X

Neden farklı hızlarda yaşlanırız?

Yunan mitolojisinde Moiralar olarak bilinen, kaderin simgesi üç kadın karakter bulunurdu. Efsaneye göre yazgının entariye büründüğü üç karakterden Clotho yaşam ipliğini eğerir, Lachesis dünyaya gelen her insan için ipin uzunluğunu ölçer ve Atropos o kişinin öleceği zamanı ve ölme şeklini belirleyerek ipi keserdi. Bu efsane, kaderin ellerinde olmadığını ve yazılmış olanı değiştiremeyeceklerini insanlara anlatma yoluydu. Günümüzde dahi, çoğu insan kadere ve başlarına gelenleri kendileri dışında bir gücün belirlediğine inanıyor; üç kadın karaktere inanmasa da…

İnsanlar yaşlanma belirtilerini 26-38 yaşlarında göstermeye başlar.

Modern bakış açısı, bilime de değerek, kaderi genlere bağlamaya meyilli görünüyor. Yanlış bir bakış açısı da sayılmaz: Hastalıkların önemli bir bölümü aileden geçiyor. Ya doğrudan, taşıyıcı genlerle aktarılıyor ya da hastalığın aile bireylerinde oluşu, kalp ve şeker hastalıklarında olduğu gibi, kişinin bu hastalıklara günün birinde yakalanma olasılığını artırıyor. Buna bir de çevresel etmenler ile yaşam tarzı eklendiğinde, yarısı yüce güçlerin maharetlerinden, yarısı kendi hatalarımızdan oluşan karma bir kader tanımını elde ediveriyoruz.

Yaşlanma hızı nedir?

Yaşam süresini etkileyen faktörler kadar, insanların neden birbirlerinden farklı hızlarda yaşlandıkları da geriatri (yaşlılık hekimliği) başta olmak üzere pek çok bilim dalının merak konusu. Benzer hayat tarzlarına sahip iki insandan biri otuzlu yaşlardan beri sağlık problemleriyle boğuşurken, diğerinin neden ancak şu son birkaç yılda birden yaşlanma belirtileri gösterdiği, bu farklılığın sadece genlerle açıklanıp açıklanamayacağı…

İnsanlar arasındaki yaşlanma hızı farkına elbette sadece dış görünüşe bakarak karar verilmiyor. Organların işlevliği, metabolizma hızı ve zihinsel fonksiyon kişinin biyolojik yaşını belirleyebilmeyi sağlıyor. Biyolojik yaş küçüldükçe, kişinin sağlıklı bir orta yaşlılık dönemi geçirme ihtimali artıyor. Öte yandan biyolojik yaşı gerçek yaşına göre yüksek olan insanların, görece daha erken yaşlarda doktor ziyaretlerine başladığı görülüyor.

Hücre seviyesinde yaşlanma

Duke Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı 2015 yılında bir çalışma yayınlayarak, aynı yıl aynı kasabada doğan bin kişinin 26, 32 ve 38 yaşlarında paylaştıkları medikal öykülerinin bir karşılaştırmasını sundu. Çalışmada 18 tane belirteç kullanıldı, bunlar yaşlılığa bağlı gelişen hastalıkların belirteçleri sayılan organ fonksiyonu, tansiyon, metabolizma ve hatta, telomer uzunluğu idi.

Çalışmanın en önemli sonucu, insanların yaşlanma belirtilerini 26 ila 38 yaşlarında bile göstermeye başladıkları ve bunların yakından takibi ile pek çok hastalığın önlenebileceği ya da erken teşhis edilebileceğini göstermesi oldu.

Kromozomların uçlarında açık renkle tasvir edilen telomerler. Telomerlerin gerçek uzunluğu toplam DNA’nın 1/10000’idir.

Peki, telomer uzunluğunun özel bir anlamı mı var? Evet. Telomerler, kromozomların sonundaki tekrarlı, kodlanmayan DNA parçalarıdır. Her hücre bölünmesinde telomerler kısalır; yani bir hücre ne kadar bölünürse telomer uzunluğu hızla azalacaktır. Örneğin bebeklikte 10000 baz çifti içeren telomerlerin uzunluğu 35 yaşında 7500 baz çiftine, 65 yaşında 4800 baz çiftine kadar düşer.

Yaşlanma süreci tersine çevrilebilir mi?

Moleküler biyologların önde gelen ilgi alanlarından biri telomerleri yapay yöntemlerle uzatıp uzatamayacağımız. Bir diğer deyişle, yaşlanma sürecini tersine döndürmenin mümkün olup olmadığı araştırılıyor. Bu konu yayınlanmış en güncel bilgiyi araştırdırdığımızda, moleküler biyolog ve Nobel ödülü adayı Dr. Elizabeth Blackburn ile sağlık psikolojisi uzmanı Dr. Elissa Epel’in Ocak 2017’de telomerler konusunda yayınladıkları kitaba rastlıyoruz. 15 yıldır birlikte çalışan bu ikili, telomerlerin sadece genetik koda bağlı çalışmadığını, “bizi de dinlediklerini” ortaya koydu. Kitaba göre, hücresel bazda yaşlanma hızımız vücudumuza nasıl davrandığımızla, ne kadar iyi ve sağlıklı yaşadığımızla yakından ilgili.

Çocuklukta yaşamış olabileceğimiz travmalardan şu an yaşadığımız yerde güvende hissedip hissetmediğimize, yaptığımız spor miktarından yediklerimize kadar her şey, telomerlerin kısalma trendini etkiliyor. Peki telomerlerimiz hızla kısaldığında ne oluyor? Bu durum, hücre bölünmesini durduran bir şalter görevi görüyor. Hücre yaşamaya devam ediyor ancak bölünemiyor.

Vücudumuzdaki tüm hücreler bir bölünme limitine sahip değil. Kan hücreleri, akciğer ve karaciğer hücreleri gibi pek çok hücre türü, bizi sağlıklı tutmak için hayat boyu bölünmeye devam ediyor. Kök hücreler de sağlıklı oldukları sürece sonsuza dek bölünebilen hücreler olduklarından, organ ve doku yenileme araştırmalarının gözbebeği oldular.

Hücrelerin bölünmeyi bırakması, durdurulamayan hücre bölünmesi olarak tanımlayabileceğimiz kanserin oluşma riskini azalttığı için aslında olumlu bir gelişmedir. Fakat bu hücreler bölünmemekle kalmaz, eski ve yorgun hücreler oldukları için sinyalleri yanlış iletebilir, eskisi gibi işlevli olmayabilirler. Bu hücresel yaşlanma kişinin de yaşlanma belirtileri göstermesine neden olur.

Telomer uzunluğunu koruma yolları

Genlerin doğuştaki telomer uzunluğunu ve kısalma hızını etkilediği doğru. Yumurta ve spermdeki telomerler çocuğa geçiyor; dolayısıyla onların hayatlarının nasıl geçtiği de bizi etkilemiş oluyor… Ancak telomer sürecini etkileyen başka faktörler de mevcut:

  • Meditasyon ve Qigong gibi yöntemler, telomer sentezleyen ve böylece telomer uzunluğunu koruyan telomeraz enzimi üretimini hızlandırıyor.
  • Kardiyovasküler sağlığı koruyan egzersizler telomer uzunluğunun korunmasında çok etkili.
  • Taze meyve ve sebze telomer dostuykeni tahmin edileceği üzere fast fooda hayır demek gerekiyor.
  • Yüksek stres, endişe ve tehdit altında olma hissi de telomer kısalmasını hızlandırıyor. Olaylara pozitif açıdan yaklaşmaya çalışmak klişe gibi görünse de, ne kadar önemli olduğunu böylece bir kez daha hatırlıyoruz.

Kaynaklar:
Thrive Global 
IFL Science
Medical Xpress

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale