X

Neden ve nasıl gerçekleştiği henüz açıklanamamış 10 akıl oyunu

İnsan beyninin dünya üzerindeki en ilginç ve gizemli varlıklardan biri olduğu kuşkusuz. Hakkında neredeyse her gün yeni bir bilgi edinilen beynin işleyişine dair çoğu şey insanı hayrete düşürüyor. Örneğin, hiç görmediğimiz bir yere karşı özlem hissetmemiz, bir anı daha önce yaşadığımızı düşünmemiz ya da yaşadığımız bir olayı hafızamızdan tamamen silebilmemiz… Muhtemelen en popüler akıl oyunu olan déjà vu’dan başlayıp, çoğumuzun ilk kez duyduğu prosopagnosiaya doğru, fantastik ve şaşırtıcı bir yolculuğa çıkacağız şimdi.

Bu deyimlerin, hatta terimlerin çoğunun Fransızca oluşu bir tesadüf değil. İngilizce gibi Türkçe de Fransızca’nın etkisi altında kalmış ve hatta pek çok sözcüğü direkt olarak sözlüğüne katmış diller. Başka bir dile evrilen sözcüklerin yanı sıra mardi gras, avant garde, femme fatale gibi direkt Fransızcası kullanılan sözcükler de mevcut.

Déjà Vu (“daha önce gördüm”)
“Daha önce gördüm” anlamına gelen déjà vu, bir olayın ya da anın daha önce yaşandığı, görüldüğü hissidir.

Matrix filminde, bir şeylerin ters gittiğine işaret eden kara kediyi hatırlıyor musunuz? “Daha önce gördüm” anlamına gelen déjà vu, bir olayın ya da anın daha önce yaşandığı, görüldüğü hissidir. Kişi, daha önce aynı ortamda ve/veya aynı kişilerle yaşadığı bir anın tekrar ettiğini düşünebilir. Genelde de bu anı ne zaman gördüğünü ve gözlemlediğini bilemez, ancak kuvvetli bir dürtü hisseder.

Déjà vu’nün daha önce görülen bir rüyadan kaynaklandığını düşünenler kadar, bunu reankarnasyonun bir göstergesi olarak kabul edenler de vardır.

Déjà Vécu (“daha önce yaşadım”)

Déjà vu ile sıkça karıştırılan bir olgu olan déjà vécu (daha önce yaşadım”), bir olayı görmek ya da gözlemlemekle kalmayan bir tecrübedir. Ses, koku gibi ek duyu bileşenlerinin de etkisiyle gerçekten o anı daha önce yaşamış hissine kapılan kişi, sonra ne olacağını da bildiğini bile sanabilir.

Déjà Visité (“daha önce ziyaret ettim”)

Yukarıdakilere kıyasla daha seyrek görülen bir akıl oyunu olan déjà visité, bir şehir ya da mekanı daha önce ziyaret etmiş olma hissidir. Bir vakadan çok coğrafi bir tanışıklık, bir çağrışım demek olan bu durumun temelinde genelde o yer ile ilgili, deta oraya gitmiş ya da Google sokak görüntülerinde saatlerce gezmişçesine kapsamlı bir bilgi yatar.

Déjà Senti (“daha önce hissettim”)

Genelde hafızada çok yer etmeyen uçucu bir his olan déja senti, önceden görüp aklınızın fark etmediğiniz bir köşesine attığınız bir şeyin aniden bağlam kazanmasını sağlayan bir akıl oyunudur. Siz o yanıtı ya da bağlantıyı aramıyorsunuzdur belki ama işte oradadır. Yeni bir bilgi, kitap satırı, koku, şarkı ya da herhangi bir uyaran vasıtasıyla ansızın “aha, anladım” der ve bu çağrışımı nasıl yaptığınıza dahi anlam veremeyebilirsiniz.

İlgili yazı: Kokular sahip oldukları gücü nereden alıyor?

Jamais Vu (“daha önce hiç görmedim”)
Deneyimlediğinizden emin olduğunuz bir olayı ya da daha önce gittiğinizi bildiğiniz bir yeri adeta bunları yaşayan siz değilmişsinizcesine garipsemek anlamına gelen jamais vu, aslında déja vu’nun tam tersidir.

Deneyimlediğinizden emin olduğunuz bir olayı ya da daha önce gittiğinizi bildiğiniz bir yeri adeta bunları yaşayan siz değilmişsinizcesine garipsemek anlamına gelen jamais vu, aslında déja vu’nun tam tersidir. Umursamaz ve kaba bir insan değilseniz, daha önce defalarca tanıştığınız birini hiç hatırlamayıp her seferinde yeni baştan tanışmak zorunda kalmanız bu akıl oyununun bir sonucu olabilir. Dolayısıyla bu durumu beynin yorgun olmasına ve odaklanma problemlerine bağlayanlar çoğunlukta.

Presque Vu (“dilimin ucunda”)

Dilimize direkt çevirisi “sanki görmüş gibiyim” olan bu his, hatırlayamadığımız fakat hatırlasak çok rahat edeceğimizi sandığımız, hani şu dilimizin ucundaki şeyi ifade eder.

L’esprit de l’Escalier (“keşke şöyle deseydim”)

Bir konuşma ya da tartışma olup bittikten sonra beynin hala zekice bir yanıt ve taşı gediğine koyma fırsatı arayıp durmasına denir. “Merdiven ruhu” ya da “merdiven zekası” olarak çevrilebilecek bu terim oldukça anlaşılmaz görünmekle beraber, tartışmayı merdivene benzeterek akılda tutulabilir. Merdivenden çıkan kişi sahneyi, yani tartışmayı terk etmiş; iş işten geçmiş olacaktır, ancak “ah, keşke şöyle yanıt verseydim” tarzı bir pişmanlık baki kalacaktır.

Capgras Sendromu

Tanıdık birinin, örneğin bir aile üyesi ya da arkadaşın yerine ona çok benzeyen birinin geçtiği ve herkesi kandırmaya çalıştığı sanrısına verilen isimdir. Sendromun ciddiyetine göre kişi bir sahtekarlık şüphesinden, kişinin bedenini bir uzaylının ele geçirdiği gibi fantastik bir paranoyaya varan hisler yaşayabilir. Genelde şizofreni tanısı konmuş hastalarda görülmekle beraber Capgras Sendromu tek başına, başka bir rahatsızlığa bağlı olmadan da ortaya çıkabilir.

Fregoli Sanrısı
Fregoli sanrısı insanların kendisine tuzak kurmak ya da aldatmak üzere çeşitli kılıklara bürünmüş aynı kişi olduğu sanrısına verilen isimdir.

Fregoli sanrısı insanların kendisine tuzak kurmak ya da aldatmak üzere çeşitli kılıklara bürünmüş aynı kişi olduğu sanrısına verilen isimdir. Sahne şovunda çok hızlı kılık değişirmesiyle ünlü İtalyan aktör Leopoldo Fregoli’nin adıyla anılan bu durum, genelde klinik paranoyaya bağlı olarak ortaya çıkar.

Prosopagnosia

Kişilerin tanıdık yüzleri, hatta günlük nesneleri tanıyamamasına neden olan bir çeşit akıl oyunudur. Fiziksel bir sebebi bilinmemekle beraber, bu kişiler genellikle insan ve nesneleri ayırt etmek için koku hafızalarına ya da diğer duyularına güvenirler. Oliver Sacks’in 2003 yılında yayınlanan Karısını Şapka Sanan Adam adlı eseri, bu duruma iyi bir örnektir.

İlginizi çekebilir: Hissettiğimiz fakat tanımlayamadığımız 10 ilginç duygu

Kaynaklar:

Stumbleupon
kickass facts
mental floss

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale