X

Nefret duygusunu hayatınızdan uzaklaştırın: Biz neysek dünya odur

Hemen hemen hepimizin hayatının bir döneminde hissettiği bir duygu olan nefret, psikolojide hakkında pek fazla araştırma yapılmayan bir duygudur. Türk Dil Kurumu nefret kelimesini bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu olarak tanımlıyor. Nefret daha kısa süreli bir duygu olan kızgınlığın aksine, uzun sürer ve enerjimizin büyük bir kısmını alabilme özelliğine sahiptir.

Peki biz insanları nefret duygusuna iten bazı durumlar hangileridir?

  • Çocukluğumuz: Çocukken hayatımızdaki otorite figürlerinin, örneğin ebeveynlerimizin sistematik olarak kötü hareketlerine, fiziksel ve duygusal istismarlarına maruz kalmak, içimizdeki nefret duygusunun tohumlarını atmış olabilir. Çocuklukta oluşmuş duygusal yaralarımızın, nefretimizin üzerinde çalışmadığımız takdirde, geçmişten kaynaklı nefret duygumuzun bugünümüzü yaşamamıza engel olma olasılığı yüksektir. Mesela çocukken ailemizin bir ferdine karşı duyduğumuz ancak üstesinden gelemediğimiz nefreti, yetişkin olduğumuzda nefretimizin kaynağı olmayan başka insanlara yansıtabiliriz.
  • Korku: Bazen bizden farklı olan kişilere duyduğumuz korku bizi nefret duygusuna sürükler. Bu gibi durumlarda kişi, kendine benzemediğini düşündüğü insanı, adeta kendi varlığına bir tehdit unsuru gibi görerek o insandan nefret eder.
  • Yansıtma: Bazen de kişi kendinde görmek istemediği ya da kabullenmediği özelliklerini bir başkasında görür ve o insandan nefret etmeye başlar. Kişinin kendini bir bütün olarak kabul etmesi, kişinin nefret duygularının azalmasına yol açacaktır.
  • Kurban rolü oynamak: Hayatın bize haksızlık yaptığını düşünüyorsak, şanssız olduğumuza inanıyorsak, bizden daha şanslı olduğunu düşündüğümüz insanların sahip olduklarına bakıp o insanlardan nefret edebiliriz. 

Nefret öğrenilen bir duygudur. Hiçbir insan dünyaya nefret dolu bir şekilde gelmez. Merhametin ve sevginin olmadığı yerde nefret ortaya çıkar. Unutmamak gerekir ki nefret en çok sahibine zarar verir. Buda’nın da dediği gibi kalbimizde ve zihnimizde nefrete yer vermek, elimizde kızgın bir kömür parçasını tutup, nefret ettiğimiz insanın yanmasını istemeye benzer.

Nefretin zihniniz üzerindeki etkisini anlamak için hemen şimdi bir egzersiz yapabilirsiniz. Gözlerinizi kapatıp sevdiğiniz birini düşünün. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Büyük bir ihtimalle kalbinize güzel bir his geldi, öyle değil mi? Şimdi de nefret ettiğiniz bir kişiyi aklınıza getirin ve nasıl hissettiğinizi gözlemleyin. Siz kendinize, zihninize ve etrafınıza nefretin yol açtığı duyguları mı yaşatmak istiyorsunuz, yoksa sevginin mi?

Egzersizimize devam edelim. Bu sefer bir deftere ve kaleme ihtiyacınız var. Nefret ettiğiniz bir insanı düşünün. O insandan neden nefret ettiğinizi defterinize yazın. Nefret ettiğiniz kişi sizde hangi duyguları uyandırıyor? O kişiye yönelik tüm duygularınızı kendinizi yargılamadan serbest bir şekilde kağıda dökün. Nefret ettiğiniz insanla benzediğinizi düşündüğünüz ve ayrıştığınız noktalar nedir?

Bir an durun ve nefret ettiğiniz kişinin de tıpkı sizin gibi bir insan olduğunun farkına varın. Evet o nefret ettiğiniz insan da ağlayan, gülen, kısacası duyguları olan bir insan. O kişiyi dilerseniz yine sevmemeye, yine ondan hoşlanmamaya devam edebilirsiniz, ancak hayatınızın geri kalanını nefret gibi yakıcı bir duyguyu içinizde taşıyarak sürdürmek istediğinize emin misiniz? Buda’nın verdiği örnekteki kızgın kömür parçasını artık elimizden atma zamanı gelmedi mi? Dilerseniz bu konular üzerinde bir psikologla çalışabilir, içinizdeki nefreti yönetmenin yöntemlerini öğrenebilirsiniz.

Hep dünyanın gitgide ne kadar nefret dolu bir yer olduğundan şikayet ediyoruz. Halbuki biz neysek dünya da odur. Bu yazıyı, küçük yaşta çok kitap okuduğu ve felsefeye ilgi gösterdiği için gündeme gelen bir çocuk hakkındaki, nefret dolu sosyal medya yorumlarını okuduktan sonra yazmaya karar verdim. Biz gerek gerçek dünyada gerekse de sosyal medyadaki hareketlerimizle dünyada sevginin yayılmasına mı hizmet ediyoruz yoksa nefretin mi?

Tercihimizi her zaman sevgiden yana yapmamız dileklerimle.Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail.com adresine yazabilirsiniz. Hayatı güzelleştirmeyle ilgili psikoloji egzersizlerini ise @ranakutvan Instagram hesabımdanrsolaker@gmail.com  paylaşıyorum.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Gerçekçi iyimserlik: Negatifin farkında olup pozitife odaklanma sanatı

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.
İlgili Makale