1988 doğumlu biri olarak çocukluğumun en güzel yılları 90’lara denk geldi. O dönemin nostaljisini içimde hep hissediyorum ve yalnız olmadığımı biliyorum. Türkiye’de 90’lar, hayatın hem sade hem de renkli olduğu bir dönemdi. Diziler, müzikler ve moda akımları ile bize adeta kendine has bir dünya sundu. Peki, neden 90’ları bu kadar özlüyoruz?
Televizyonun altın çağı
90’ların Türkiye’sinde televizyon bir başkaydı. Hepimizin hafızasında yer eden diziler vardı ve onları izlemek neredeyse bir ritüeldi. Mahallenin Muhtarları, her bölümde bizi sıcak mahalle hayatına götürürken, karakterlerin samimiyetiyle kendimizi onlarla özdeşleştirirdik. Bizimkiler dizisi, adeta Türkiye’nin farklı köşelerinden bir mozaikti, herkesin bir karakterle kendisini bulduğu bir yapımdı. Çılgın Bediş, okuldan sonra hepimizi etrafına topluyor ve gençliği anlatıyordu.
O yıllarda dizilerdeki naiflik, günümüzde bulmakta zorlandığımız türden bir samimiyeti barındırıyordu. Her hafta ekran başında sabırsızlıkla yeni bölümü beklerdik. O dönem dizilerinin toplum üzerindeki etkisi büyüktü; çünkü izlediğimiz şeyler çoğu zaman yaşantımızın bir yansıması gibiydi. Şimdi baktığımda, o günlerin naifliğini ve samimiyetini özlüyorum.
Bir dönemin sesleri
Türkiye’de 90’lar müziği, her anlamda bir dönüm noktasıydı. O dönemde çıkan şarkılar, hala hafızalarımızda yer etmiş durumda. Tarkan, Sezen Aksu, Levent Yüksel ve daha nice sanatçının hit şarkıları, o zamanlar kasetçalarlarımızdan hiç eksik olmazdı. Her şarkının kendine has bir hikayesi, ruhu vardı. Tarkan’ın “Şımarık” şarkısıyla sokaklarda dans ettiğimizi ya da Sezen Aksu’nun “Geri Dön” parçasıyla içlendiğimizi hatırlamak bile içimizi ısıtıyor.
Müzikler sadece şarkılardan ibaret değildi, klipler de hayatımızın bir parçasıydı. MTV ve Kral TV’de sürekli dönen klipler, moda akımlarına ve gençliğin o dönemdeki yaşam tarzına yön veriyordu. Herkesin bir walkman’i vardı ve şarkılar bizleri bambaşka dünyalara taşıyordu. O zamanların müziklerini özlememek elde değil; çünkü şarkılar sadece ritim değil, aynı zamanda anılarla doluydu.
Rengarenk ve cesur
90’larda modanın en güzel tarafı, her şeyin sade ve bir o kadar da cesur olmasıydı. Mom jean’ler, oversize sweatshirt’ler, renkli taytlar ve Buffalo ayakkabılar gibi dönemin modası, o zamanlar oldukça havalı görünüyordu. Neon renklerin bolca kullanıldığı, herkesin kendi tarzını yaratabildiği bir modaydı bu. Özgürce kombinler yapar, sokak modasının tadını çıkarırdık. Televizyonda gördüğümüz pop yıldızları ya da dizilerdeki karakterler, moda ikonları haline gelmişti. Herkesin bir jean ceket ya da renkli bir fularla tarzını ifade ettiği zamanlardı. Bugün hala dolabımda duran eski bir jean ceketim var ve her giydiğimde o yılların ruhunu hissediyorum.
90’ları özlememizin altında yatan belki de en önemli neden, hayatın daha yavaş ve sade olduğu bir dönemi anımsatması. İnternet yoktu, sosyal medya yoktu ama belki de bu yüzden birbirimize daha yakındık. Sokaklarda çocuk sesleri yankılanır, apartman önlerinde oyun oynardık. Evde çalan kapı ziliyle birlikte komşuya gidip bir kahve içmek sıradandı. Teknolojinin bizi birbirimizden kopardığı bu dönemde, 90’ların insana dokunan, samimi yanını özlüyoruz. Dış dünyadan kopmadan, daha çok birlikte olmayı, arkadaşlarla sokakta oyunlar oynamayı, dizileri birlikte izlemeyi, müzikleri paylaşıp tartışmayı… Aslında o dönemin teknolojiden arınmış hali, insan ilişkilerine verdiğimiz değeri ve hayatı dolu dolu yaşama arzumuzu hatırlatıyor.
Belki 90’ları bu kadar özlememizin sebebi, çocukluğumuzun en güzel anılarını orada bırakmamızdır. Ama aynı zamanda o dönemin yaşam tarzı ve sosyal yapısının bizlere sunduğu sıcaklık ve samimiyet, geleceğe daha umutla bakmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bugünün karmaşasında, belki o zamanların sadeliğini bulmamız zor, ama anıların verdiği güçle her zaman kendimize bir kapı aralayabiliriz. 90’lar, müziğiyle, dizileriyle, modasıyla ve bize sunduğu renkli dünyasıyla hala kalbimizde yaşıyor. O günlerin unutulmaz anılarına sarılmak, sadece geçmişi değil, aynı zamanda o yılların ruhunu bugünlere taşıma arzumuzdan kaynaklanıyor.
İlginizi çekebilir: Yineleme zorlantısı ve devam eden ilişki döngüleri