“Kendinize meydan okuyun. Hedeflerinizi yüksek tutun. Yeni şeyler deneyin. Sürekli deneyin. Kendinize meydan okuyun.
Herkesin bir hedefe ihtiyacı var. Bunu aşılması gerekn bir zorluk veya bir amaç olarak adlandırabilirsiniz. Bu, bizim insan olmamızı sağlayan şeydir. Bizi mağara adamlığından yıldızlara ulaşma hedefine taşıyan da böylesi zorlu hedeflerdi.
Eğer kendinize meydan okursanız, büyürsünüz, hayatınız değişir, olumlu bir bakış açınız olur. Hedeflerinize ulaşmak her zaman kolay olmaz ama bu, durmak için geçerli bir sebep değil. Onun yerine kendinize ‘Yapabilirim. Kazanana kadar denemeye devam ederim,’ deyin…”
Richard Branson, Takılma, Yap Gitsin
En son ne zaman gözünüzü korkutan bir hedefiniz oldu? En son ne zaman ıslak ıslak terlediniz de yine o uçurumun başına gidip aşağı atlamak için can attınız? En son ne zaman o düşme hissi sizi alıp da yumuşatıverirken bir uçurumun üzerinden metrelerce derinliğe atladınız?
En son ne zaman bitmez diye havlu silkilen bir uzaklığı koşmak üzere ilk adımlarınızı kendi kendinizin sırtını sıvazlayarak atıverdiniz, elli kilometrelik parkur öylece gözlerinizin önünde serilmişken bir kez bile pes etmeyi düşünmediniz? En son ne zaman dudak uçuklatacak kadar büyük bir hayaliniz oldu? Kendinizi o hayalde gördünüz, o hayalin bir parçası oluverdiniz? En son ne zaman bir hedefinizi sesli olarak paylaştınız da yanınızdaki üç kişiden ikisi kesinlikle “deli” olduğunuzu düşündü!
Ben bugün sizlerle birlikte biraz kendimize meydan okuyalım istiyorum… Özellikle böyle kocaman bir 2018’i geride bırakırken ve muhteşem bir yeni yıla giriş yapıyorken biraz olsun güzel dileklerde bulunalım. Sadece dileklerle kalmayacağız tabii ki, zorlu hedeflerimiz de olacak…
Örneğin hiç düşlemediğimiz bir ülkeye gitmeyi kafamıza koyabiliriz. Örneğin bugüne kadar para vermeye bir tülü kıyamadığımız, çok istediğimiz bir kursa başlayabiliriz. Örneğin her üç ayda bir hedeflediğimiz ama bir türlü başaramadığımız kilo vermek isteğimizi ciddi ciddi önümüze alıp bize inanmayanlara gözü kara bir meydan okuyup “Ben bu işi yaparım” diyebiliriz… Örneğin, bugün hedeflediğimiz sermayeye henüz sahip olamasak da o çok istediğimiz iş yerini açmak üzere tüm kalbimizi ve beynimizi yönlendirebiliriz. Bugün ne yapabiliyorsak onu yaparak yarının hedefine koşabiliriz.
Burada önemli olan meydan okuyabilmek. Bir kez denedikten sonra yenilgiyi kabul edip bir kenara geçmemek. İnatla bakış açımızı, isteğimizi ve belki de yolumuzu yeniden değiştirmemiz gerekse de bir kez ve bir kez daha yılmadan sormak ve sormak ve denemek ve denemek veya istemek ve istemek…
Yıllar önce Oxford Üniversitesi tarafından verilen ve sadece 20 kişilik kontenjanı bulunan bir eğitime katılmayı hedeflemiştim ve çok istemiştim. Sağlık Ekonomisi alanındaki bu çok özel eğitimi gördüğümde ilgili kişilerle iletişime geçtim. Bu çok üst düzey üniversitenin, bu çok sınırlı eğitimi tabii ki dolmuştu ve hatta yedek sırası da oluşmuştu bile…
Aldığım tüm negatif cevaplara rağmen her gün aynı sorumluyu yeniden ve yeniden yılmadan hem de 2 kişilik yer var mı diye sormak üzere aradım. Bir gün durup dururken bir telefon aldım; ilgili kişi, 2 katılımcının planının değiştiğini, yedeklerin de geçtiğini ve ben ve arkadaşımın bu eğitimi gerçekten hak ettiğimizi düşündüğü için bizi aradığını paylaştı ve biz o eğitime gittik!
İşte meydan okumak, işte tüm sınırlara rağmen istemek, işte oldurmak için sadece çalışmaya devam etmek… Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, hayatınızda meydan okuduğunuz her şeye veya istediklerinizi gerçekten ne kadar istediğinize yeniden bakmanızı diliyorum… Gerçekten kendi kendinize meydan okumakta mısınız? Nelerden vazgeçmeye hazırsınız? Neleri daha farklı yapmaya gönlünüz var? Neleri değiştirmek mümkün?
Çünkü hayat meydan okumaya değer, çünkü hayat denemeye değer, çünkü hayat yaşamaya değer, çünkü hayat ancak böyle olunca hayat!
İlginizi çekebilir: Alıcı frekansta olmak: Tüm olasılıklara tam anlamıyla açık mısınız?