X

Neden yardım isteyemiyoruz: Yardım istemeyi kolaylaştıracak ipuçları

Yardım isteme konusunda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? İhtiyacım varsa birinden destek alırım mı diyorsunuz yoksa şartlar ne olursa olsun zorlayıp kendim yaparım mı? Küçükken iki lafından biri ‘Şunu yapmama yardım eder misin?’ olan biz insanlar, ne oldu da büyüdükçe yardım istemekte bu kadar zorlanmaya başladık? Psychological Science Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre, çoğu insan başkalarına yardımcı olmak konusunda istekli olsa da kendileri ihtiyaç duyduklarında yardım istemekten kaçınıyor. Hatta araştırmanın baş yazarı Dr. Xuan Zhao bile böyle bir araştırmayı yürütmesine rağmen yardım istemekte tereddüt yaşadığını belirtiyor. Peki, yardım istemek neden bu kadar zor ve daha kolay yardım istemek mümkün mü?

Yardım istemek neden zor?

Yardımlaşma hem insanlığın hem de işlevsel bir toplumun en doğal parçası. Hepimiz, doğamız gereği başkalarına yardım etmeye meyilliyiz ve çoğu zaman bundan fayda sağlıyoruz; hatta fayda sağlamanın da ötesinde büyük keyif alıyoruz. Birçok bilimsel araştırma, yardım etmenin iyi oluşu desteklediğine; zihinsel, ruhsal ve fiziksel yarar sağladığına dikkat çekiyor. Ancak, ne yazık ki söz konusu yardım istemek olduğunda işler zorlaşıyor, bazı kişiler içinse neredeyse imkansız bir eylem halini alıyor.

Yardım istememenin birçok farklı nedeni olabilir. Ancak, araştırmalar ve uzman görüşleri de gösteriyor ki en yaygın sebebi, yetersiz görünme korkusu. Çoğu insan bir başkasından yardım istediğinde başarısız olarak algılanacağına inanıyor, kimse yetersiz, savunmasız olarak görünmek istemiyor; yardım istemek tüm bu anlamlara gelmediği halde… Öte yandan, reddedilmekten çekinme de önemli bir neden olarak karşımıza çıkıyor. Yani ‘Yardım isteyeceğim ama ya yardım etmezse…’ diye düşünmek, birçok insanın ihtiyacı olduğu halde yardım istemesine engel oluyor. Oysa ki sormadan bilemeyiz değil mi, belki de –hatta büyük olasılıkla– karşımızdaki kişi bize yardım etmek için can atıyor.

Bireysel inanç ve düşüncelerin yanı sıra bir de çoğu zaman başımıza dert olan bir kişilik özelliği var ki, o da yardım istemenin önündeki en büyük engel: Mükemmeliyetçilik. Yaptığı herhangi bir işin kusursuz olmasını isteyen insanlar, yani mükemmeliyetçiler, o işi başkalarından destek alarak ya da onlara bırakarak yapmak istemiyor; çünkü kontrolü elden bırakmak onlara çok korkutucu geliyor. İşin her adımında bulunmak, kontrol etmek, gözlemlemek, yorumlamak, düzenlemek, iyileştirmek; kısaca mükemmelleştirmek istiyorlar. Bu nedenle de zaman ve enerji yükü pahasına başkalarından yardım istemekten kaçıyorlar.

Bireysel nedenlerden çıkıp biraz daha toplumsal açıdan konuya yaklaşırsak karşımıza bu kez de kültürel normlar çıkıyor: Kimseye yük olmak istememek. Aman zahmet vermeyeyim, yanlış anlaşılmamayım, kimsenin vaktinden, enerjisinden çalmamayım gibi düşünceler kişilerin yardım istemelerine engel olabiliyor. Dolayısıyla tüm bu sebepler hem kişilerin hem de toplumların önünde set oluşturabiliyor. Öyleyse yapılması gereken yardım istemeyi bilmek ve yardım istemek.

Yardım istemenizi kolaylaştıracak ipuçları

Kurda sormuşlar, boynun neden kalın? Kendi işimi kendim görürüm de ondan, demiş. İyi de fazladan bir elin ne zararı olur? Zararı değil, faydası olur; bir elin nesin var iki elin sesi var. Gelin hem kendimize hem topluma iyi gelecek bir adım atmak için yardım istemeyi normalleştirmeye, daha fazla görünür ve kabul edilir kılmaya çalışalım. İşte yardım istemenizi kolaylaştıracak ipuçları:

1. Önce siz yardım edin

Yardım istemekte zorlanmamak, kendinizi yardım konusunda rahatlatmak için önce yardım eden siz olun ve başkalarına cömertçe yardım elinizi uzatın. Siz insanlara yardım ettikçe onlar da sizin için bir şeyler yapmak isteyecek ve destek istediğinizde yardımınıza koşacaklardır.

2. Bilime kulak verin

Eğer kişisel inançlarınızdan ya da karakteristik özelliklerinizden dolayı yardım istemekten çekiniyor, korkuyor ya da kaçıyorsanız kendinizi bilimle ikna edebilirsiniz. Yardım etmenin iyi oluşu desteklediği birçok araştırma tarafından açığa çıkarılıyor; benlik saygısını iyileştiriyor, stres düzeyini düşüyor, sosyal ilişkileri düzenliyor… Aynı şekilde yardım istemek de kişiyi geliştiriyor. Nasıl mı? Şaşırabiliriz ama birçok çalışma, uzman görüşü ve bilimsel araştırma yardım isteyen kişilerin güçsüz ya da zayıf olarak değil aksine yetkin, yeterli, sağlam olduklarına vurgu yapıyor. Yani bir dahaki sefere yetersiz olduğumu düşünürler fikri aklınızdan geçerse bunu hatırlayarak yardım isteme sürecinizi kolaylaştırabilirsiniz.

3. Yardım istemeyi alışkanlık haline getirin

Yardım istemeyi yaşamınızın, sosyal ilişkilerinizin olağan bir parçası haline getirmek için nispeten daha küçük ve kolay adımlarla başlayabilirsiniz. Örneğin, birkaç günlüğüne tatile gittiğinizde komşunuzdan postalarınızı almasını ya da bahçenizdeki çiçekleri sulamasını isteyebilirsiniz. Böylelikle kendinizi yardım isteme fikrine alıştırabilir, daha büyük yardımları isteme konusunda da zaman geçtikçe daha rahat hissedebilirsiniz.

4. SMART yardımlar isteyin

SMART yani specific (spesifik), meaningful (anlamlı), action-oriented (eyleme yönelik), realistic (gerçekçi) ve time-bound (zamana bağlı). SMART hedeflerden hatırlayabileceğimiz bu kavram, tıpkı hedeflerimize daha kolay ulaşmak için onları nasıl belirlememiz gerektiğine vurgu yaptığı gibi yardım isteklerinin de ifade edilmesini ve gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için aynı adımları takip etmek gerektiğine dikkat çekiyor. Yardım isteklerinizi SMART’a uyarlarsanız hem sizin hem de yardımda bulunacak karşı taraf için daha etkili olabilir. Örneğin, üzerinde çalıştığınız belli bir projede tıkandığınız bir alanda mesela kaynak bulma, bütçe ve benzeri bir konuda iş arkadaşınızın desteğini isteyebilirsiniz. Bu hem sizin hem de iş arkadaşınızın gelişmesi için bir fırsat olabilir.

5. Doğru şekilde yardım isteyin

Doğru bir şekilde yardım istemek ilk bakışta çok kolay görünüyor olabilir. “Ne var yani yardım eder misin?” demekte diye düşünüyor olabilirsiniz ama konu biraz daha derin. Sadece yardım eder misin diyorsanız tamam; doğru şekilde yardım istiyor olabilirsiniz, peki ya farkında olmadan daha fazlasını söylüyorsanız? Örneğin, “Ya aslında çok da önemli değil ama…” “Çok küçük bir konuda yardıma ihtiyacım var…” “Şimdi senden bunu isteyeceğim için çok kötü hissediyorum ama… “Normalde böyle bir konuda yardım istemem de…” ve benzeri cümleleri de yardım isteklerinizin önüne-ardına sıkıştırıyor olabilir misiniz, bir düşünün. Bu tür cümleler yardım isterken verimsizdir; çünkü istediğiniz yardıma ihtiyacınız olmadığı ve hatta gereksiz olduğu mesajını bile karşı tarafa verebilir.

6. Çevrenizde yardım istemeyi ve almayı normalleştirin

Yardım istemek söz konusu olduğunda, özellikle ev, okul, iş veya arkadaş gruplarınız gibi ortamlarda duygusal yakınlıklar önemlidir. Bu alanlar her insan için güvenli bir izlenim yaratır ve ihtiyaçların dürüstçe dile getirilmesine olanak tanır. Arkadaşlarınıza, ailenize, kısacası sevdiklerinize yardım etmeyi ve onlardan yardım istemeyi ne kadar normalleştirirseniz hem sizin hem de onların yardımlaşmaya bakış açısını iyileştirebilirsiniz.

7. Karşılıklı bir şeyler yapın

Evet, yardımseverlik söz konusu olduğunda ‘karşılık beklememe’ vurgusunun yapıldığı bir gerçek, ancak bu ipucundaki karşılık biraz farklı. Yardım isteme kültürünü yaratmak için diğer insanlarla birlikte olduğunuz ortamlarda bir halka yaratır ve herkesin ihtiyaç duyduğu bir konuda yardım istemesini sağlayın. İş, arkadaşlık, başarı, aşk hayatı ve benzeri aklınıza ne geliyor fiziksel ya da duygusal bir destek için herkesin kendini ortaya koymasını teşvik edin. Böylece hem yardım istemeyi normalleştirebilir ve daha fazla kabul görür hale getirebilir hem de gerçekten bir konuda desteğe ihtiyacı olanların ortaya çıkmasını sağlayabilirsiniz.

8. Başkalarının ne bildiğini bildiğinizi varsaymayın

Çoğu zaman göz ardı edilen gerçek şu ki; siz sorana kadar insanların ne bildiklerini veya size nasıl yardımcı olabileceklerini tam olarak bilemezsiniz. Belki yardım istemekten çekindiğiniz o konu, karşınızdaki kişinin özel ilgi alanı, belki geçmişte o şeyle ilgili bir deneyimi var, belki de size gerçekten yardım edebilecek birini tanıyor… Tüm bunlar ve daha fazlası mümkün. O yüzden tahmin etmeye çalışmayın, varsaymayın ve en önemlisi her şeyi bilemeyeceğinizi kabul edin. Sorun, yardım isteyin ve sonuçları görmeye başlayın. Ve kimsenin yardım etme hakkını elinden almayın. Nasıl ki yardım istemek en doğal hakkımızsa, bir başkasına yardım edebilmek de öyle.

9. ‘Hayır’ları kabul edin

Son olarak her yardım çağrısının olumlu bir şekilde karşılık bulmak zorunda olmadığını kabul edin ve bundan bir şeyler öğrenin. Reddedilmekten, geri çevrilmekten, ricanızın, yardım isteğinizin karşılıksız kalmasından korkmayın. Hayat bu ya, olabilir. Belki yanlış bir konuydu, belki yanlış bir kişi… Belki de zaman yanlıştı. Kişisel algılamayın, her hayırdan bir şeyler öğrenin ve kaldığınız yerden yardım istemeye devam edin. Hayırların yardım isteme konusunda şevkinizi kırmasına izin vermeyin.

Unutmayın, doğası gereği her insan zaten yardım etmeye meyillidir; önemli olan yardım istemeyi bilmektir. Mükemmeliyetçiliği, kibiri, utancı, ön yargıları bir kenara bırakın ve hem kendinizin hem de içerisinde bulunduğunuz toplumun iyileşmesi için yardım isteyin. En kötü ihtimalle yardım çağrınız olumlu yanıt bulmasa bile ilk yardım istediğiniz ama yardım edemeyen kişi, size yardımcı olacak bir başkasını tanıyor olabilir. Yardım alma ve başkalarına yardımcı olma fırsatını hiçbir zaman kaçırmayın.

İlginizi çekebilir: Yardım istemek bazı insanlar için neden çok zordur?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale