“Biz vaktimizi tereddütler ve ertelemelerle boşa harcarken, hayat akıp gider.” –Seneca
Teslim gününüzün sonuna geldiniz ve daha önce oluşturduğunuz yapılacaklar listenize bakıyorsunuz. Listenin en altında bir süredir ertelediğiniz bir projeniz var. Saat de geç oldu, zaten yorgunsunuz. Kendinize bu konuyu yarın halledeceğinizi söylüyorsunuz. Ancak içinizde bir huzursuzluk hissi var. Ertelediğiniz için kendinize kızgınsınız. Eğer bu senaryo size tanıdık geldiyse, merak etmeyin yalnız değilsiniz.
Modern dünya yaşamının son dönemlerde belki de en güncel sorunlarından bir tanesi tekrarlayan erteleme davranışımız. Hepimiz günlük yaşantılarımızda belirli işleri, belirli bir sıra ile veya kendi seçtiğimiz bir düzen doğrultusunda yapmaya çalışıyoruz. Ancak bazen planladığımız bir görevi çok kısa ve ya basit olsa bile zamanında yerine getirmeyerek erteliyor veya geciktiriyoruz. Ertelediğimiz görevlerin zaman içinde birikmesi, daha fazla stres ve kaygı yaratmamıza neden olabiliyor ve hatta tekrarlanan durumlar iş ve kişisel hayatımızda zorluk ve başarısızlıklara yol açabiliyor. Ertelemenin sizin hatanız olmadığını bilmek önemlidir. Bu bir davranış örüntüsüdür ve bu davranışta bulunmanızın belirli nedenleri vardır.
Peki, neden erteliyoruz?
Birincil nedenler arasında, görevin sıkıcı veya zorlu olması, kişisel sorunlar, yeterli zaman veya kaynak eksikliği, korku veya belirsizlik gibi nedenler sayılabilir. Erteleme, çeşitli düşünce ve alışkanlıklardan kaynaklanmaktadır. Ancak en çok, yapmaktan keyif almayacağımıza inandığımız veya yapamayacağımızdan korktuğumuz görevlerde kullandığımız bir davranış örüntüsüdür . Mükemmeliyetçilik, erteleme davranışı ile çokça ilişkili bir yapıdır. Mükemmeliyetçi bir birey o işi yapıp tam olarak istediğini elde edememektense o işi yapmama olasılığını psikolojik olarak daha kabul edilir bulmaktadır. Çünkü başkalarının kendisi hakkında ne düşüneceği konusunda o kadar endişelidir ki, yargılanmamak için kaçınma yolunu seçebilir.
Modern dünyayı yaşama şeklimiz de erteleme davranışımız açısından önemli bir kriter. Günlük yaşamdaki uyaranların artması, çeşitliliğin çok fazla ve çok rahat erişilebilir olması, neyin öncelik olduğu, neyin esas olup olmadığı ve neyin doğru ve yanlış olduğuna dair kafa karışıklığımızı artırmakta ve böylece herhangi bir şey yapma konusundaki motivasyonumuz düşmektedir. Motivasyon kaynağı eksikliği de erteleme davranışının altındaki önemli bir neden olabilir. Kişinin hayata dair sahip olduğu anlamlar ve hayaller uzun süreli ve tatmin edici bir motivasyona yol açar. İnsanlar davranışlarında bir amaç bulduklarında, özellikle de o davranışı gerçekten sergilemek istediklerinde, en güçlü motivasyonlardan biri ortaya çıkar ve bu eyleme dönüşür. Bazen kişi bunun eksikliğini yasadığında da erteleme ve kaçınma davranışı gösterebilir.
Bir görevi ertelerken genelde temizlik, etrafı toplamak, yemek yapmak gibi günlük görevleri yerine getiririz. Daha sonrasında kaçındığımız görevin bedelini ödememiz gerekse bile o an için bu günlük işler kendimizi verimli hissetmemize yardımcı olur. Ve böylece daha az suçluluk duygusu hissederiz. Aynı şekilde yarın hallederim cümlesi de bizler için kurtarıcı bir görev görür. Yarın yapacağımıza inanarak o andaki olumsuz duygularımızı hissetmekten kaçınabiliriz. Erteleme, o anki baskımızı hafifletebilir ancak duygusal, fiziksel ve pratik açıdan bize geri dönüşleri yüklü olabilir.
Altını çizmek istediğim noktalardan bir tanesi de rahatlama davranışının bir erteleme olmadığıdır. Erteleme ile rahatlamayı birbirine karıştırmamız da son derece önemlidir. Rahatlamak, ertelemenin tersi bir şeyleri halletmek, dinlenmeye izin vermek, iş yükünüzle anlamlı şekilde baş etmek ve uzun vadede mutlu olabilmektir ve günlük akış içinde mutlaka yapmamız gereken bir şeydir.
Öz denetim, motivasyon, planlama ve zaman yönetimi hakkında ne kadar bilgi edinirsek edinelim, bunu yaşamımızın içine aktif olarak katmadığımız sürece sadece bilgi olarak kalacaktır.
Benim kişisel olarak erteleme davranışı ile ilgili olarak en önem verdiğim kriterlerden biri içsel motivasyondur. Kişinin kendine ait bir vizyon, hayal belirlemesi harekete geçmesi açısından çok kıymetlidir. Bu hayal veya vizyon, aynı enerjinizi doğru şeylere yöneltmenizi ve öncelikler belirleyerek sürekli bir şeyden bir şeye geçmenin önüne geçmenizi sağlar. Bu motivasyon kaynağını bulabilirseniz kendi disiplininizi daha iyi yönetebilirsiniz.
Yapılacaklar listesi hazırlamak da erteleme davranışı yönetmekte kullanılan bir yöntemdir. Ancak bu liste ne kadar uzun olursa kişinin ertleme davranışı o kadar artmaktadır. Bu yüzden kısa vadeli, günlük bir yapılacaklar listesi en önemli ve en acil şeyleri halletmenizi sağlarken, programınızdaki şeyleri önceliklendirmenize ve listeye eklenecek yeni işleri limitlendirmenize yardımcı olur. Bu sayede, bir gün içinde daha az stres ve yorgunlukla daha fazla şeyi halledebilirsiniz.
Bir davranışı alışkanlık haline getirmek de o işten kaçınmamıza yardımcı olmaktadır. Eğer bir davranışı alışkanlık haline getirirsek bu işi yaparken her seferinde daha az zihinsel enerji harcarız. Rutinimizin bir parçası haline gelir ve onu yük olarak görmekten uzaklaşırız.
Çevremizdeki dikkat dağıtıcı unsurları azaltmak veya ortadan kaldırmakta bu aşamada faydalı olabilir. Telefondan gelen bildirimleri kapatmak, sosyal medyayı sınırlamak veya sessiz bir ortamda çalışmak gibi adımlar, dikkatinizi odaklanmış tutmanıza yardımcı olabilir.
Erteleme davranışıyla başa çıkmak, sürekli bir çaba ve pratik gerektirebilir. Bu stratejileri uygulamak ve kendi kişisel başa çıkma yöntemlerinizi geliştirmek, ertelemenin etkilerini azaltmanıza ve daha verimli bir şekilde çalışmanıza yardımcı olabilir. Ancak bazen tüm bu denemelere rağmen davranış kronikleşebilir ve ilişkilerimizi olumsuz yönde etkileyebileceği için depresyon gibi önemli ruhsal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, erteleme davranışı günlük hayattaki işlevselliğinizi, ilişkilerinizi etkilemeye başladığı zaman bir uzmandan destek almayı düşünebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Hangi tip ‘erteleyici’ olduğunuzu biliyor musunuz?