X

Nezaketi ve iyiliği yaymanız için bilimsel destekli 7 sebep

Bir düşünün: En son ne zaman bir yabancı, size gerçekten nazik davrandı? Belki birisi siz geçerken kapıyı açık tuttu ya da sokakta bulamadığınız bir adres için size eşlik etti… Elbette, en son zaman birine nezaket gösterip iyilik yaptığınızı da sorgulayabilirsiniz. Birine nezaket göstermenin, iyilik yapmanın sizi içten içe iyi hissettireceğini mutlaka biliyorsunuzdur. Ancak, bu sıcak duyguların uzun vadede sağlığınız ve esenliğiniz için de yararlı olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar olduğunu bilmiyor olabilirsiniz.

New York City’deki Columbia Üniversitesi Irving Tıp Merkezi’nde klinik psikiyatri profesörü yardımcısı Kelli Harding, “Küçük nezaket eylemleri, sağlığın temel ve genellikle gözden kaçan bileşenleridir” diyor. Nezaket, bir başkasının iyiliğini düşünerek yaptığımız eylemleri kapsar ve bunların genellikle birine gerçekten yardım etmeyi istemekten kaynaklandığı düşünülür; cezalandırılma korkusu veya karşılığında açık bir ödül alma girişiminden dolayı değil. Nezaket eylemlerini aynı zamanda kendimize karşı da uygulayabiliriz, ki bu da öz şefkattir. Hem başkalarına hem de kendimize gösterdiğimiz nezaket ve iyilik, sağlığımıza ve esenliğimize fayda sağlar.

Yaşamınızdaki nezaket ve iyilik eylemlerini artırmanın faydaları

Başkalarına karşı nazik olmak aslında kendinize karşı nazik olmanız demektir. Bilimsel çalışmalar, biyolojik olarak kibar olmaya programlanmış olduğumuzu ve bu özelliği uygulama ve tekrarla daha da geliştirebileceğimizi gösteriyor. Bununla birlikte, dış etkiler ve günlük hayatın baskıları nedeniyle doğuştan gelen bu yeteneğimizi kaybedebiliriz.

Nezaket ve empati, günlük yaşamımızı sürdürürken karşılaştığımız arkadaşlar, aile ve hatta yabancılarla daha olumlu ilişkiler geliştirmemize yardımcı olur. Nezaket, kişisel ilişkileri geliştirmenin yanı sıra sizi de daha sağlıklı yapabilir! Başkalarına karşı nazik olmanın hem sizin hem de nazik davrandığınız insanlar üzerindeki olumlu etkilerini keşfedin.

1. Nezaket ve iyilik bulaşıcıdır

Nazik olduğumuzda, nazik olmaları için başkalarına da ilham veririz. Araştırmalar bunun arkadaşlarımızın arkadaşlarının arkadaşlarına kadar yayılan bir “dalgalanma etkisi” yarattığını gösteriyor. Tıpkı bir çakıl taşının suya fırlatıldığında dalgalar yaratması gibi, nezaket ve iyilik eylemleri de dalga dalga yayılarak başkalarının hayatlarına dokunur; hatta dalganın gittiği her yere iyiliği bulaştırır.

Bir çalışma, 28 yaşındaki kimliği belirsiz bir kişinin böbreğini bağışlamasının, böbrek alıcılarının aile üyelerinin böbreklerinden birini, ihtiyacı olan başka birine bağışladığı bir tür “dalgalanma etkisi” yarattığını gösterdi. New England Journal of Medicine raporunda “domino etkisi” olarak yorumlanan bu tabloya göre, bu isimsiz bağış dolaylı olarak 10 kişinin beklediği böbreğe kavuşmasını sağladı.

2. Nezaket sizi daha mutlu biri yapar

Başkası için iyi bir şey yaptığımızda kendimizi iyi hissederiz. Manevi düzeyde, pek çok insan yaptığı şey “doğru” olduğu için iyi hisseder, bu yüzden de içinde “Ben buyum” diyen derin sese dokunur. Biyokimyasal düzeyde ise elde ettiğimiz bu iyi hislerin, beyindeki doğal morfinler olarak bilinen endojen opioidlerin yükselmesinden kaynaklandığına inanılıyor. Bunlar beyinde yüksek dopamin seviyeleri sağlarlar, bu da genellikle “helper’s high” olarak adlandırılan doğal bir sarhoşluğun yaşanmasına yol açar.

3. Kalbe iyi gelir

Nezaket ve iyilik eylemlerine genellikle duygusal sıcaklık da eşlik eder. Duygusal sıcaklık beyinde ve vücutta oksitosin hormonu üretir. Bu hormon, özellikle son zamanlarda kardiyovasküler sistemdeki önemli rolüyle ilgi çekmekte.

Oksitosin, kan damarlarını genişleten ve nitrik oksit adı verilen bir kimyasalın salınmasına neden olur. Bu da kan basıncını düşürür. Bu nedenle oksitosin, kan basıncını düşürerek kalbi koruduğu için “kardiyoprotektif” bir hormon olarak bilinir.

4. Bağışıklık sistemini destekler

Araştırmalar, nezaketin (nazik olduğunuzdaki hislerden dolayı) “sekretuar immünoglobulin A” (kısaca s-IgA) olarak bilinen önemli bir bağışıklık sistemi antikorunun seviyesini yükselttiğini gösteriyor. Araştırmanın en şaşırtıcı gerçeklerinden biri, bu etkinin nezakete tanık olduğunuzda bile ortaya çıkması! Yani iyilik yapsanız da iyilik görseniz de bağışıklığı güçlendiren bir etki söz konusu.

Tersi olduğunda, yani strese maruz kaldığınızda, muhtemelen bildiğiniz gibi vücudunuzun bağışıklık fonksiyonu baskılanıyor. Üstelik bu da tıpkı iyilikte olduğu gibi, sadece stresi yaşadığınızda değil onu gördüğünüzde de ortaya çıkıyor.

5. Endişeyi azaltır

Kaygı, ister hafif ister şiddetli olsun, son derece yaygın bir insan deneyimi. Ve meditasyon, egzersiz, doğal ilaçlar gibi kaygıyı azaltmanın birkaç yolu var. Sürpriz olansa, başkalarına iyi davranmanın da bu yollardan biri olduğunun ortaya çıkması.

British Columbia Üniversitesi’nin mutluluk üzerine yaptığı bir çalışmada işaret edildiği gibi, “Sosyal kaygı, psikolojik refahı ve uyumsal işleyişi önemli ölçüde etkileyebilecek bir faktör olan düşük pozitif duygulanım ile ilişkilidir”. Pozitif duygulanım bireyin neşe, ilgi ve uyanıklık gibi olumlu ruh hallerini deneyimlemesini ifade eder. Araştırmacılar, yaptıkları çalışmada, nazik davranışlarda bulunan katılımcıların, dört hafta boyunca gözlemlenen pozitif duygulanımlarında önemli artışlar olduğunu tespit etti.

Bu yüzden, bir dahaki sefere kendinizi endişeli hissettiğinizde, başkalarına yardım etmek için fırsat arayın. Bu, birine gülümsemekten, bir arkadaşınızı aramaya, bir kuruluşa gönüllü olmaya kadar birçok şey olabilir.

6. İlişkileri geliştirir

Elbette bu, nezaket ve iyilik davranışlarının en bariz sonuçlarından biri. Hepimiz bize nezaket gösteren insanları severiz. Bunun nedeni, nezaketin iki insan arasındaki duygusal mesafeyi azaltması ve böylece kendimizi daha “bağlı” hissetmemizdir. Yani içimizdeki bu güçlü şey, aslında genetik. Bizler iyiliğe derinden bağlı canlılarız! Evrimsel atalarımız birbirleriyle işbirliği yapmayı öğrenmek zorunda kaldılar. Gruplar içindeki duygusal bağlar ne kadar güçlüyse, hayatta kalma şansı o kadar yüksekti; bu nedenle “nezaket genleri” insan genomuna kazındı. Dolayısıyla bugün birbirimize karşı nazik olduğumuzda doğal olarak bir bağ hissediyor, yeni ilişkiler kuruyor veya mevcut olanları güçlendiriyoruz.

7. Ruh sağlığını destekler

Pek çok araştırma nezaketin ve iyiliğin mutluluğu artırdığını gösteriyor. Daha fazla nezaket göstermesi istenen insanlarla normal davranan insanları karşılaştıran araştırmalar, daha fazla iyilik yapanların genellikle daha mutlu hissettiklerini ortaya koymakta. Farklı araştırmalar ise nezaketin depresyona karşı bir miktar koruma sağladığını bildiriyor (Düzenli olarak gönüllü çalışmalara katılan insanlarla diğerlerini karşılaştıran araştırmalar). Mutluluğu artırıcı ve depresyona karşı koyan etkilerin kökleri ise nezaketin nasıl hissettirdiğiyle ilgili nörolojik etkilerde. Dahası nezaket, içimizdeki derin ve ruhsal bir şeye de dokunuyor.

Beyin görüntüleme çalışmaları, nazik ve şefkatli duyguların beynin prefrontal korteksinde sol tarafa eğilimli fiziksel değişikliklere neden olduğunu göstermekte. Bu, beynin gözlerin arkası ve üstünde kalan; aynı zamanda pozitif duygularla ilişkili olan kısmı. Nezaket ve şefkat uygulamalarını tekrarladığınızda o alan da büyüyor. Sonuçta ilgili alanın kullanıldığı her şeye erişim daha kolay hale geliyor. Nezaket ve merhamet bu beyin bölgesini inşa ederek olumlu duygulara erişimi kolaylaştırıyor.

*Yukarıdaki tüm bilgiler, Dr. David R. Hamilton’un “The Five Side Effects of Kindness” ve “The Little Book of KindnessThe Five Side Effects of Kindness”” kitaplarında bulunabilir.

İyilik ve nezaket göstermek, herkesin yararınadır!

Elbette yukarıda saydığımız faydaları elde etmek için nazik olmanızı önermiyoruz. Yine de tüm bunları bilmek güzel. Doğuştan nazik biri olsanız da, bu yönünüzü geliştirmeye çalışıyor olsanız da, sonuç herkesin yararına! Çünkü başkalarına iyilik yapmak, aslında kendinize iyilik yapmaktır.

Kaynaklar: QueitRev, Happiness, BrightVibes

İlginizi çekebilir: İyilik tesadüfe bırakılmaz: İyilik öylesine gelen bir şey değil, bilinç ile mümkündür

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale