X

İç dünya dış dünyaya karşı: Dışarı çıkmama isteğinin nedenleri ve başa çıkma yolları

Bugün çoğumuzun bir parçası olduğu modern yaşam tarzı, bizi sürekli hareket etmeye ve sosyal etkileşim içerisinde olmaya teşvik ediyor gibi görünse de aslında bir yandan da yalnızlığa itebiliyor. Farkında olmadan dışarı çıkma isteğimiz azabiliyor veya evde kalmayı, sosyalleşmeye tercih edebiliyoruz. Özellikle pandemiden sonra birçok şey de olduğu gibi sosyalleşme alışkanlıklarımızın da değişime uğradığı aşikar…

Karantina dönemleri, dışarı çıkma yasakları, hızla yayılan virüsün bulaşıcı etkisi derken pek çok sebep dışarı çıkmak yerine evlerde zaman geçirme gerekliliği doğurdu. Ancak, bu şiddetli pandemi dönemi etkisini yitirmiş olsa da eski alışkanlıklar birden geri gelmediği de bir gerçek. Eğer siz de evden dışarı çıkmak istemiyorum diyorsanız ya da sosyalleşmek zor geliyorsa, evde kalmanın daha iyi olduğunu düşünüyorsanız bu davranışlarınızın altındaki sebepleri keşfetmenizin zamanı gelmiş olabilir. İşte dışarı çıkmak istememenin nedenleri ve bu konuda neler yapılabileceği:

Neden dışarı çıkmak istemiyorum?

“Neden dışarı çıkmak istemiyorum?” sorusunun cevabı kişiden kişiye değişebilir ve hayatın farklı dönemlerinde çok baskın bir soru iken bazen hiç ortada olmayabilir. Dijital bağımlılık, stres, yoğun iş temposu gibi pek çok etken bu sorunun cevabı olabilir.

  • Dijital dünyadan kopamayış: Kabul edelim çoğumuz telefonlarımıza bağlı bir şekilde yaşıyoruz. Sosyal medya hesaplarının arasında kaybolurken gerçek dünya ile bağımızı koparabiliyoruz. Sonsuz kaydırmanın esiri olmuşken yerimizden kalkıp dışarıya çıkmak aklımıza bile gelmiyor. İşlerimizi, görüşmelerimizi telefondan hallediyoruz, görüntülü aramalar yaparak sevdiklerimizle iletişimimizi sanal ortamda yürütüyoruz. Tüm bunlar da ne yazık ki gerçek dünya etkileşimlerine karşı ilgi kaybına neden olabiliyor.

  • Yoğun iş temposu: Modern yaşamın hızı ve rekabetçi iş ortamı, sürekli olarak yoğun iş temposu altında çalışmamıza neden olabiliyor. Bu durum, insanların dinlenmeye, gevşemeye ve dışarıda vakit geçirmeye yeterli zaman ayıramamamıza da yol açıyor. İşten yorgun argın döndükten sonra akşam dışarı çıkmak imkansız hale gelebiliyor veya tüm hafta yoğun iş yüküyle uğraştıktan sonra hafta sonlarını daha fazla yorulmamak için evde geçirmek olması gerekenmiş gibi hissettirebiliyor.  
  • Aşırı stres ve duygusal yorgunluk: Başta yoğun iş temposu olmak üzere günlük rutinimizdeki pek çok olay ve durum aşırı strese maruz kalmamıza neden olabiliyor. Deneyimlediğimiz stres, sosyal etkileşimlerden kaçınmamıza ve dışarı çıkmak yerine herkesten, her şeyden uzakta kalmayı istememize zemin hazırlayabiliyor. Öte yandan, duygusal olarak yorgun hissetmek de dışarı çıkmaktan kaçınmanın geçerli bir nedeni olabilir. Belki üst üste çok fazla olay yaşadınız, belki duygularınız karışık, belki zihinsel ve duygusal olarak zorlu zamanlardan geçiyorsunuz… Tüm bunlar, dışarı çıkmak istememenize neden olabilir.
  • Sosyal anksiyete: Stres, insanların sosyal anksiyete düzeylerini artırabilir. Yeni insanlarla tanışma veya kalabalık mekanlarda bulunma fikri, kaygı ve endişe yaratabilir. Bu da bireyleri dışarı çıkmama isteğiyle baş başa bırakabilir. Sosyal etkileşimlerden kaçınmak, evde kalmak, başkalarıyla görüşmemek istiyorsanız bunun altında sosyal anksiyete yatıyor olabilir. Eğer sosyal ortamlarda diğer insanlarla kaynaşma fikri sizi rahatsız ediyorsa bu konuda profesyonel bir destek almayı düşünebilirsiniz.

  • Kişilik özellikleri: Utangaçlık veya yalnızlığı sevme gibi kişilik özellikleri, bazı bireylerin dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih etmelerine neden olabilir. Belki siz de ‘ev kuşu’ olanlardansınızdır, evinizin sessizliğini dışarının gürültüsüne tercih ediyorsunuzdur ya da tıpkı sosyal anksiyete gibi utangaç yapınız sizi geri planda tutuyor ve istemeden evde kalmanız için sizi içten içte zorluyordur.
  • Toksik sosyal çevre: Sosyal çevremizdeki insanların kendi ruhsal ve duygusal sağlığımızı etkileyebileceği bilinen bir gerçek. Toksik bir sosyal çevre, bireylerin dışarı çıkmak yerine kendilerini izole etmeye yönlendirebilir. Yakın çevrenizdeki kişiler sizi sürekli eleştiriyorsa, negatif enerji saçıyorsa ya da sevmediğiniz, onaylamadığınız alışkanlıkları varsa onlardan kaçınmak için dışarı çıkmak istemiyor olabilirsiniz.
  • Kişisel alan ihtiyacı: Her bireyin kişisel tercihleri ve ihtiyaçları farklıdır. Kimi insanlar, kendi başlarına vakit geçirmekten hoşlanırken, kalabalık yerlerde bulunmaktan kaçınabilirler. Bu, bireysellik ve kişisel alan ihtiyacıyla ilgili bir tercih olabilir. Belki siz de evinizdeki kişisel alanınıza çok düşkün olduğunuz için evden çıkmak istemiyorsunuzdur…
  • Olumsuz çevresel faktörler: Yukarıdaki sebepler uzun vadede dışarı çıkmak istememenin nedenleri olabilir, ancak bazen anlık olarak gelişen durumlar da dışarı çıkma isteğini bastırabilir. Hava durumu, trafik, gidilecek ortamın özellikleri, kalabalık mekanlar gibi nedenler olabilir. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan bireyler için bu sebepler zaman zaman geçerli olabilir.

Dışarı çıkmama isteği ile başa çıkmanın yolları

Dışarı çıkmak istememenizin illaki tek bir sebebi olmasına gerek yok, belki de yukarıda bahsi geçen nedenlerden birkaç tanesi zaman zaman sizin hayatınız için geçerli olabilir. Önemli olan bu isteksizliğin sürekli mi yoksa kısa süreli mi olduğunu fark etmeniz ve ona göre yapabileceğiniz değişikliklere odaklanmanızdır.

1. Kendinizi anlayın

İlk adım, kendi duygusal ve zihinsel durumunuzu anlamaktır. Dışarı çıkmama isteğinizin altında yatan nedenleri tanımlamak, bu hissi aşmanın anahtarı olabilir. Dışarı çıkmama isteği pek çok insanın deneyimlediği bir durum olabilir, yalnız olmadığınızı fark edin. Kendine ne kadar nazik davranırsanız, o kadar kolay aşabilirsiniz.

2. Küçük adımlarla başlayın

Dışarı çıkmamaya direnmenin zor olduğu durumlarda, küçük adımlarla başlamak faydalı olabilir. Örneğin, yakın bir arkadaşınızla sadece kısa bir yürüyüşe çıkmak veya küçük bir kafede sevdiğiniz kahveden içmek iyi bir başlangıca dönüşebilir. Bu küçük adımlar, dışarı çıkmayı sizin için daha az korkutucu hale getirebilir.

3. Doğanın enerjisinden faydalanın

Dışarı çıkmak, sadece diğer insanlarla buluşmak veya bir mekana gitmekle ilgili değil. Doğa ile baş başa olmayı veya sevdiklerinizle doğada zaman geçirmeyi de tercih edebilirsiniz. Doğa, en güçlü iyileştiricilerden biridir. Parklarda yürüyüşe çıkarak, ormanın içinde dolaşarak veya deniz kenarında vakit geçirerek dışarı çıkma isteğinizi artırabilirsiniz.

4. Çevrenizi değiştirin

Eğer çevrenizdeki toksik insanlardan dolayı dışarı çıkmak istemiyorsanız, arkadaşlarınızı gözden geçirmenin zamanı çoktan gelmiş olabilir. Size iyi gelmeyen insanlarla dışarıda zaman geçirmek yerine gerçekten sevdiğiniz, sevildiğinizi hissettiğiniz, kendinizi oraya aitmiş gibi düşündüğünüz yerlerde, doğru insanlarla zaman geçirmeye başlayın.

5. Kendi hızınızda ilerleyin

Herkesin zamanlaması farklıdır. Kimileri hemen dışarı çıkmak isteyebilirken, kimileri için daha fazla zaman ve alıştırma gerekebilir. Kendi hızınızı tanımak ve kendinize sabır göstermeniz çok önemli!

6. Destek alın

Ailenizden, arkadaşlarınızdan veya bir uzmandan destek almak, dışarı çıkmak istememenizle baş etme konusunda size yardımcı olabilir. Sosyal, duygusal ve psikolojik destek, birlikte adım atmak, durumu daha kolay düzeltilebilir hale getirebilir.

Sonuç olarak, dışarı çıkmamama isteği birçok insanın yaşadığı bir durumdur. Ancak iç dünyanızı keşfederek, altında yatan nedenlerine odaklanarak ve kendinizi yeniliklere açarak üstesinden gelebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Mutlu olmak için sosyal ilişkilerini besle

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale