. Göğsümdeki ağrı kadar özgür, o ağrının izin verdiği kadar hareketli olabildim.

Kişisel farkındalığımın ve takipçiliğimin de tek başına bir faydası bir noktaya kadar olabildi. İletişimde olduğum hekimlerin ön gördüğü, bilgi ve fikir sahibi olduğu kadar kendimi koruyabildim. Çin’in ve Çin halkının konuyu tespit edebildiği ve önleyebildiği kadar koruyabildi Dünya kendini. Ve yine aşı ve tedavinin biri veya birileri tarafından bulunması, fedakâr ve emektar sağlıkçıların gücü ve sağlıklı olabildikleri kadar güvende, sağlıkta ve ferahta olabileceğiz.

Bu yüzden birlikte kalkınmak zorundayız. Sözünü ettiğim şeyin hiç de kolay olmadığının farkındayım elbette. İlgi gösterdiğiniz konu ne olursa olsun, salgın hastalık ve kişisel bir konunuz sizin kadar ilgi göstermeyenleri, durumun ciddiyetini anlamayanları, üstelik durumu daha da kötü hale sokanları gördükçe haksızlığa uğramış, boşa kürek çeken biri gibi hissediyor olabilirsiniz. O kişilere bu ve benzeri durumları yaratanlara öfke besliyor olabilirsiniz. Bu -aslında- sağlıklı hislere izin vermek, varsa öfkenin varlığını görmek, fark etmek, ancak onu şiddete dönüştürmemek, ona direnmeden varlığını kabul ederek, girdabına kapılmadan kendi zamanında dönüşmesine izin vermek en doğru seçimlerden biri olabilir.

Günün sonunda muvaffak olmaksa niyetimiz en zayıf halkamızı içeride ve dışarıda güçlendirmek zorundayız. Platon’un o beni ve eminim şimdi veya daha önce okumuş nicelerinizi derinden etkileyen cümlesini Fernando Pessoa şöyle tamamlamış: “Kimseyle alay etme, asla kimseyi küçük düşürme, kalbinin en ücra köşesinde bile yapma bunu. İnsan yaşamı alaya alınmayacak kadar hüzünlü ve ciddidir!

İnancım ve davetim şudur ki; ihtiyacımız olan başlangıç zihni. O ilklere duyulan merak, yaşanmışlıklardan önceki anlayış ve destek seviyesi. Hayat bizi en baştan başlamaya zorlamadan önce, gerekirse başa dönme ihtimaline kabul verebilme hali.
Bunu ancak birlikte yapabiliriz. Elimizin ulaşabildiği herkese ve her şeye farkındalıklı ve şefkatli bir tavırla, bizi zorlayan alanlara ve kişilere yine aynı şekilde mümkün olduğunca yargısız ve arkadaşça ve tutumla.

Belki bir süredir yazılarımı takip ediyorsunuz, belki bugün ilk defa karşılaştık. Bu yargısız ve arkadaşça tavrın herhangi bir zorlama olmadan kolaylıkla içinizden yükselebilme ihtimaline dair içinizde bir merak, bir heves uyandıysa eğer, size yaşama dair duyumlarınızı daha derinden anlamak, bu uyanıklık halini devam ettirmek, bu deneyimini yaşamak ve bunu korumak isteyenlere destek olmak için hazırladığım 6 hafta sürecek olan programım “Hazineni Fark Et”in bir kez daha başladığını müjdelemek isterim.

Program içeriğinde yoga, meditasyon ve bilinçli farkındalık alanlarında edindiğim profesyonel birikimlerim ile kendi yaşantımda fark yaratmama katkı olan tüm dünyada bilinen, uygulanan ve pozitif sonuçları ile binlerce insanı peşinden sürükleyen yöntem ve bilgileri sizlere sunmak üzere harmanladım.

Yaşam hepimiz için çok kıymetli. Amacım, benim yaşamımda da büyük fark yaratan bu araçlar ve bilgiler vasıtasıyla daha çoğumuzun düzenli olarak kendi yaşam alanlarının zenginliği ile temas kurmasına ve daha çok yaşamasına katkı olmak.

İzninizle son olarak henüz biten ve ondan önce gerçekleştirmiş olduğum programı tamamlayanlardan birkaç yorumu da dikkatinize sunmak istiyorum.

1. yorum: Anlattığı her şey kendi içinde, kalbinde deneyimlemiş, içselleştirmiş, sımsıcak gülümsemesi olan dünya tatlısı eğitmenden ince ince, ilmek ilmek hazırlanmış, son derece anlaşılır, yalın, tertemiz bir eğitim. Kargaşadan uzak, sanatla harmanlanmış, her şey tek tek düşünülmüş, çok keyifli bir eğitimdi. Hayatıma, dünyama, kalbime dokunduğun için minnettarım,

2. yorum: Meditasyon sonrası üzerimden bir kabuk atıp, hafiflemiş huzurlu hali, yönlendirmeli meditasyon ile gelen sakinliği, anda kalmayı, günlük pratiklerle yakaladığım farkındalıklı hali, anda kalmanın sağladığı mutluluğu, nefesimi takip edip “hayattayım, burdayım işte” hissini fark etmemi, geliştirmemi sağlayan, duygu ve düşüncelerimde farkındalık yaratan pratiklerimize, paylaşımlara çok teşekkür ediyorum .İyi ki varsın ve yollarımız kesişti


3. yorum: Meditasyona başlarken beklentim, duygusal stresimi yönetebilmeyi öğrenmekti. Eğitimde aşama aşama ilerlerken, öğrendiğim teknikler sayesinde farkındalığımı nasıl artırabileceğimi ve bu hızlı yaşam akışında bir an olsun durup kendime odaklanabilmeyi öğrendim.

Gün akışında kendime verdigim bu molalar, bir yandan farkındalığımı artırırken, diğer yandan odaklanma ve konsantrasyon süremi de artırdı. Her hafta, bir ruh halinden diğerine geçtiğimi hissederken, alt yapıda bir sükunetin oluştuğunu fark ettim. Bu sakinlik, verdigim tepkilere, gün akışına ve insani ilişkilerime yansıdıkça, bu alanlarda da olumlu değişimler yasamaya başladım.

Bu pratikte hoşuma giden diğer bir nokta ise meditasyon çeşitliliği ve günlük hayata entegre etme kolaylığıydı. Yaptığım birçok işi zevk alarak yapmaya başladım mesela. Aslında beklentilerin ne kadar yorucu oldugunu anladım. Bunun yerine meraklı bir bakış açısı içerisinde olmak, olayları kabullenmemize veya olayların içerisindeki ilerleyişimize daha da fayda sağladığını anladım.

Ve son olarak, Birce, alanında kendini durmadan eğitmeye devam eden, öğrenci ruhlu bir eğitmen. Aklınızdaki her soruya aydınlık getiren, minik ayaklı bir kütüphane resmen. Işık saçan gülüşü, enerji saçan var oluşu, bizi de bu yöne davet ediyor. Bu vesile ile bana kattığın onca bilgi, ilim, teknik, pratik vb. şeyler icin teşekkür ederim. Namaste.

Yaşamak deneyiminin yerini hiçbir şey tutamaz. Bu yolculukta birlikte olalım derseniz kaydolmak, tanışmak ve detaylı bilgi almak için bircesin@gmail.com adresimden ve @birceileyoga Instagram hesabımdan bana ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Senin kerteriz noktan nerede: Alınganlık ve beklentiler arasındaki bağ

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale