X

‘Neden bu kadar çok düşünüyorum’: Overthinking’i durdurmanın 9 yolu

Zihnin içinde birbiriyle yarışan düşünceler ve endişeler… Bu çılgınca düşünce kalıbının pek çok adı olsa da tek bir ortak deneyimi anlatır: Overthinking ya da aşırı düşünme.

Overthinking, tekrarlayan verimsiz düşünce kalıpları olarak tanımlanıyor. Zihnin, mevcut bir konuyu tekrar tekrar düşünmenin çok önemli olduğu fikrine kapıldığı bu durum, genellikle rahatsız edici bir deneyimdir. Çünkü “düşünmek” çoğu zaman hiçbir yere götürmez.

Lisanslı terapist Kimberly Martin, aşırı düşünmenin tezahür edebileceği farklı yollar olduğunu söylüyor:

  • Ruminasyon: Tekrarlayan düşünceler ve olumsuz düşünceler, duygular üzerinde durma.
  • Hipervijilans: Potansiyel tehlikeyi sürekli değerlendirme.
  • Felaketleştirme: En kötüsünün olacağını varsaymak.

Bir başka lisanslı terapist Chay Tanchanco’ya göre ise insanların bu kadar çok overthinking’e kapılmasının evrimsel nedenleri var.

“Bir zamanlar, insan olarak hayatta kalabilmemiz, tehlikeleri öngörebilmeye bağlıydı. Atalarımız hayatlarının nerede ve ne zaman tehdit edildiğini tahmin edebildiklerinde, güvenli bir şekilde kaçmayı veya bir çatışmaya hazırlanmayı planlayabiliyor, ertesi günü görmek için fırsatları daha iyi değerlendirebiliyorlardı.”

Dolayısıyla, aşırı düşünmek, ilkel atalarımız için gerçekten yararlı olan bir hayatta kalma mekanizmasıydı. Ancak günümüz dünyasında pek kullanışlı görünmüyor…

“Neden bu kadar çok düşünüyorum?”

Bir insanın overthinking yaşamasının birçok farklı nedeni olabilir. İşte büyük nedenlerden birkaçı:

1. Güçlü duygular hissediyor olabilirsiniz

Olaylara karşı güçlü duygular hissettiğimizde bazı şeyleri gereğinden fazla düşünebiliriz. Yani, eğer bir durum sizde güçlü bir duygusal tepki uyandırıyorsa, onun hakkında fazla düşünmeye başlamanız daha olasıdır.

Uzmanlara göre aşırı düşünmeye yol açabilecek bazı duygular şunlar: Sinirlilik, stres, üzüntü, heyecan. Elbette bunlar son derece yaygın duygular, dolayısıyla bu anlamda, fazla düşünmek, belirli yaşam deneyimlerine verilen doğal bir tepki. Ancak yönetilemez hale geldiğinde ve kişinin günlük hayatını etkilediğinde bir zihinsel sağlık sorunu haline gelebilir.

2. Diğer sağlık sorunlarının işareti olabilir

Overthinking depresyon, kaygı, TSSB, uykusuzluk ve yeme bozuklukları ile ilişkilendiriliyor. Yani aslında birçok zihinsel bozukluğun yaygın bir belirtisi. Bu nedenle, aşırı düşünmeyi bir şeylerin yanlış olabileceğine dair bir uyarı işareti olarak düşünebilirsiniz. Eğer bunun günlük yaşamınızı zorlaştırdığını düşünüyorsanız mutlaka bir uzmana danışın.

3. Büyürken öğrendiniz

Bazılarımız gereğinden fazla düşünüyor, çünkü bu düşünce kalıbı bize erken yaşlarda yetişkinler tarafından modellendi. Bu nedenle sizi büyüten insanlarda aşırı düşünme eğilimi fark ediyorsanız sizin de benzer düşünce kalıpları geliştirme olasılığınız daha yüksek olabilir.

4. Bir travma tepkisi olabilir

Travmatik olaylara tanık olan veya yaşayan insanlar, aynı olayların tekrar olabileceğine dair korku ve endişeleri nedeniyle aşırı düşünmeye özellikle eğilimli olabilirler. Bu, beynimizin bizi güvende tutmasının bir yolu olarak aşırı uyanıklığa neden olur.

Tüm bunların yanı sıra:

  • Kültürünüz ve çevreniz de aşırı düşünmeye katkıda bulunabilir.
  • Bazı meslekler harekete geçmeden önce çok yönlü düşünmeyi gerektirir ve bu da kronik aşırı düşünmeye yol açabilir. Çevrenizin koşulları, düşünme şeklinizi şekillendirir.
  • Bazı insanların zihinleri fikirden fikre duraksamadan atlamak için programlanmıştır. Örneğin, aşırı düşünmeye eğilimli olabilecek belirli bir kişilik tipi, zeki insanlardır.

Aşırı düşünmeyi bırakmanın kanıtlanmış yolları

Eğer siz de aşırı düşünmekten yani overthinking’den şikayetçiyseniz bunu hafifletmek için aşağıdaki ipuçlarını deneyebilirsiniz:

1. Hangi zamanlarda aşırı düşündüğünüzü gözlemleyin

Aşırı düşünmek, size özgü alışılmış bir düşünce kalıbıdır. Örneğin, evde yalnızken fazla düşünme eğiliminde olabilirsiniz. Bununla birlikte aşırı düşündüğünüzün farkına varmanız, bu davranışı değiştirmenin ilk adımı.

2. Kalıplarınızı fark edin

Overthinking yaşadığınızı fark ettikten sonra farkındalık pratiği yapmaya başlayın. Farkındalıktan yararlanma yeteneğine sahip olduğunuzda, aşırı düşünme modelinizin döngüsünü de gözlemlemeye başlayabilirsiniz.

Kendinize sorun:

  • Aşırı düşünme döngüsünü başlatan şey ne?
  • Ne kadar sürüyor?
  • Onu vücudunuzun neresinde hissediyorsunuz?

Aşırı düşünme modelinizin tüm parçalarını anladığınızda, kendinizi aşırı düşünme döngünüzden dikkatli bir şekilde çıkarabilirsiniz.

3. Hareket edin

Uzmanlar, aşırı düşünmeye başladığınızı fark ettiğinizde, fiziksel olarak meşgul olmayı içeren faaliyetlerde bulunmanızı öneriyor. Örneğin, şunları yapmayı deneyebilirsiniz:

  • Ayağa kalkıp farklı bir odaya yürüyün veya ev temizliği gibi pratik hareketlerde bulunun.
  • Bir bardak su için veya egzersiz yapmak gibi fiziksel sağlıkla ilgili hareketler yapın.
  • Dans edin veya zıplamak gibi neşeli hareketler yapın.

4. Diğer farkındalık uygulamalarına yönelin

Farkındalık uygulamalarının, aşırı düşünme ve yıkıcı düşünceleri yönetmeye yardımcı olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Bu, zihninizi geçmişten veya gelecekten ziyade şimdiki ana kaydırmanızı sağlayan herhangi bir sağlıklı aktivite/beceri olabilir. Örneğin, aşağıdaki gibi farkındalık aktivitelerini deneyebilirsiniz:

  • Nefes çalışması
  • Meditasyon
  • Vücut taramaları
  • Aşamalı kas gevşemesi
  • Yürüme
  • Kuvvet antrenmanı
  • Yoga
  • Esneme
  • Dans
  • Bahçıvanlık

5. Düşüncelerinizi bastırmayın

Olumsuz düşünceleri bastırmak, daha fazla düşünmeye yol açabilir. Tıpkı birinin size bir şeye dokunmamanızı söylemesi gibi. Sonuçta bu sizin ona daha çok dokunma isteği duymanıza neden olur.

6. Günlük tutun

Günlük tutmak, düşüncelerinizi fiziksel dünyaya açmak için yararlı bir araç. Çünkü düşünceler bir kez kağıt üzerinde işlenebilir ve serbest bırakılabilir. Bunu yapmaya düşüncelerinizi not alarak başlayabilir, ardından yavaş yavaş şükran günlüğü tutmaya geçebilirsiniz.

7. Yerinizi değiştirin

Bazen belirli bir alanda olmak sizi fazla düşünmeye sevk edebilir. Bu nedenle, aşırı düşünmeyi durdurmak için yeni bir alana geçmek veya içinde bulunduğunuz ortamı değiştirmek yardımcı olabilir.

8. Bir terapistle konuşun

Aşırı düşünme eğiliminiz hangi konuların etrafında dönerse dönsün, bir profesyonelle konuşmak, kendi başınıza fark edemediğiniz alışkanlıkları ve kalıpları belirlemenize yardımcı olabilir. Bir terapist, aşırı düşünme modelinizin üstesinden gelmek için ilerlemenize yardımcı olabilecek tarafsız bir üçüncü göz olarak sizi yönlendirebilir.

9. Kendinize biraz anlayış gösterin

Aşırı düşünmek bir zayıflık değildir. Zeki olmanın ve kafa karıştırıcı şeylerle dolu bir dünyada yaşamanın doğal bir yan ürünüdür. Bu yüzden kendinize karşı sabırlı olun ve düşünce sisteminizi düzenlemek için küçük adımlar atmaktan çekinmeyin.

İlginizi çekebilir: İşlevsel düşünme vs overthinking: Aşırı düşünmek faydalı bir araca dönüştürülebilir mi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale