X

Çok sık hasta olmanın altında yatan olası nedenler

Son zamanlarda en sık duyduğumuz cümlelerden biri : “Herkes hasta.” olabilir mi? Gerçekten de kış mevsiminin gelmesiyle birlikte çevremizdeki hasta insanların sayısı hızla artmaya başladı… Hatta bu artış o kadar hızlı oluyor ki hasta olup iyileşenler yeniden hastalanıyor. Dolayısıyla kendimizi korumak, hastalıklara yakalanmadan bir kış geçirmek oldukça zorlaşıyor. Henüz hiç hasta olmadan kışın bu günlerine geldiyseniz, ne mutlu size, şanslı azınlıktan biri olabilirsiniz… Ama ‘ben sürekli hastayım’, ‘daha yeni iyileşmiştim ama yeniden hastalandım’ ya da neden sürekli hasta oluyorum diyenlerdenseniz bu yazımızda çoğumuzun ortak derdi olan bu geçmeyen hastalık döngüsünü ele alacağız. Grip, alerji, soğuk algınlığı, covid, influenza, üst solunum yolları enfeksiyonları gibi güncel tüm hastalıkların semptomları birbirine karışmışken ve hemen hemen herkes boğaz ağrısı, geçmeyen öksürük, burun akıntısı, yorgunluk, eklem ağrıları gibi belirtileri yaşıyorken bu döngüyü kırmak için hastalıkların olası nedenlerine ve kendimizi korumak için neler yapabileceğimize gelin yakından bakalım.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Covid

2019 yılından beri hayatımızda olan covid, ne yazık ki hala aktif olarak varlığını sürdürüyor. Semptomların şiddeti ilk zamanlara nazaran biraz daha hafiflese de geçmeyen veya geçse bile yeniden tekrarlayan covid belirtileri, hem pek çok kişinin aklını sürekli ‘covid miyim’ diye kurcalıyor hem de bağışıklığı zayıflatarak diğer hastalıklara da yakalanma riskini artırıyor.

Geçmeyen ve şiddetli öksürük, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, boğaz ağrısı, ateş gibi semptomlarla kendini gösteren covid hastalığının teşhisi için en doğru yöntem test yaptırmak. Çünkü belirtileri güncel grip salgını ile de benzerlik gösterdiğinden, kendi kendinize ayırt etmeniz oldukça zor. Bu nedenle pek çok insan covid testi yaptırmaya devam ediyor. Özellikle büyük şehirlerdeki hastaneler bu konuda oldukça yoğun bir hasta sayısıyla karşılaşıyor. Covid testi pozitif olan bireyler ne yazık ki bu semptomları göstermeye devam ediyor ve ilaç tedavisinin yanı sıra ekstra takviyelerle de iyileşmek için çaba harcıyor.

Öte yandan, yeni yapılan bazı araştırmalar covidin ona yakalanan kişilerde kalıcı birtakım izler bıraktığını gösteriyor. Şöyle ki, geçmişte covide yakalanmış olmanız veya halihazırda covid pozitifseniz, bu durum sizi diğer hastalıklara daha meyilli hale getirebiliyor. Evet, üzücü ama bilimsel araştırmalar gösteriyor ki özellikle şiddetli semptomlarla covid geçiren kişilerde covid virüsü bağışıklık sisteminde ciddi değişimlere neden olduğundan, bu kişiler diğer hastalıklara yakalanma konusunda daha riskli konumda.

Yale Tıp Fakültesi’nden immünbiyoloji profesörü John Tsang, “Bu bulgular kulağa ne kadar ürkütücü gelse de, bu değişikliklerden hangisinin gelecekteki işlevlerle ilgili olabileceğini bilemezsiniz. Başka bir deyişle belirli bağışıklık hücrelerinde meydana gelen değişiklikler, mutlaka tüm sistemin, hatta bir kısmının çalışmayı durduracağı anlamına gelmez. Bunu bilebilmek için daha uzun soluklu çalışmalara ihtiyaç var.” diyor. Bu konudaki çalışmalar henüz yetersiz olsa da birtakım araştırmalardan elde edilen bulgular, covide yakalanmış olmanın bağışıklığı zayıflatarak değişime uğrattığını ve bunun da diğer hastalıklara zemin hazırladığını açığa çıkarıyor.

Tek neden bu olmasa da sürekli hastayım diyorsanız ve daha önce covid geçirdiyseniz, sebebi bağışıklık sisteminizin değişime uğramış olması olabilir. Ancak, bu durum hep böyle devam edeceğini de göstermiyor, bunu da belirtmek önemli. İngiltere’deki Manchester Üniversitesi’nde immünoloji profesörü olan Sheena Cruickshank, bağışıklık belirteçlerinin bir enfeksiyondan sonra değişim göstermesinin normal olduğunu ve kulağa kötü gelen değişikliklerin bile uzun süreli sonuçlar doğurmayacağını belirtiyor. Ve ekliyor: “Farklı alanlarda yapılan daha uzun vadeli çalışmalar, çoğu insan için bağışıklık tepkisinin normale döndüğünü ve düzeldiğini gösteriyor.” Bilimsel araştırmaların takip etmek ve covid sonrası etkilerin farkında olmak önemli.

Alerjik belirtiler

İnsanlar sürekli hastalık hissi yaşadıklarında bunun nedenini anlamakta zorlanabilirler ve alerji bu kafa karışıklığına neden olan durumlardan biri olabilir. Kış aylarında covid, grip, soğuk algınlığı gibi viral hastalıkların belirtileri, alerji belirtileri ile benzerlik gösterebilir. Dolayısıyla aslında böyle bir hastalığınız olmamasına rağmen benzer semptomlar taşıyor ve neden hastayım diyorsanız, olası nedenlerinden biri alerji olabilir.

Grip, soğuk algınlığı, covid, genellikle burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı, öksürük ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu benzer belirtiler, alerjik reaksiyonlarda da ortaya çıkabilir. Özellikle kış aylarında çoğunlukla kapalı ortamlarda vakit geçirdiğimiz için evlerdeki toz, küf, evcil hayvan tüyleri gibi alerjenlere maruz kalma ihtimalimiz artabilir, bu da alerjik belirtileri güçlendirebilir. Bir uzman doktora danışarak belirtilerin alerjik mi yoksa viral bir hastalık mı olduğunu öğrenebilir, en uygun tedaviye başlayarak iyileşme sürecini hızlandırabilirsiniz.

Salgın hastalıklar

Malum, kış mevsimi demek salgın hastalıklar demek. Etrafımızdan, haberlerden, sosyal medya paylaşımlarından sürekli duyduğumuz bir şey varsa o da şüphesiz ‘salgın var’. Ve evet, özellikle şu günlerde doktorların da hastanelerdeki yoğunluktan bahsederek değindikleri en önemli konulardan biri; salgın hastalıklar. Eğer sürekli hasta oluyorum, hep hastayım diyorsanız, bu durumun olası sebeplerinden biri de muhtemelen çevrenizdeki pek çok kişinin hasta olması olabilir. Covid, influenza veya grip, kış hastalıklarının hemen hemen hepsi, fazlasıyla bulaşıcı. Dolayısıyla bir türlü iyileşemiyor, iyileşip yeniden hasta oluyor ve sürekli hasta olma döngüsünden çıkamıyorsanız, etrafınızdaki kişilerden sürekli viral hastalıklar bulaşıyor olabilir. Benzer bir şekilde özellikle okula giden çocuklarınız varsa evinizde de sürekli sırayla her aile üyesi hasta oluyor olabilir. Toplu taşıma kullanıyor, kalabalık ve kapalı ortamlarda bulunuyor, hasta insanlarla aynı yeri paylaşıyorsanız, bitmeyen hastalık döngünüzün nedeni muhtemelen bulaşıcılık.

Hijyen eksikliği

Kış aylarında sürekli hasta olmamızın birçok nedeni olabilir. Bu durum, el ve ağız hijyeni eksikliğiyle de yakın ilişkilidir. Ellerimiz gün içinde birçok mikrop ile temas eder. Mikroplu yüzeylere dokunduktan sonra yüzümüze, dudaklarımıza veya yiyeceklere temas ederek hastalık kapabiliriz. Dolayısıyla ellerimizi en az 20 saniye sabunlu su ile yıkamak çok önemli. El hijyeni eksikliği özellikle okula giden çocukların sık hastalanma nedenlerinden biri olabilir, dolayısıyla çocuklarımızla ellerimizi neden ve nasıl yıkamaları gerektiğini öğretmek şart.

Diğer yandan oral hijyen eksikliği de sürekli olarak hastalıklara zemin hazırlayabilir. Ağzımız, sağlığımıza açılan bir pencere gibidir ve hem iyi hem de kötü bakterilere ev sahipliği yapar. Ancak, zararlı bakterilerin sayısı çoğaldığında, bu durum hastalıklara davetiye çıkarabilir ve hem bağışıklık sistemini güçsüzleştirebilir hem de ağız, diş ve diş eti sorunlarına, iltihaplanmalara neden olabilir. Bu nedenle sağlıklı diş ve diş etleri, ağız hijyeni için günde en az 2 kez dişleri fırçalamak ve ağız suyu, diş ipi gibi ekstra bakımlar yapmak oldukça önemli.

Uyku düzensizliği

Eğer yeteri kadar ve düzenli uyuyamıyorsanız, sık sık hasta olmanızın nedeni bu olabilir. Araştırmalar, uyku düzensizliğine sahip olan ve yetersiz uyuyan kişilerin daha sık hastalanma riski olduğunu açığa çıkarıyor. Uyku yetersizliği, vücudun enfeksiyonlar ve virüslerle mücadele etmedeki doğal yeteneğini azalttığı için bedeniniz, hastalıklara daha kolay yakalanma eğiliminde olabiliyor. Dolayısıyla sürekli hasta oluyorsanız, uykunuzu kontrol etmenizde ve yeterli, kaliteli, düzenli bir uyku rutini oluşturmanızda fayda var. Hem bedeninizi hem zihninizi dinlendirmek hem de vücudunuzdaki sistemlerin restore edilmesini sağlamak için uyku düzeninize özellikle kış aylarında ekstra özen göstermelisiniz.

Yetersiz beslenme

Kış aylarında sürekli hasta olmanın nedenlerinden bir diğeri de dengesiz ve yetersiz beslenme düzeni. Güçlü bir bağışıklık sistemi için vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri almak çok önemli. Eğer beslenme düzeninizde temel besin öğeleri eksikse veya yüksek miktarda şeker ve işlenmiş gıdalar içeriyorsa, bağırsak sağlığınız ve bağışıklık sisteminiz olumsuz etkilenebilir. Bu da hastalıklara karşı direncinizi düşürebilir. Diğer yandan, yetersiz beslenme nedeniyle D vitamini, demir, çinko, B ve C vitamini gibi bütüncül sağlık için kritik olan vitamin ve minerallerin eksikliğini yaşayabilir ve bu nedenle hem hastalıklara daha kolay yakalanır hem de daha geç iyileşebilirsiniz. Sürekli hasta olduğunuzu hissediyorsanız, beslenme düzeninizi de gözden geçirmenizde fayda var.

Dehidrasyon

Yetersiz beslenme gibi yetersiz su tüketimi de hastalıklara zemin hazırlayabilir. Her hücremizin çalışması için su gerekli. Su, besinleri ve mineralleri hücrelere taşır ve ağız, burun ve boğazın nemli kalmasını sağlar; bu da hastalıklardan kaçınmak için kritik bir öneme sahiptir. Eğer, yeteri kadar su içmiyorsanız bu da hastalık döngüsünün nedeni olabilir. Her gün en az 1.5-2 litre su tüketmeye özen gösterin.

Kronik stres

Ve elbette ki stres! Stres, pek çoğumuzun hayatının büyük bir parçası ve ne yazık ki ondan kaçınmak pek mümkün değil. Ancak, kontrol edilemediğinde ve kronik bir hale geldiğinde bağışıklık sistemini zayıflatarak ve vücut fonksiyonlarını olumsuz etkileyerek sürekli hastalıklara karşı direnci azaltabilir. Dolayısıyla devamlı hastalıklarla uğraşıyor, bir türlü iyileşemiyorsanız nedeni yaşadığınız stres olabilir. Bunu önlemek için stres yönetimini öğrenmeniz şart.

Sonuç olarak, tüm bu yukarıda bahsettiğimiz nedenler, kış aylarında sürekli hasta hissetmenizin nedeni olabilir. Bu hastalık döngüsünü kırmak için:

  • Sağlıklı yaşam tarzını benimseyin ve iyi yaşam alışkanlıklarını uygulayın.
  • Vitamin ve mineral açısından zengin, taze meyve-sebzelerden, sağlıklı yağlardan ve protein kaynaklarından oluşan bir beslenme tarzını benimseyin.
  • Her gün yeteri kadar su için.
  • El ve ağız hijyenine özen gösterin.
  • Kapalı ve kalabalık ortamlarda uzun süre kalmayın, hasta kimselerle yakın temasta bulunmayın.
  • Meditasyon, yoga, nefes egzersizleri gibi stres yönetme pratiklerini uygulayın.
  • Uyku rutini oluşturun; her gün yeteri kadar uyuyun.
  • Bedeninizi, zihninizi bol bol dinlendirin, gereken anlarda mola alın, kendinize gereksiz yere yüklenmeyin.
  • Alerjiden şüpheleniyorsa doğru tanı için mutlaka bir uzmana danışın.

Tüm bu adımlar hastalık döngüsünü kırmada önemli bir rol oynayabilir ve daha sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmanızı sağlayabilir. Böylece, kış günlerini güçlü bir bağışıklıkla atlatabilir, hastalıklara meydan okuyabilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale