Yaptıklarımız ve sonuçları arasındaki en iyi ilişkiyi anlatan kurallardan birisi olduğu için Pareto’nun 80/20 kuralını uygulanabilir ve gerçekçi buluyorum. “Denedim, olmadı” diyetlerinin yerine koyabileceğiniz esnekliğe alan açan bir kural.
Sağlıklı alışkanlıklar edinmek istiyoruz ve hayatın zevklerinden de uzak kalmak istemiyoruz. Son dönemin baskın anlayışlarından birisi, bir yöntem olan 80/20 kuralı. 80/20 kuralı, Pareto Kuralı olarak da biliniyor. Ve şöyle tanımlamak mümkün: Elde ettiğiniz sonuçların yüzde 80’i yaptığınız yüzde 20 nedenlerden kaynaklanır.
Ya da başka bir yorumu şöyledir: Bir topluluğun, bir eylemin, bir kavramın anlaşılma, sonuçlanma, dönüşme oranı yüzde 20’dir. Bir sınıfa anlattığınız dersin yüzde 80 kişiye ulaşacağını varsayabilirsiniz ama 20’si anlamamış olacaktır. Bu oranlamanın tersi de mümkündür. Kısacası yüzde 100 başarı tek seferde elde edilemez. Kural aslında yüzde 100 beklentiyi kırmak içindir. Bizi biraz daha gerçekçi bir düşünme biçimine yönlendirir. Bu sebeple sevdiğim bir düşünme biçimi ve kesinlikle hayatımda uyguluyorum. Bana faydaları neler mi?
- Beni mükemmeliyetçi olmaktan uzaklaştırıyor.
- Yüzde 100 beklentiye odaklanmaktansa sürece odaklanmamı sağlıyor.
- Sağlıklı düşünce ve beden desteği kadar eğlenmek ve tadını çıkarmak için zaman bırakıyor.
- Zamanla hayatımı da ele geçirdiği için başarısız ya da kötü geçen günleri yüzde 20’lik bölüme dahil ediyorum. Bu bana “Olabilir, olasılık dahilinde” deme olanağı veriyor.
- Sürdürülebilir olmak için kaçmak değil, aslında yüzleşmek ve izin vermek gerektiğini vurguluyor.
Sağlık ile ilgili olarak bu süreci şöyle özetliyorum: Sağlıklı alışkanlıklarım yüzde 80’lik grupta kaldığı müddetçe problem yok.
Her türlü zararlı olduğunu düşündüğünüz ya da sizi günlük işlerinizden, sağlığınızdan alıkoyan alışkanlıklarınızı küçük oranlarla sürdürmenizden yana, eğer bırakmak sizin için bir seçenek değilse. Günlük sağlık seviyenizi 100 üzerinden değerlendirirsek, 80 sizin uymanız gereken sağlıklı alışkanlıklarınız (yeşil tüketme, protein alma, iyi bir uyku, sağlıklı iletişim, spor yapmak, kitap okumak, gülümsemek) ve 20 ise sizin kötü alışkanlıklarınız (tatlı ya da çok tuzlu tüketmek, hareketsiz kalmak, depresif düşünceler, televizyon karşısında harcanan zaman, akıllı telefonlara harcanan zaman, bağırmak, agresif davranışlar, farkındalıklı anlardan uzaklaşmak).
Hepimizin illa ki vazgeçemediği alışkanlıkları var ve bunların dönüşmesi mümkün, bu dönüşümlerde en kolay yollardan birisi kötü alışkanlığın yerine sağlıklı bir alışkanlık koymaktır. Mesela tatlı krizleriniz yüzde 20’lik dilime sığamayacak kadar yoğunsa sağlıksız seçeneklerin yerine sağlıklı versiyonları koymaya başlayabilirsiniz. Fazla çikolata tüketmek yerine hurma/kayısı/üzüm gibi sağlıklı ve besin değeri ve lif değeri yüksek gıdaları tüketmeniz genel sağlığınızda olumlu bir sıçrama yaratır. Burada ana konuyu kaçırmamak önemli. Ana konu sizin sağlıksız alışkanlığınızı, yani fazla şeker tüketimini değiştirememek. Yine de uzun vadede hedef azaltmak olmalı ve bunu sağlıklı seçeneklerle sağlayabilirsiniz. Burada altını çizmem gereken bir konu var: Size çikolatayı bırakmanızı önermiyorum, azaltmak mümkün diyorum. 80/20 kuralı sizi olmazlar ve yasaklar listesinden kurtarıyor ve yerine “Dengede kalmak için ne yapabilirim?” sorusunu sormanızı sağlıyor. Ben bunu daha mantıklı ve uygulanabilir buluyorum.
Sevgiler…
İlginizi çekebilir: Bir şeylerin tadını çıkarmak nedir: Savoring’e hayatınızda yer açın