X

Gözyaşı Hasreti: Neden Ağlayamıyorum?

Ağlamak, vücudun strese, ağrıya ve üzüntüye verdiği doğal bir tepki olmakla birlikte bazen ağlayamamak mümkündür. Depresyon, kullanılan ilaçlar, kişilik, sağlık sorunları ve travmalar gibi pek çok faktör ağlayamamaya yol açabilmektedir.

Ağlamak bazen üzücü bir olay gibi görünebilse de ağlamanın duygusal açıdan önemli faydaları olduğu bilinmektedir. Araştırmalar, ağlamanın stresli veya acı verici durumlarda duyguları dışarı vurmak için önemli olduğunu göstermektedir.

Ağlayamamanın ardındaki fiziksel ve duygusal faktörleri ve bunlar için neler yapabileceğinizi bu yazıda okuyabilirsiniz.

Ağlayamamanın Sebebi Nedir?

Ağlayamamanın altında yatan pek çok neden olabilir. Bu nedenler arasında fiziksel, duygusal ve psikiyatrik faktörler bulunuyor olabilir. Ağlayamamaya neden olduğu düşünülen nedenler genel olarak şu şekildedir:

  • Sağlık sorunları

Bazı sağlık sorunları, gözyaşı üretimini fiziksel olarak zorlaştırabilir veya imkansız hale getirebilir. Kuru göz sendromu gibi sorunlar, gözyaşı kanallarında gözyaşı üretimini etkileyebilir. Keratokonjonktivit sicca olarak bilinen kuru göz sendromu, gözyaşının yeteri kadar üretilememesiyle ilişkilidir. Kontakt lens kullanan kişilerde daha sık rastlanan bu sorun hamilelik, hormonlarda meydana gelen değişimler, yaş, romatoid artrit, göz kapağı inflamasyonu, diyabet ve tiroit gibi sorunlarla da ilişkili olarak görülebilir.

  • İlaçlar

Bazı ilaçların kullanımı, gözyaşı üretimini azaltabilmekte veya durdurabilmektedir. Özellikle antidepresanların duyguları körelterek ağlamaya engel olabileceğini gösteren araştırmalar bulunmaktadır. Antidepresanlar arasından seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) kullanan kişilerin, üzgün hissetmelerine rağmen ağlayamadıklarını gösteren çalışmalar vardır.

Antidepresanlar haricinde gözyaşı üretimini etkileyebilen ilaçlar şu şekildedir:

  • Antihistaminikler
  • Dekonjestanlar
  • Parkinson karşıtı ilaçlar
  • Antipsikotikler
  • Antispazmodikler
  • Beta blokerler
  • Diüretikler
  • Hormon tedavileri
  • Proton pompası inhibitörleri
  • Aspirin ve ibuprofen
  • Hidrokodon ve oksikodon

İlaçların yanı sıra lazer destekli LASIK ameliyatının da yan etkilerinden bir tanesinin ağlamayı zorlaştıran göz kuruluğu olduğu bilinmektedir.

İlginizi çekebilir: Gençler Neden Karamsardır?

  • Depresyon

Depresyonun genelde ağlamaya neden olduğu düşünülse de tam tersi de geçerli olabilir. Majör depresif bozukluğu olan bazı hastalar üzüntüden ziyade boşluk hissine sahip olduklarını söylemektedir. Melankoli olarak bilinen bu durum özellikle kişinin sabahları kendini daha kötü hissettiği ve hayatın zevklerine karşı tamamen yoksunluk hissettiği ağır depresyon için geçerlidir.

  • Duygusal travmalar

Geçmişte duygusal travmalar yaşamış olmak, ağlama becerisinin kaybedilmesine neden olabilir. Bunun nedeninin genelde kişinin bilinçli olarak veya farkında olmadan kendini hoş olmayan duygulardan korumak için geliştirdiği savunma mekanizması olduğu düşünülmektedir.

  • Bastırılmış duygular

İnsanlar duygularıyla farklı şekillerde başa çıkarlar. Bazı insanlar duygularını daha çok dışarı vururken bazıları ise ağlamak dahil olmak üzere duygularını ifade etmekte zorlanırlar. Hatta bazıları ise hissettiklerini açığa vurmamak için kasıtlı olarak duygularını bastırabilir. Duygularınızı genelde bastırıyorsanız, üzgün olduğunuzda ağlayamadığınızı fark edebilirsiniz. Duyguların davranışlarla bastırılması, sağlıksız başa çıkma mekanizmalarının geliştirilmesine neden olabilir ve fizyolojik olarak daha yüksek stres seviyelerine yol açabilir. Duyguları bastırmanın erken ölüm riskini dahi arttırabileceği düşünülmektedir.

  • Sosyal ortam

Kendini kontrol etme ihtiyacı duyma, bazı insanlarda ağlayamamaya neden olabilmektedir. Bu durum özellikle erkeklerin kadınlardan daha az sıklıkta ağlaması olarak kendini göstermektedir. Çocukken görmezden gelinen insanlar, ilerleyen yıllarda ağlama konusunda isteksiz olabilir. “Erkekler ağlamaz” veya “Ağlamak, zayıflık belirtisidir” gibi sözlerin kullanıldığı toplumlarda, erkeklerin yetişkin olduklarında ağlamayı yanlış olarak görmeleri sık rastlanan bir durumdur.

Ağlamak Neden İyi Gelir?

Ağlamak, duyguları ifade etmenin sağlıklı bir yoludur. Ağladığınızda stresinizin, üzüntünüzün veya kaygılarınızın azaldığını hissedebilirsiniz. Ağlamanın psikolojik ve fizyolojik faydaları şu şekildedir:

Acıyı azaltır

Duygusal veya fiziksel olarak acı hissediyorsanız, ağladığınızda acılarınızın azaldığını hissedebilirsiniz. Ağlama ile vücutta endorfin ve oksitosin hormonları salgılanarak acının azalmasına yardımcı olur.

İletişim kurmaya yardımcı olur

Ağlamak, duygularınızı ifade etmenize ve diğer insanların sizi anlamasına yardımcı olabilir. Ağlamak, insanların duygularını ifade etmek için kullandıkları ilk yollardan biridir. Ağladığınızda diğer insanlar duygularınızı anlayabilir ve bu sayede yardım almanız kolaylaşabilir.

İlginizi çekebilir: Neden Bilinmeyenden Korkuyoruz?

Sosyal ilişkiler kurmaya yardımcıdır

Ağlamanın, duyguları ifade etmenin yanı sıra ilişki kurmaya da yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Ağlamakta zorluk çeken kişilerin diğer insanlarla daha az ilişki kurduğunu ve daha az empati kurduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır.

Gözleri temizler

Gözyaşı, gözün temizlenmesine de yardımcı olabilir. Gözyaşı eksikliğinde gözün korneası zarar görebilir ve görmede sorunlar meydana gelebilir.

Ruh halini iyileştirir

Ağlamak bazen ruh halini iyileştirmeye de yardımcıdır. Ağlamak genelde olumsuz olarak görülse de ağladıktan sonra kendinizi daha rahatlamış hissedebilirsiniz. Bu da ruh halinizin daha iyi olmasına yardımcı olabilir.

Ağlamak için Ne Yapabilirim?

Ağlayamıyorsanız ve bunun fiziksel veya ruh sağlığınızla ilgili bir sorundan kaynaklandığını düşünüyorsanız, öncelikle doktora gitmeli ve ağlayamamanıza neden olan bir sağlık sorununuz varsa bunu öğrenmelisiniz. Ancak ortada ciddi bir sağlık sorunu yoksa ağlamak için aşağıdaki stratejilere başvurabilirsiniz.

Tepkilerinizi keşfetmeye çalışın

Duygularınızı bastırmaya veya duygularınızdan kaçınmaya alıştıysanız, sevdiğiniz birini kaybetmek veya hayalinizdeki fırsatı kaçırmak gibi önemli olaylarda pek fazla tepki vermediğinizi fark edebilirsiniz. Üzülmek veya hoş olmayan duygulara sahip olmak iyi bir şey değilmiş gibi görünse de bunu yapmak oldukça önemlidir. Duygularınızı inkar ettiğinizde bunları ağlayarak ifade etmeniz zorlaşır.

Duygularınızdan korkmayın

Duygularınızdan korktuğunuzda onları ifade etmeniz zor olabilir. Duygularınızdan korkmamak ve onları kabul etmek için şunları deneyebilirsiniz:

  • Nasıl hissettiğinizi yüksek sesle söyleyin. Kendi başınıza olsanız dahi dışınızdan “Kızgınım” veya “Üzgünüm” gibi şeyler diyebilirsiniz.
  • Duygularınızı yazın. Günlük tutarak duygularınızla bağlantı kurabilir ve bu sayede duygularınızı insanlarla paylaşmadan önce pratik yapabilirsiniz.
  • Duygularınızın normal olduğunu unutmayın. Yoğun duyguların dahi insan olmanın bir parçası olduğunu kendinize hatırlatın.

İlginizi çekebilir: Kardeşler Neden Bağları Koparır?

Duygularınızı dışa vurabileceğiniz bir yer bulun

Duygularınızı toplum içinde dışarı vurma konusunda kendinizi rahat hissetmeyebilirsiniz. Ancak bunun çözümü duygularınızdan tamamen kaçınmak değildir. Bu nedenle yatak odanızı, doğada rahat olduğunuz veya rahatsız edilmeyeceğiniz herhangi bir yeri, duygularınızı ifade etmek ve ağlamak için kullanabilirsiniz.

Güvendiğiniz insanlarla konuşun

Duygularınızla ilgili daha rahat hissetmeye başladığınızda onları sevdiklerinizle paylaşmayı deneyebilirsiniz. Örneğin, duygularınızı önce partnerinize veya arkadaşınıza açarak işe başlayabilirsiniz. Duygularınız hakkında başkalarıyla konuşmaya başladıktan sonra ağlamak dahil olmak üzere duygularınızı daha açık ifade etmeye başlayabilirsiniz.

Ağlamanıza neden olacak şeylere maruz kalın

Her zaman için geçerli olmasa da bazen hüzünlü şarkılar dinlemek ya da filmler izlemek gözyaşlarına boğulmaya neden olabilir. Örneğin, duygusal bir filmde bir kişinin duygusal deneyimini izlediğinizde ağlamaya başladığınızı görebilirsiniz. Duygusal filmler izlemek aynı zamanda başkalarına karşı duyduğunuz empatinin ve şefkatin de artmasını sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Neden Arkadaşım Yok?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale