X

Düşünmeyi bırakıp hemen harekete geçmeyi sağlayacak öneriler

Bazen önünüzde zor bir görev vardır ve tek yapmak istediğiniz saklanmaktır. Belki uzun bir rapor yazmanız gerekiyordur. Belki de günlerdir ertelediğiniz rahatsız edici bir telefon görüşmesi yapmanız… Ya da sadece kötü bir gün geçirmişsinizdir ve içinizden hiçbir şey yapmak gelmiyordur… Bunları hepimiz yaşadık, bu yüzden ne kadar sinir bozucu olabileceğini biliyoruz. Yine de ne yazık ki harekete geçmeniz gerektiği gerçeğinden kaçmanın bir yolu yok! Peki harekete geçmek neden zor?

Neden harekete geçemiyorum?

Harekete geçememe durumunu, kısıtlı zamana ve yetersiz kaynaklara bağlayabiliriz ama daha gerçekçi bir bakış atarsak bunun nedeninin dış etkenlerde değil kendi içimizde olduğunu görürüz. İnsanların sadece %8’inin hayallerini gerçekleştirdiğini biliyor muydunuz? Yani bunu yapamayanların sayısı %92! Ve sizi bunu yapmaktan alıkoyan tek kişi, yine sizsiniz.

Şu an bu yazıyı okuduğunuza göre, hayattaki rolünüz ne olursa olsun, harekete geçmeye çağrıldınız! Hayatınız yaşamak için var, yaşamayı düşünmek için değil. Daha büyük bir evde yaşamak, kariyer değiştirmek, kitap yazmak… Hayaliniz her neyse ona sahip olmanızın bir nedeni var. Şimdi, bunu gerçekleştirme zamanı. Ama önce harekete geçememenizin olası nedenlerine göz atalım:

1. Başkaları tarafından beğenilmeme korkusu: Allodoxaphobia

Allodoxaphobia, başkaları tarafından beğenilmeme korkusudur. Araştırmalar, başkaları tarafından alay edilme korkusunun çocuklukta başladığını destekliyor. İlkokulda sınıfa popüler olmayan bir oyuncağı getirdiği, lisede büyük kardeşin yıpranmış çantasını kullandığı, üniversitede yeni bir fikir önerdiği için alay edilmek… Tüm bu deneyimler, allodoxaphobia için gelecekteki tetikleyicilerdir ve bugün eyleme geçme durumunuzu etkiler.

Başkalarının ne düşündüğüyle ilgilenmeseydiniz, dünyanın ne kadar harika bir yer olacağını düşünün… Acaba şimdi konuşursam bana gülerler mi? Bu IG gönderisi ya hiç like almazsa?

2. Mükemmeliyetçilik

Genellikle çocukluk deneyimlerinden kaynaklanan mükemmeliyetçilik, yetişkinlikte de kültür tarafından güçlendiriliyor. Toplumun kendinizin, hedeflerinizin ve yaşamınızın gerçek olmayan bir versiyonunu yansıtma baskısı, gerçekçi olmayan beklentiler yaratıyor. Örneğin Instagram’ı ele alalım. Şu anda IG hesabınıza girdiğinizde, muhtemelen birinin yakın zamandaki bir başarının ardındaki başarısızlıkları, aksilikleri ve kalp kırıklıklarını ifşa ettiği bir paylaşım bulmakta zorlanırsınız. Oraya girersiniz ve kendinizi yetersiz hissetmenize neden olabilecek bir dizi gösterişli görsel arasında gezinirsiniz… Eğer hedefiniz minimalist bir yaşam tarzıysa, bu durumda tamamen pes etmeyi seçebilirsiniz. Mükemmelden daha azın kabul edilemez olduğunu öğrendiniz, dolayısıyla bu da sizi eyleme geçmekten alıkoyuyor.

İlginizi çekebilir: Mükemmeliyetçilik: Mükemmel olmaya çalışmak neden mutsuz eder?

3. Dikkat dağınıklığı

Araştırmalar, uyanık olduğumuz her saatin yaklaşık %47’sini “bilinçsizce dolaşarak”, yani dikkatimiz dağılmış halde geçirdiğimizi gösteriyor. Dikkatimizin dağılması o kadar doğal bir deneyim haline geldi ki, harekete geçmemizi nasıl engellediğini fark etmiyoruz bile. İşte bunun nedeni dışsal olduğu kadar içsel de. Zihinsel olarak meşgul kalmak için dikkatimizi dağıtacak şeyler arıyoruz, böylece gerçekten anlamlı hayatlar yaşayıp yaşamadığımız gibi büyük sorularla yüzleşmekten kaçabiliyoruz.

İlginizi çekebilir: Dikkat bozukluğu ile başa çıkmayı kolaylaştıracak tüyolar

4. Geçmişteki hayal kırıklıkları

Geçmiş bir olay tarafından hayal kırıklığına uğramak, sizi “Ya olmazsa” modunda yaşamaya bırakabilir. Diyelim ki evinizi düzenlemeye yönelik son girişiminizde, tamamen geri adım attınız ve anlamsız satın almalara yenik düştünüz. Neden tekrar minimalist olmaya çalışasınız ki? Veya sonunda başarısız olan bir iş girişiminiz oldu. Neden tekrar başka bir iş kurasınız?

“Ya olmazsa” cümlesinin kökü, korkudur. Ama daha korkunç bir soruyu size hatırlatmak için buradayız: “Ya denemezseniz ve risk almazsanız?” İşte o zaman pişmanlık içinde yaşamaya devam edersiniz.

Harekete geçemiyorum ne yapmalıyım?

Harekete geçememe nedenlerini yukarıda detaylıca açıkladık. Hepimiz zaman zaman bu duygularla mücadele ederiz. Peki ya çaresizce “Harekete geçemiyorum ne yapmalıyım” diyorsanız? İşte hayalleriniz için bir an önce eyleme geçmek için yapabilecekleriniz.

Adım 1: Vazgeçin

Herhangi bir şeyi değiştirmeden önce, rahatsız edici gerçeği kabul etmeniz gerekiyor: “Şu anda harekete geçmek içimden gelmiyor”.

Harekete geçmek sizin için ne anlama geliyorsa, şu anda can sıkıntısı, hayal kırıklığı, öfke, içerleme ve hatta depresyon gibi pek çok zor duyguyu çağrıştırıyor. Ne kadar motive olmayı isteseniz de, değilsiniz. Başınızın arkasında kolay erişilebilen bir “iyi hisset” düğmesi de yok…

“İyi” hissetmeye tutunduğumuzda, bizi zor duygularla temasa geçiren her türlü faaliyetten kaçınma eğiliminde oluruz. Dolayısıyla “harekete geçmeyi” önler ve erteleriz. Bu nedenle kendinizi harekete geçirmenin ilk adımı “iyi” hissetmekten vazgeçmektir. Yani hedefinize doğru motive olmuş ve yönlendirilmiş hissetme fikrinden vazgeçin. “Önce iyi hissetmek” ilkesine ne kadar sıkı sarılırsanız, harekete geçmeniz de o kadar zor olacaktır.

Adım 2: Rahatsızlığa yer açın

Harekete geçebilmek için “iyi” hissetmeye olan bağlılığınızdan vazgeçmeniz yeterli değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, harekete geçmek sizi pek çok zor düşünce ve duyguyla temasa geçirir. Yani kendi rahatsızlık duygularınızla mücadele ettiğiniz sürece, harekete geçmek için mücadele edeceksiniz. Bu, canavarın doğası. Bu nedenle, “kötü” duyguları düşman yapmak yerine, onlara izin verin. Rahatsızlık duygularına yer açın ve sıkılmış, hüsrana uğramış ve hatta depresif hissetmeye alan açın. Buna ne kadar izin verirseniz, o kadar çabuk harekete geçmeye başlayabilirsiniz.

Adım 3: Nedeninizle bağlantı kurun

Harekete geçmek sizin için neden önemli? Harekete geçmenin diğer tarafında ne var? Kariyerinizi geliştirmek mi? Sağlığınızı önemsemek mi? Yoksa değer verdiğiniz insanlar için orada olmakla mı ilgili? İtaatten, alkıştan veya “Aksi takdirde kendimi suçlu hissederim” den kaynaklanan sebepleri bir kenara bırakıp bırakamayacağınıza bakın. Bunun yerine, sizin için çok iyi bir sebep olan şey için harekete geçmeye odaklanın. Ücretsiz bir seçim. Bu tür bir neden büyük bir motivasyon ve ilham kaynağı olabilir. Hedefleriniz ve değerleriniz konusunda net olun ve sizi eyleme doğru yönlendirmelerine izin verin.

Adım 4: Bir taahhüt belirleyin

Neye bağlı kalmaya hazırsınız? Bu, büyük bir şey olmak zorunda değil. Kolay bir hedefle başlayabilir ve istek kasınızı çalıştırabilirsiniz. Örneğin 5 km koşmak yerine 500 metre koşarak başlayın. Kararı burada vereceksiniz. Öyleyse bir kalem ve kağıt alın ve şunları yazın:

  • Ne yapmaya hazırsınız?
  • Ne zaman yapmaya hazırsınız?
  • Nerede yapmaya isteklisiniz?

Ne kadar spesifik olursanız o kadar iyidir.

Adım 5: Başlayın

Hemen, şimdi, bir şey yapın. Ne kadar küçük olduğu önemli değil. Sonra bir sonraki şeyi yapın, ancak süreçte kalın. İçinizdeki diktatörün size patronluk taslamasına izin vermeyin. Tökezlemeye başlarsanız, yukarıdaki dört adıma geri dönün.

Adım 6: “Şu anda” harekete geçemediğinizi kabul edip hareketsizliği kucaklayın

Bazen en iyi stratejiler bile eyleme geçmek konusunda yetersiz kalır. Bu olduğunda, kendinize şunu sorun: Harekete geçmeniz gerektiğini kim söyledi? “Harekete geçemiyorum” demek yerine, bu düşünceyi “Harekete geçemiyorum” olarak değiştirin. Eylemsizliğinize sahip çıkın. Seçme ve sorumluluk alma kapasitenizi besleyin.

Sonuç olarak bazen harekete geçmek herkes için zor olabilir. Yukarıdaki tüm bu tavsiyeler, içinizdeki engelleri fark etmek ve gerçekten önemli olanı yapmaya başlamak için atabileceğiniz adımlardır. Yine de hepsini denerseniz ve her şey başarısız olursa, eylemsizliğinize sahip çıkın. Teslim olmak için kendinizi zorlamak çok uygulanabilir bir strateji değildir. Umursamak için kendinize zorbalık yapmanıza gerek yok. Yaşamak için kendinize zorbalık yapmayın…

İlginizi çekebilir: Ertelemenin panzehiri harekete geçmektir

Kaynaklar: becomingminimalist, psychologytoday

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale