X

Netflix mi, nettiniz mi?

P.S. Spoiler içer(ebil)ir…

Hafta sonundan bugüne Netflix’te 2 dizi izledim.

Birincisi her sezonunu severek izlediğim ‘The Umbrella Academy’ idi. Dizinin final yapmış olması beni üzdü üzmesine de, içten içe de sevindirdi ne yalan söyleyeyim…

Bazı dizileri görüyoruz ya hani bir başlıyor, senaryosuyla, akıcılığıyla hayran bırakıyor kendine. Bir çırpıda bitiriveriyoruz ilk sezonu. Derken neredeyse bir sene, belki de daha fazla beklediğimiz o ikinci sezon geliyor. Bir bakıyoruz bir eksiklik var gibi, olmamış, sanki bir şeyler oturmamış yerine. Olsun, seviyoruz ya diziyi, aramızda bir bağ varmış gibi bırakamıyoruz ve devam ediyoruz izlemeye. Birkaç bölüm zorladıktan sonra az biraz da olsa yeniden girebiliyoruz o dünyanın içine, bir heyecan içinde izliyoruz kalan bölümleri de… Biz tam o bağı yeniden kurabildik derken, pat diye bitiveriyor ikinci sezon. Çok da güzel final yapabilecekken halbuki, yapmıyorlar ne yazık ki…

Sanki ‘Uzatalım da ekmek teknesi. Ne de olsa para geliyor, herkes izliyor.’ der gibi yeni bir sezona hazırlıyorlar kendilerini. Kasıyorlar olmuyor, birbirine girmiş ya da birbirinden alakasız senaryoları, çoğu zaman başka dizilerden alıntılarla, kendileri de yetersiz bulduklarındandır ya belki bolca aşk, güzel elbiseler, hayran bırakan evler ve gerçekte özenilecek olmasa da bir şekilde özenti uyandıracak hayatlar serpiştirip sunuyorlar bizlere. Ama nafile…

Ve bu tarz dizileri sıklıkla Netflix Türkiye yapımlarında görüyor olmamız açıkçası üzüyor beni…

Neyse önce gelelim benim diziye…

Umbrella Academy senaryosuyla, oyunculuklarıyla, sürükleyiciliğiyle bana göre Netflix’in belki de en iyi yapımlarından biri olmuştu. Aşkı gözümüze sokmadan yaşayan, estetik merkezinden birkaç hafta önce çıkmış bir hali olmayan akıllı kadınların olduğu, her daim fit, her daim çekici, kültürel zenginliği yetmezmiş gibi bir de Michelin yıldızlı restoranlarda aşçılık yapmış havası veren adamların olmadığı, oyuncuların görselliği ile değil de, görsel efektlerle dikkatleri çekmeyi yeğleyen bir dizi oldu hep Umbrella Academy… Ve iyi ki de daha fazla uzatmadan final yaptı 4. sezonu ile.

En güzeli de neydi biliyor musunuz? Aile, kardeşlik, dostluk bağları. Birbirinden tamamen farklı karakterlerin, çoğu zaman birbirlerine katlanamamalarına rağmen, her seferinde bir araya gelebilmeleri ve ne olursa olsun birbirlerini oldukları gibi kabul etmeleri. Sanırım buydu diziye ait beni en çok etkileyen.

Son haftalarda yine bir buhran, yine bir depresyon hallerindeyim. Ara ara geliyor bana, bunda yorgunluğun da büyük etkisi olduğunu söyleyebilirim doğrusu. Zihnim o kadar yorgun ki, hiçbir şeye halim kalmıyor sanki. Bu da beni depresyon, alınganlık ve yalnızlık üçlemesi içerisine sokuveriyor her seferinde. Özellikle de böyle dönemlerde ultra alınganlıklarımla da kırabiliyorum sevdiklerimi ya da kırılabiliyorum kendilerine.

Son dönemlerde bütün kaprislerime, triplerime, alınganlıklarıma rağmen yanımda olan bir dosta bir gün neden beni çekiyor, tüm bu kaprislerime neden katlanıyor ki diye sorduğumda “Niye olmayayım? Arkadaşlık ya da adı neyse böyle bir şey değil mi?” demişti.

Vay be! Benim en yakın dostlarım bile bazen bana katlanamaz ve benden uzaklaşırken beni anlayan biri çıkmıştı ya ilk defa. Beni olduğum gibi kabul eden… Ya da öyle sandığım… 🙂

İşte benim dizide de öyleydi. Çünkü amaç sevdiklerini ‘olduğu gibi’ kabul etmek değil miydi?

Gelelim ikinci diziye. Zeytin Ağacı…

Kimilerinin eleştirdiği, kimilerinin severek izlediği, benim gibilerinse sadece çerez niyetine vakit geçsin diye izlemekle yetindiği. Elbette ana konu olan aile dizimine bir lafım yok benim. İnansam da inanmasam da imkan olsa denemek isterdim doğrusu. Ama bu tarz etkinlik veya tedavilerin (adını nasıl koymak isterseniz) oldukça ücretli olması yetmezmiş gibi, bir de bir diziyle hayatlarımıza girmiş olması eminim ücretleri iki iken on ikiye çıkarmıştır ya neyse.

Benim eleştirim kesinlikle onunla ilgili değil. Benim eleştirim ya da anlamlandıramadığım şu ki, özellikle de Netflix Türkiye yapımlarının, asla bitmek tükenmek bilmeyen ütopik bir Türkiye ile her seferinde bizleri buluşturuyor olması…

Murat Soyer var bilir misiniz? YouTube kanalında kimi zaman Türkiye yapımı dizi-filmleri, kimi zaman da yabancı yapımları eleştiriyor. Her şeyde olduğu gibi, onu da kimisi severken kimisi nefret ediyor…

Yaptığı şeye olumsuz eleştiri demek ne kadar doğru olur bilemiyorum, çünkü eleştiriden çok gerçeklerle yüzleştiriyor bizleri. Açıkçası ben videolarını izlemeyi seviyorum. Bazen sevdiğim dizi ve filmleri eleştiriyor olsa da ‘Harbi ya, bunu nasıl yaptılar’ demekten kendimi alamadığım zamanların da olduğunu  belirtmek isterim…

Bir gün (kim bilir belki de yüzlerce kez), sizin bu gösterdiğiniz hayatlar nerede gibi bir şey söylemişti. Kesinlikle katılıyorum buna. Hangi Türkiye’de yaşıyorsunuz siz? Mesela Türkiye’de yaşayan hangi doktor Zeytin Ağacı dizisinin başrol oyuncusu Ada’nın yaşadığı gibi bir evde yaşayabilecek kadar maaş kazanabiliyor ki? Üstelik Ayvalık’ta yaşayan bir doktor!

Ya da kim Sevgi gibi, kendisi de eşi de çalışmadığı halde, dilediğinde road trip yapabileceği bir hayat yaşayabiliyor? Her şeyi geçtim size yurt dışı vizelerini kim veriyor? ‘Hadi havaalanına gidelim orda görürsünüz nereye gideceğimizi…’ Oldu canım, biraz mantık yahu…

Hangi erkek, üstelik hepsi de sanki İtalya’da Michelin yıldızlı bir restoran şefiymiş gibi yemek yapabiliyor Türkiye’de? Ya da hep mi güzel, hep mi alımlı kadınlar var şu ülkede? Erkekler hep mi anlayışlı, hep mi yakışıklı? Bir kere de kaşı gözü estetiksiz adamları oynatın yahu şu dizilerde. Mesela sadık olsun, sevgi dolu olsun ona okey ama göbekli olsun kadını da erkeği de…

Bu hayatları gördükçe bırakın gençleri, bizler bile özeniyoruz doğrusu. Bu kadınlar, bu adamlar, bu evler nerde? Bu paranın suyu nerden geliyor? Bana katılıyor musunuz, yoksa ‘Aman ne de olsa dizi, gerçeklik aramasana, Umbrella Academy’de aramıyorsun da.’ mı diyorsunuz? Öyleyse şunu hatırlatmak isterim ki, Umbrella Academy gibi diziler yalnızca dizi, gerçeklikle uzaktan yakından bir bağı olduğunu iddia eden yok. Peki ya Zeytin Ağacı?

Son olarak, Zeytin Ağacı dizisindeki neredeyse herkesin oyunculuklarını farklı projelerinde de beğendiğimi ve özellikle Tuba Büyüküstün’ü oyunculuğunun dışında yalın güzelliği ile de çok beğendiğimi söylemek isterim.

Lafımın oyunculara olmadığını hatırlatır, sağlık, sevgi, huzur ve dizilerdeki hayatlar tadında eğlenceli geçireceğiniz günler dilerim 🙂

İlginizi çekebilir: Dream Board’dan gerçekliğe: Hayallerinize ulaşmaya hazır mısınız?Dream Board’

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale