X

Neden hep haklı olmak istiyoruz: 5 teori ve ilişkilerde “haklılık çıkmazı”

Geçimsiz karı-koca hırslarını alamadıkları bir meselede dostları Ali ile konuşmaya başlarlar. Kadın öfkesini çıkarırcasına uzun uzun anlatır olayı ve sorar:

“Arkadaşım Allah aşkına söyle, haklı değil miyim?”
“Haklısın” anlamında başını sallar Ali.
Hemen ardından eşi alır sözü, o da kızgınlıkla döker içini ve sonra,
“Haklı değil miyim?” diye sorar.
Ali, “Yani evet haklı görünüyorsun” der.

Tüm bunlara şahit olan Ali’nin eşi sorar:
“Sen de bir garipsin. İkisine de ‘sen haklısın’ dedin. Öyle şey mi olur?”
Ali, “Evet canım” der, “sen de haklısın!”

Bildiğimiz Nasrettin Hoca fıkrasının bu güncel hayat versiyonuna ben de küçük bir ilave yapıyorum ve diyorum ki “Aliciğim, inan ki sen de haklısın!”

Olayları haklılık perspektifinden ele aldığımızda hep bunu ispatlamak için tam gaz yol alıyoruz çünkü. İçimizde birer “haklılık” barometresi olsa bu barometre asla nesnel bir ölçüm yapamaz, ibreyi hep kendimizden yana gösterirdi. Daima haklı olmak, hep haklı çıkmak isteyen zihnimiz gerçeği çarpıtmakta pek sakınca görmez, farkında olarak veya olmayarak gerçeği olmasını istediğimiz gibi görürüz.

Neden hep haklı olduğumuzu hissettiğimizi açıklayan en gerçekçi teoriler neler söylüyor peki?

1. Evrimin mirası

Sosyal bir canlı olan insan topluluk içinde gücünü ve hakimiyetini daima koruyarak üstünlük kazanır. Bu üstünlük, bizi soyun devamı ve hayatta kalmak bakımından avantajlı kılar. Primatlarda bile statü kaygısı olduğunu düşünürsek kendimizi haklı ve doğru gördüğümüzde diğerleri karşısında kendimizi güçlü kıldığımızı düşünmemize şaşmamalı.

2. Savunma mekanizması

Bazen kendimizi çok güvensiz hisseder ve başkasının da bu güvensizliği algılamasından ölesiye korkarız. Haklı olduğumuzu hissetmek bizi güvenli hissettiğimiz bir alanda korumaya alır. Bu farkında olmadığımız bilinçdışı bir savunma mekanizması olabilir.

3. Öğrenilmiş haklılık

Yanlış yaptığımızda cezalandırıldıysak, kınandıysak veya hor görüldüysek kendimizi bu risklere atmak istemeyiz. Bunun için her ne pahasına olursa olsun haklı çıkmayı, yanlış yapmadığımızı ispatlamayı öğrenmiş olabiliriz. Bazen de çaresizliğimizi hayatın bize hakkaniyetsiz davrandığı üzerinde kafa yorarak gerekçelendiririz. Hayatın bize haksızlık ettiğini düşünmek sorumluluk almaktan daha kolaydır.

4. Ruh sağlığımız

Bazı kişiler için haksız algılanmak ve görülmek öyle büyük bir acı ve utançtır ki buna katlanmak çok zor gelir. Onun yerine haklılık silahlarını kuşanıp saldırmak daha kolay ve baş edilebilir bir yoldur. Örneğin narsisist kişilikler haksız olmanın yanından bile geçmezler. Bu gibi kişilerle eşit ilişki kurmak neredeyse imkansızdır, eşlerine her durumda hükmen mağlubiyet yaşatırlar.

5. İktidar sahibi duruşun gücü

Bazen bu “yukarıda” duruş bir kişilik özelliğine dönüşür. İster toplumsal kodlamayla ister öğrenmeyle gelsin hep öğreten rolünde olmak, hep doğruyu gösteren rolünde olmak gibi bir özelliği kalıcı hale getirebilir. Zaten bu otoriter görünüş karşı tarafa sürekli olarak o kişinin güçlü ve haklı olduğu sinyallerini verir. Bu da o kişiye pratikte bazı avantajlar sağlar, giderek pekişir ve kişi hakkaniyeti sorgulama gereği bile duymaz. O zaten hep haklıdır.

Ve işte sonuç: Hep o kısır döngü

Nedeni ne olursa olsun haklı çıkma çabası anlaşmazlık durumunda çözüm üretmek için pek başarılı bir yol değil. Her iki tarafın da bunu yaptığı bir senaryoda iş, probleme çözüm üretmek yerine karşılıklı suçlamaya, kendini ispatlamaya döner. Yani kaçınılmaz bir kısır döngü oluşur.

Şu çiftin birbirleriyle konuşmalarına bir bakın:

“Bütün gün işte didinip durmam, patronun o berbat suratını çekmem yetmiyormuş gibi, akşam koştur koştur eve gelip şu iki çocuğun boğazından geçecek lokmaları da ben düşünmek ve hazırlamak zorundayım. Dersleri, dernekleri, ütüleri, bulaşıkları… Ya seninkiler? Bütün bu zorluklar içinde bir gün bile senin bir gömleğini ütüsüz bıraktım mı, bir gün seni kahvaltısız işe gönderdim mi? Benim de hakkım değil mi çiçekler, hediyeler? Haydi geçtim hediyeyi, çiçeği! Bir güler yüzü, bir çift tatlı sözü dahi hak etmiyor muyum ben?”

“Sen çalışıyorsun de ben armut mu topluyorum? Benim iş yerimde güller mi dağıtıyorlar bana? Yemek yapmaya kalksam mutfağı dağıttım diye kızarsın, çocuklara ödev yaptırırken biraz kızsam hemen çocukları korumaya geçersin. Sanki ben babaları değilim. Ütü yapmayı beceremiyorum, bu da mı kabahat? Güler yüz istiyorsun, sanki sende çok var! Hafta sonu bir maça gideceğim arkadaşlarla, onu da burnumdan getirirsin. Hakkım yok mu benim de biraz deşarj olayım, erkek erkeğe bir muhabbete takılayım. Yok! Attığım her adımda kontrol! Duyan da beni haltlar karıştırmış zanneder. Haksızlık bu, haksızlık!”

Her ikisi de sanki kendilerine bahşedilmiş bazı haklar adına konuşuyorlar. Bu da, sözünü ettikleri her argümanda karşı tarafın kendi savunma (yani haklılık) alanına çekilmesinden başka pek bir işe yaramıyor. Yani arkadaşları Ali gelip onları dinlese her ikisine de “haklısın” demekten öteye gidemeyecek.

Tartışmada anlamlı bir ilerleme kaydetmek ve uzlaşmak için kullandığımız dili nasıl değiştirebiliriz?

Haklılık son derece soyut bir kavram ve doğada bizim için işleyen bir hakkaniyet ölçüsü varmış gibi bir yanılgıya sürüklüyor bizi. Oysa devletler bile kendi hak, hukuk, adalet kavramlarını farklı farklı ölçülerle belirliyorlar. İlişkilerimizde de sınırlarımızı belirleyen kısmen yasalar ve toplumsal öğretiler olsa da esas sınırlar, doğrular ve ilkeler her ilişkinin kendine özgüdür.

“Hak” sözcüğü yerine “istek” sözcüğünü getirerek konuyu adalet konusu olmaktan çıkarır, kendi kişisel alanımıza taşırız. Böylece çözüm üretilebilecek bir zemine geçişimiz daha kolaydır. “Tartışmaya konu olan şey, tüm eşler ve ilişkiler için geçerli bir durum olmaktan çıkar ve partnerimizin, eşimizin bizden, bizim eşimizden talebi, ricası haline gelir. “Maça gitmeyi hak ediyorum,” ile “Bu maça gitmeyi istiyorum,” ifadeleri arasında pratikte çok büyük bir ayrım var. İsteğin gerçekleşip gerçekleşemeyeceğine dair eşler arasında karşıt görüşler oluşsa da karşı tarafı “hak yiyen kişi” konumundan çıkarır, içimizden bize “haksızlığa uğradığımızı” söyleyip duran ve kışkırtan iç sesimizin “yangına körük” olmasına da engel olur.

Eğer bir tartışmada temel niyetimiz kendi haklılığımızın ispatı değil de, bir çözüm üretmekse o zaman bu basit dil değişikliğiyle şaşırtıcı derecede faydalı sonuçlar elde edebiliriz. Bu, her isteğimizin gerçekleşeceği veya bizim eşimizin her isteğini gerçekleştireceğimiz anlamına gelmez elbette. Ancak, çok daha net ve yapıcı bir ortam oluştururuz. İlişkimizdeki sorun ve dengesizlikleri tespit ederken de daha sağlıklı bir ölçü kullanmış oluruz. Bağcıyı dövmek yerine üzüm yemeği öğrenmek gibi… Ne dersiniz?

İlginizi çekebilir: İlişki koçluğu nedir, ilişkilerinize nasıl fayda sağlar?

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?

Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale