X

Düşünmeyi bırakıp hemen harekete geçmeyi sağlayacak öneriler

Bazen önünüzde zor bir görev vardır ve tek yapmak istediğiniz saklanmaktır. Belki uzun bir rapor yazmanız gerekiyordur. Belki de günlerdir ertelediğiniz rahatsız edici bir telefon görüşmesi yapmanız… Ya da sadece kötü bir gün geçirmişsinizdir ve içinizden hiçbir şey yapmak gelmiyordur… Bunları hepimiz yaşadık, bu yüzden ne kadar sinir bozucu olabileceğini biliyoruz. Yine de ne yazık ki harekete geçmeniz gerektiği gerçeğinden kaçmanın bir yolu yok! Peki harekete geçmek neden zor?

Neden harekete geçemiyorum?

Harekete geçememe durumunu, kısıtlı zamana ve yetersiz kaynaklara bağlayabiliriz ama daha gerçekçi bir bakış atarsak bunun nedeninin dış etkenlerde değil kendi içimizde olduğunu görürüz. İnsanların sadece %8’inin hayallerini gerçekleştirdiğini biliyor muydunuz? Yani bunu yapamayanların sayısı %92! Ve sizi bunu yapmaktan alıkoyan tek kişi, yine sizsiniz.

Şu an bu yazıyı okuduğunuza göre, hayattaki rolünüz ne olursa olsun, harekete geçmeye çağrıldınız! Hayatınız yaşamak için var, yaşamayı düşünmek için değil. Daha büyük bir evde yaşamak, kariyer değiştirmek, kitap yazmak… Hayaliniz her neyse ona sahip olmanızın bir nedeni var. Şimdi, bunu gerçekleştirme zamanı. Ama önce harekete geçememenizin olası nedenlerine göz atalım:

1. Başkaları tarafından beğenilmeme korkusu: Allodoxaphobia

Allodoxaphobia, başkaları tarafından beğenilmeme korkusudur. Araştırmalar, başkaları tarafından alay edilme korkusunun çocuklukta başladığını destekliyor. İlkokulda sınıfa popüler olmayan bir oyuncağı getirdiği, lisede büyük kardeşin yıpranmış çantasını kullandığı, üniversitede yeni bir fikir önerdiği için alay edilmek… Tüm bu deneyimler, allodoxaphobia için gelecekteki tetikleyicilerdir ve bugün eyleme geçme durumunuzu etkiler.

Başkalarının ne düşündüğüyle ilgilenmeseydiniz, dünyanın ne kadar harika bir yer olacağını düşünün… Acaba şimdi konuşursam bana gülerler mi? Bu IG gönderisi ya hiç like almazsa?

2. Mükemmeliyetçilik

Genellikle çocukluk deneyimlerinden kaynaklanan mükemmeliyetçilik, yetişkinlikte de kültür tarafından güçlendiriliyor. Toplumun kendinizin, hedeflerinizin ve yaşamınızın gerçek olmayan bir versiyonunu yansıtma baskısı, gerçekçi olmayan beklentiler yaratıyor. Örneğin Instagram’ı ele alalım. Şu anda IG hesabınıza girdiğinizde, muhtemelen birinin yakın zamandaki bir başarının ardındaki başarısızlıkları, aksilikleri ve kalp kırıklıklarını ifşa ettiği bir paylaşım bulmakta zorlanırsınız. Oraya girersiniz ve kendinizi yetersiz hissetmenize neden olabilecek bir dizi gösterişli görsel arasında gezinirsiniz… Eğer hedefiniz minimalist bir yaşam tarzıysa, bu durumda tamamen pes etmeyi seçebilirsiniz. Mükemmelden daha azın kabul edilemez olduğunu öğrendiniz, dolayısıyla bu da sizi eyleme geçmekten alıkoyuyor.

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçilik: Mükemmel olmaya çalışmak neden mutsuz eder?

3. Dikkat dağınıklığı

Araştırmalar, uyanık olduğumuz her saatin yaklaşık %47’sini “bilinçsizce dolaşarak”, yani dikkatimiz dağılmış halde geçirdiğimizi gösteriyor. Dikkatimizin dağılması o kadar doğal bir deneyim haline geldi ki, harekete geçmemizi nasıl engellediğini fark etmiyoruz bile. İşte bunun nedeni dışsal olduğu kadar içsel de. Zihinsel olarak meşgul kalmak için dikkatimizi dağıtacak şeyler arıyoruz, böylece gerçekten anlamlı hayatlar yaşayıp yaşamadığımız gibi büyük sorularla yüzleşmekten kaçabiliyoruz.

İlginizi çekebilir: Dikkat bozukluğu ile başa çıkmayı kolaylaştıracak tüyolar

4. Geçmişteki hayal kırıklıkları

Geçmiş bir olay tarafından hayal kırıklığına uğramak, sizi “Ya olmazsa” modunda yaşamaya bırakabilir. Diyelim ki evinizi düzenlemeye yönelik son girişiminizde, tamamen geri adım attınız ve anlamsız satın almalara yenik düştünüz. Neden tekrar minimalist olmaya çalışasınız ki? Veya sonunda başarısız olan bir iş girişiminiz oldu. Neden tekrar başka bir iş kurasınız?

“Ya olmazsa” cümlesinin kökü, korkudur. Ama daha korkunç bir soruyu size hatırlatmak için buradayız: “Ya denemezseniz ve risk almazsanız?” İşte o zaman pişmanlık içinde yaşamaya devam edersiniz.

Harekete geçemiyorum ne yapmalıyım?

Harekete geçememe nedenlerini yukarıda detaylıca açıkladık. Hepimiz zaman zaman bu duygularla mücadele ederiz. Peki ya çaresizce “Harekete geçemiyorum ne yapmalıyım” diyorsanız? İşte hayalleriniz için bir an önce eyleme geçmek için yapabilecekleriniz.

Adım 1: Vazgeçin

Herhangi bir şeyi değiştirmeden önce, rahatsız edici gerçeği kabul etmeniz gerekiyor: “Şu anda harekete geçmek içimden gelmiyor”.

Harekete geçmek sizin için ne anlama geliyorsa, şu anda can sıkıntısı, hayal kırıklığı, öfke, içerleme ve hatta depresyon gibi pek çok zor duyguyu çağrıştırıyor. Ne kadar motive olmayı isteseniz de, değilsiniz. Başınızın arkasında kolay erişilebilen bir “iyi hisset” düğmesi de yok…

“İyi” hissetmeye tutunduğumuzda, bizi zor duygularla temasa geçiren her türlü faaliyetten kaçınma eğiliminde oluruz. Dolayısıyla “harekete geçmeyi” önler ve erteleriz. Bu nedenle kendinizi harekete geçirmenin ilk adımı “iyi” hissetmekten vazgeçmektir. Yani hedefinize doğru motive olmuş ve yönlendirilmiş hissetme fikrinden vazgeçin. “Önce iyi hissetmek” ilkesine ne kadar sıkı sarılırsanız, harekete geçmeniz de o kadar zor olacaktır.

Adım 2: Rahatsızlığa yer açın

Harekete geçebilmek için “iyi” hissetmeye olan bağlılığınızdan vazgeçmeniz yeterli değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, harekete geçmek sizi pek çok zor düşünce ve duyguyla temasa geçirir. Yani kendi rahatsızlık duygularınızla mücadele ettiğiniz sürece, harekete geçmek için mücadele edeceksiniz. Bu, canavarın doğası. Bu nedenle, “kötü” duyguları düşman yapmak yerine, onlara izin verin. Rahatsızlık duygularına yer açın ve sıkılmış, hüsrana uğramış ve hatta depresif hissetmeye alan açın. Buna ne kadar izin verirseniz, o kadar çabuk harekete geçmeye başlayabilirsiniz.

Adım 3: Nedeninizle bağlantı kurun

Harekete geçmek sizin için neden önemli? Harekete geçmenin diğer tarafında ne var? Kariyerinizi geliştirmek mi? Sağlığınızı önemsemek mi? Yoksa değer verdiğiniz insanlar için orada olmakla mı ilgili? İtaatten, alkıştan veya “Aksi takdirde kendimi suçlu hissederim” den kaynaklanan sebepleri bir kenara bırakıp bırakamayacağınıza bakın. Bunun yerine, sizin için çok iyi bir sebep olan şey için harekete geçmeye odaklanın. Ücretsiz bir seçim. Bu tür bir neden büyük bir motivasyon ve ilham kaynağı olabilir. Hedefleriniz ve değerleriniz konusunda net olun ve sizi eyleme doğru yönlendirmelerine izin verin.

Adım 4: Bir taahhüt belirleyin

Neye bağlı kalmaya hazırsınız? Bu, büyük bir şey olmak zorunda değil. Kolay bir hedefle başlayabilir ve istek kasınızı çalıştırabilirsiniz. Örneğin 5 km koşmak yerine 500 metre koşarak başlayın. Kararı burada vereceksiniz. Öyleyse bir kalem ve kağıt alın ve şunları yazın:

  • Ne yapmaya hazırsınız?
  • Ne zaman yapmaya hazırsınız?
  • Nerede yapmaya isteklisiniz?

Ne kadar spesifik olursanız o kadar iyidir.

Adım 5: Başlayın

Hemen, şimdi, bir şey yapın. Ne kadar küçük olduğu önemli değil. Sonra bir sonraki şeyi yapın, ancak süreçte kalın. İçinizdeki diktatörün size patronluk taslamasına izin vermeyin. Tökezlemeye başlarsanız, yukarıdaki dört adıma geri dönün.

Adım 6: “Şu anda” harekete geçemediğinizi kabul edip hareketsizliği kucaklayın

Bazen en iyi stratejiler bile eyleme geçmek konusunda yetersiz kalır. Bu olduğunda, kendinize şunu sorun: Harekete geçmeniz gerektiğini kim söyledi? “Harekete geçemiyorum” demek yerine, bu düşünceyi “Harekete geçemiyorum” olarak değiştirin. Eylemsizliğinize sahip çıkın. Seçme ve sorumluluk alma kapasitenizi besleyin.

Sonuç olarak bazen harekete geçmek herkes için zor olabilir. Yukarıdaki tüm bu tavsiyeler, içinizdeki engelleri fark etmek ve gerçekten önemli olanı yapmaya başlamak için atabileceğiniz adımlardır. Yine de hepsini denerseniz ve her şey başarısız olursa, eylemsizliğinize sahip çıkın. Teslim olmak için kendinizi zorlamak çok uygulanabilir bir strateji değildir. Umursamak için kendinize zorbalık yapmanıza gerek yok. Yaşamak için kendinize zorbalık yapmayın…

İlginizi çekebilir: Ertelemenin panzehiri harekete geçmektir

Kaynaklar: becomingminimalist, psychologytoday

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale