Hepimiz bir işle meşgul olduğumuzda, hemen sonuç almak istiyoruz ve bunu hayatta kalma şekli olarak görüyoruz. Hızlıca sonuç alamadığımızda da hayatımızı risk altında görüyoruz. Oysa atalarımız için hayatta kalmak için avlanmak ve ateş yakmak yeterliydi.
Günümüzde hayatta kalma ve hızlı sonuç alma isteği, doğduğumuz andan itibaren başlıyor. Örneğin ağlamak, hızlıca dikkat çekme isteğinin bir sonucudur. Ağladığımız zaman ebeveynlerimizin dikkatini çekip, yemeğimizi ve bakımımızı kontrol etmelerini sağlarız. Küçük yaşlardan itibaren hızlı sonuç alma isteği hepimizin içine işliyor ve beynimiz bu şekilde düşünmeye alışıyor.
Bazen beklemek ve kaybetmek gerekir
Modern zamanlarda başarıya şekil veren şey toplumun ta kendisi haline geldi. Para kazanmak istiyoruz ancak sadece belli bir süre çalıştıktan sonra maaşımızı alabiliyoruz veya önemli bir işin üstesinden geldiğimiz zaman ödüllendiriliyoruz. Ancak bazen de çok fazla çalışmaya ve o özlemini çektiğimiz başarıyı elde etmek için beklemeye zorlanıyoruz. Bu yüzden atalarımızın karşılaştığı gerçek tehditler gittikçe yok oluyor. Hızlı sonuç alamamak, hayatta kalmak için bir tehdit değilken, beynimiz bunu tam tersi şeklinde algılıyor ve hemen sonuç alınamıyorsa vazgeçip bırakmak gerektiğini söylüyor. Oysa beklemek, çok çalışmak kadar kritik bir öneme sahiptir ve gelişmek için vazgeçmekten daha yararlı sonuçlar getirir.
Kaybedince yenik düşmek
Başarısız olmak, hemen yenik düşmek anlamına gelmez. Ancak bir kişi kendini yenik görüp kurban gibi hissetmeye başladığında yenik olur. Yetenekleriyle ilgili negatif unsurları açıklamak için bahaneleri veya gerçekleri ortaya koyarak kendilerini yenik duruma düşürürler.
İnsanın kendini limitlemeye yönelik tüm bu inanışlar geçmiş deneyimlerden, hatalardan veya tıkanıp kalmışlıklardan kaynaklanır. Bu kişiler genellikle “Genç olsaydım, bunu başarırdım. Bana şans verilseydi, her şey daha farklı olurdu” gibi cümleler kurar. Oysa dürüst olduklarında, tüm bu cümleleri kendi başarısızlıklarını gerekçelendirmek için öne sürdüklerini fark edebilirler. Başarısızlık başarısızlıktır, bunu başka şeylerle gerekçelendirmeye gerek olmayabilir.
Bazen hepimiz gerçekleri ortaya koymak yerine kendimizi başarısızlık kalıbına sıkıştırıyoruz veya çok sert bir şekilde eleştiriyoruz. Oysa gerçekte başarısızlığın sebebi disiplinli çalışmamak, kendine inanmamak ve geçmiş başarısızlıkları gelişim için bir araç olarak kullanmamaktan kaynaklanıyor. Başarısızlığı gerekçelendirmek için kullanılan negatif sebepler, bizi hiçbir yere götürmez.
Zafer kazanmış gibi davranın ve yolunuza devam edin
Başarısızlık karşısında bahaneler üretme ve vazgeçme eğiliminden kaçmak gerekiyor. Peki nasıl? Geçmişteki başarısızlıkları düşünüp hiçbir zaman başarılı olmayacağınız inancına kapılmak bazen çok kolay. Ancak bir yandan da hayallerinize erişmenize engel olmak da çok kolay hale geliyor. Hedefinize odaklanın ve o hedefe ulaşabilmek için elinizden geleni yapın. Hayatta her zaman karşınıza engeller, problemler çıkacaktır. Önemli olan bu problemlerin üstesinden gelmek, suçlamamak, her bir engeli öğrenme süreci için bir fırsat olarak görmek. Bir başka deyişle hayatın size çözüm üretmek için fırsatlar sunduğunu düşünün. Başarısızlıkların ardından başarılı olmak istiyorsanız, başarılı bir insan gibi düşünmelisiniz.
Kaynaklar:
Lifehack
Business Insider