Hiç durmadan sipariş hazırlasa bile gerçek bir barmenin robottan en büyük farkı; robotlar kendilerine söylenen her şeyi yaparken, barmenlerin bazı şeyleri kulak arkası etmesi. Bu onların bir zayıflığı değil, başarısı…
Almanya, İngiltere ve Yunanistan’dan araştırmacıların oluşturduğu proje kapsamında, James adında bir robot barmen geliştirildi ve robota sipariş vermek üzere gelen bir müşteriyi nasıl tanıyabileceği öğretildi. Ancak bir robot için, karşısındaki kişinin hangi davranışının neyi anlatmak istediğini otomatik olarak algılamak pek de kolay değil. Müşterinin bara yakınlığı mı, bara dönüş açısı mı, yoksa müşterinin konuşuyor olup olmaması mı dikkate alınmalı?
Robot bir dizi bilgiyi algılarken bu bilgilerin her birinin bağımsız olarak ve eşit öneme sahip bir şekilde işlenmesi sağlandı. Müşterileri anlamak için, robotun tüm bu parçaları birleştirip bir anlam çıkarması gerekiyordu.
Araştırmanın başındaki isimlerden biri olan Bielefeld Üniversitesi’nden Jan de Ruiter, “Eğer bu barmen insan olsaydı, bu sorunu nasıl çözerdi diye kendimize sorduk ve robot bir barmenin de benzer stratejiler uygulayabileceğini düşündük” diyor. Bu amaçla katılımcılardan, kendilerini robotik bir barmenin yerine koymaları istendi. Bir bilgisayar ekranının önüne oturtulan katılımcılar, kendilerine sunulan bilgileri görüntüledi: Müşterinin görünürlüğü, bara göre konumu, yüzünün konumu, vücudunun duruş açısı ve robotun yüzüne göre yüzünün duruş açısı.
Daha sonra deney aşamasına geçildi. İlk olarak müşteriler, robot barmen James’den bir içecek sipariş etti ve daha sonra bu deneyimlerine puan verdi. Katılımcılar bu aşamada, robotun tepkilerini gözlemleme fırsatı yakaladı. Bunun ardından, katılımcılar kendilerini robotun yerine koydu ve müşterinin hangi davranışına, nasıl yanıt vereceklerine kendileri karar verdi. Ancak burada müşterilerin davranışları gerçek zamanlı olarak değil, daha önce kaydedilmiş davranışlardı.
Araştırmanın sonunda, her ne kadar göz temasının çok önemli olduğu ve bir nevi el sıkışma gibi iletişime yönelik bir kapı araladığı tespit edilse de sipariş vermek isteyen bir müşteri için vücut dilinin pek de önemli olmadığı anlaşıldı. Katılımcılar, genellikle müşterinin hareketlerine değil söylediklerine odaklanıyor. Örneğin kamera müşteriyle iletişimi kaybetse ve müşteri “görünmez” olsa bile katılımcılar bu görsel bilgiyi göz ardı edip siparişi hazırlamaya devam ediyor. Bu da robotik barmenlerin de zaman zaman bazı bilgileri göz ardı etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Oysa denemeler, gerçek robotun tam tersi şekilde davrandığı görüldü, yani müşterinin kamera görüntüsü gittiğinde, gerçek robot siparişi hazırlamayı bıraktı ve kameradan yeniden görüntü gelmesini beklemeye başladı.
Araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç da, gerçek katılımcıların robotlara göre daha hızlı olması. Bunun nedeni de insanların robotlara göre teknik detaylara takılmadan en önemli noktaya odaklanmaya devam etme yetenekleri. Bu da insanların, robotlara göre hangi bilginin daha önemli olduğunu ayrıştırmada daha başarılı olduğunu gösteriyor.
Kaynak:
Science Daily
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Robotlarla aşk: İlişkiler robotlaşıyor mu?
Fütüristik moda akımının ilginç örnekleri