X

Necla Örnek anlatıyor: Yaşam alanlarımızdaki küf ve mikotoksin hakkında merak edilenler

Geçtiğimiz hafta Necla Örnek, küf ile ilgili merak edilenleri bizlerle paylaşmıştı. Bu hafta da sağlığımızı ve yaşam alanlarımızı tehdit eden küf konusundan devam ediyoruz ve Necla Hanım’ın önemli açıklamalarına kulak veriyoruz:

Yaşam alanlarımıza gelecek olursak… Küf oluşumunu teşvik eden faktörler arasında nem oranı ve sıcaklık gibi çevresel faktörlerin yanı sıra yaygın olarak bilinmeyen değişkenler de var mı?

Küf oluşması için en önemli unsur sıcaklık ve nem oranı. Sıcaklık 19-20 derece, nem %40 seviyesinde olmalıdır. Sıcaklık ve nem dışında da bazı faktörler var, yetersiz havalandırılan ve duş sonrası buharı çıkarılmayan banyo ve yemek pişirilen mutfaklarda küf kolaylıkla gelişebilir.

Pek çoğumuzun bilmediği ve aklımıza asla gelmeyeceğini düşündüğünüz ancak yaygın bir şekilde küflenen eşyalar/zeminler/yerler arasında neler var?

Özellikle ev içinde; süpürgelikler, parkeler, dolap arkası, yatak altı, baza içi, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, halı, duş perdesi, klima, toprak teması olan duvar veya zemin, kartonpiyerler, gizli küf kaynaklarıdır. Araba ve karavanlar da kapalı otoparklarda uzun süreli kalırsa küflenir. Ayrıca evlerde içine su koyularak kullanılan her şey küflenebilir Örnek; ütü, kahve makinesi, robot süpürge, buhar makineleri, termos, çocukların kullandığı suluk ve mataralar, diffüzör, ev tipi tıbbi aletler; bpap cihazları, uyku apne cihazları, nebulizatör ve banyo oyuncakları vb…

Yaşam alanlarımızda gözümüzle görmüyorsak küfün oluşup oluşmadığını nasıl anlayabiliriz, küf oluşumunun en yaygın belirtileri neler?

Küfü gözümüzle görmemiz onun olmadığı anlamına gelmez çünkü küf hayatta kalmak için kendine güvenli bir yer bulmalı ve saklanmalıdır. Küfü bazen kokusundan anlarız.

Ev temizliğinde yapılan ve küf oluşumuna zemin hazırlayan en yaygın hatalar neler?

Ev temizliğinde ıslak son zamanların tabiri ile foşur foşur her yeri ıslatarak evin içine bol bol su dökülerek yapılan temizlik uygun değil. Ev temizliği mümkünse nemli bez ve az miktarda deterjan kullanılarak yapılmalı, ahşap zemin ve yüzeyler kurulanmalı ve temizlik sonrası mutlaka havalandırılmalı her yerin kuru kalması sağlanmalı.

Halk arasında küf ve mikotoksinlerle ilgili yaygın yanlış anlaşılmalar veya mitler nelerdir? Bu yanlış bilgilerin düzeltilmesi için neler yapılabilir?

Küfle ilgili bilinen en yanlış kanı küfün ‘antibiyotik’ olduğu. Aslında evet bazı antibiyotikler penisilin grubu küfün ürettiği mikotoksinlerden elde edilir. Ama bunun anlamı küfün antibiyotik olduğu anlamına hiçbir zaman gelmez. Öyle olsa bile her gün kontrolsüz biçimde antibiyotik niyetine küf tüketmek ne kadar doğru olur… Küflü peyniri güvenle tüketmek için uygun sıcaklık ve nem ortamında kontrollü üretilmiş olmalı ve sonrasında çok iyi muhafaza edilmeli. Uygun olmayan koşullarda üretilen yani mağara, mahzen, bodrum katları gibi alanlarda üretilen peynirlerde mikotoksin üreten küfler gelişebilir bu da sağlığımızı olumsuz etkiler. Bir de küflenmiş peynirler alıp, bekleyip daha sonra üzerinde tekrar küf oluşan peynirler de tüketilmemeli.

Özellikle banyo ve mutfak gibi ıslak alanlardaki küf oluşumunu önlemek için neler yapılabilir?

Banyo ve mutfak alanlarında en çok küflenen ve gözden kaçan yerler, bulaşık makinesi ve çamaşır makinesi, silikonlar, lavabo altı, dolaplar ve tavanlar.

Mutfak için yemek yaparken mutlaka aspiratör çalıştırılmalı, buharın dışarı çıkması sağlanmalı, mutfakta hasır ve ahşap eşya kullanılmamalı. Mutfak ortamında çok çabucak küflenme olur. Bulaşık makinesi kapağını açık bırakın, kapalı kalırsa hızla küflenir, Mümkünse mutfakta halı kullanmayın nemi hapseden, mutfak çöpünü bekletmeden atın, gıdaları açıkta bırakmayın.

Banyo için; halı ve duş perdesi kullanmayın, banyo çöplerini bekletmeden atın, banyo penceresi sürekli açık kalsın havalansın, duştan sonra duşakabin açık kalsın kurusun, yüzeyleri ıslak ve nemli bırakmayın, küflenen silikonları mutlaka değiştirin, bornoz ve havlularınızı kullandıktan sonra kuruyacak şekilde asın.

Evlerde sık sık yapılan ancak küf oluşumuna neden olduğu çoğu kişi tarafından bilinmeyen alışkanlıklar, davranışlar var mı? Mesela evin içerisinde çamaşır kurutmak?

Evimizin de sağlıklı olabilmesi için bazı ihtiyaçları vardır; bu ihtiyaçları karşılamazsak evlerimiz de bizim gibi hasta olabilir ve hasta bir ev de bizi hasta eder. Dikkat etmemiz gerekenler ev içinde asla çamaşır kurutmamalıyız, mutlaka balkonda güneş ile ya da kurutma makinesi ile kurutmalıyız. Evin eşit ısıtılması çok önemli, son zamanlarda yaşadığımız enerji krizi ve ekonomik sorunlardan dolayı insanlar sadece oturduğu odayı ısıtıyor tüm evin ısıtmasını açmıyor, bu da sıcaklık farkından dolayı evde nemlenme-yoğuşma yapıyor. Tasarruf etme çabası küf olarak geri dönüyor. Evde tamir edilmemiş veya fark edilmemiş su kaçağı/sızıntısı varsa sonuç yine küflenme oluyor. Ev iyi havalandırılmazsa ev güneş almıyorsa, evde çok eşya varsa, duvar kağıdı, halıfleks, ahşap duvar panelleri varsa, evde topraklı canlı bitki varsa, evin yönü kuzeye bakıyorsa, banyo penceresi yoksa, doğru izolasyon yapılmamışsa, banyo mutfak havalandırması iyi değilse, ev denize-göle-ormana yakınsa ve nemli bölgedeyse, önlem alınmazsa ev çok çabuk küflenebilir.

Evimiz bizi hasta eder mi?

Evet, eğer evimiz küflüyse, bizi hasta eder. Küf sağlığımıza çok zarar verebilir, bu yüzden nerede olduğunu bilmek önemlidir. Evimizin de bir mikrobiyomu var. Evimizde, bizimle birlikte yaşayan pek çok mikroorganizma var, tıpkı bedenimizde olduğu gibi. Onların da kendi aralarında bir denge var. Bazen, genellikle bu denge, patojen, yani kötü mikroorganizmalar lehine olacak şekilde değişebilir. Yani, evimizde hasta olabiliriz. Özellikle mutfak, banyo, bodrum katları bundan çok etkilenir, çünkü sıcaklık ve nemin en çok olduğu yerler burasıdır. Bu patojenler arasında insan sağlığı için en tehlikeli olanı küftür. Evde sıcaklık ve nem kontrolü ile küfün oluşmasını önleyebilirsiniz. Böylece, hem evinizin hem bedeninizin sağlığını korumuş oluruz.

Eğer evinizde kendinizi iyi hissetmiyorsanız, evde sadece ‘siz’ kendinizi iyi hissetmiyorsanız, sağlık sorunları ve iyi hissetmeme hali bu eve taşındıktan sonra başlamışsa, sağlık sorunları hem psikolojik hem fiziksel olarak ilerliyorsa, laboratuvar testleri hep normal ise, tedavi almanıza rağmen iyileşme sağlayamıyorsanız, özellikle antibiyotik sonrası daha kötü oluyorsanız, açıklanamayan sağlık sorunlarınız varsa, tedavisi olmayan bir sağlık sorununuz varsa, herhangi bir hastalık tanısına uymayan belirtileriniz varsa, birbiriyle alakasız sağlık sorunlarınız varsa, doktorlar “gayet iyisin, her şey senin kafanın içinde” diyorsa, evden çıktığınızda başka mekanlarda, açık havada kendinizi iyi hissediyorsanız, eviniz sizi hasta ediyor olabilir. Bu, sadece ev için geçerli değil; iş yeriniz, okul, çalıştığınız yer, gittiğiniz spor salonu, kütüphane, yazlık, hastane, plaza tarzı binalar, sinema, tiyatro, AVM’ler, kapalı otoparklar, müzeler, oteller, antikacılar, kütük evler vb. olabilir. Sonuç olarak, evimizin mikrobiyomu bozulursa, bizimkisi de bozulur.

“Evimde küf ve şu an taşınmam mümkün değil ne yapabilirim?” diye düşünenler varsa…

En önemli şey temiz hava. Bu yüzden ilk olarak iyi bir hava temizleyici edinin, hepa filtre ve aktif karbon filtreli olmalı. Evinizi sık sık havalandırın, nem alma cihazı alın, evin nem oranını düşürün, sıcaklık ve nem ölçer ile ölçüm yapın, gerektiğinde müdahale edin, doğada açık havada bol zaman geçirin, bol su için, ozon cihazı alın ve evinizi sık sık ozonlayın, küflü yerleri sirke-karbonat veya %3 lük hidrojen peroksit ile temizleyin yani bildiğimiz oksijenli suyla, haftada 3-4 kez saunaya girin, evde hepa filtreli elektrik süpürgesi kullanın, küfe etkili uçucu yağlardan faydalanın, evde yaşayan insanlar ve hayvanların sağlığını yakından takip edin ve en kısa sürede yeni eve geçmeyi planlayın.

Yeni bir ev kiralarken veya satın alırken küf kokusu yoksa veya gözle görünür bir şekilde küf öbeklerine rastlamıyorsak, küfün yokluğundan emin olmak için neler yapabiliriz, nerelere bakmamızı önerirsiniz?

Yeni bir ev niyetimiz varsa dikkat etmemiz gereken ilk şey mümkünse evi boyasız görmek. Genelde ev sahipleri veya emlakçılar evi ilana koymadan önce küflü yer varsa orayı kapanacak şekilde boyarlar ve siz bunu görmezsiniz, anlamazsınız. Ev tutarken ancak birkaç ay sonra küf gözle görünür hale gelir ama o zamanda iş işten geçmiştir…

Evin yönü eskilerin dediği gibi güney olsun böylece kuzey yağmurlarından etkilenmez. Banyosunda mutlaka penceresi olsun ama yeni yapılan evlerde mimarlar artık banyoya pencere koymuyor. Evi gündüz ışıkta inceleyin gerekirse koklayın, daima yukarıya bakın ilk işaretler genelde oradadır, duvarda tavanda kabarma, çatlama, nem, soyulma var mı?

Lavabo altı dolaplarını, tesisatları kontrol edin. Bina yöneticisi ve bina görevlisi ile görüşün. Binada su basması, su kaçağı, su sızıntısı, diğer evlerde küf sorunu olup olmadığını öğrenin. Binada su yalıtımı olup olmadığını öğrenin, uzun süre boş kalan evlerin küflenmiş olma ihtimali çok yüksek, ne kadar süredir boş olduğunu öğrenin, gözle görünen küf varsa hızla uzaklaşın, yeni sıfır evler de küflü olabilir bunun garantisi yok. Evi beğendiyseniz ilk yapmanız gereken kira kontratına küflenme durumunda sözleşme iptali maddesini ekletin.

Ev sahibi küfü temizletmek ve tadilat yaptırmak zorundadır. Nemli, küflü, rutubetli ev kusurludur yasal haklarınız var. Bu konu ile ilgili bildiğim tek dava Hazal Kaya’nın davası ve ev sahibi kusurlu bulundu, küflü evi boyatıp kiralamış, dava kiracı lehine sonuçlandı, hatta ödediği tüm kiraları geri alması yönünde karar çıktı.

Halıfleks, duvar kağıdı, parke gibi zeminin, duvarın örtülü olduğu yerler küf için uygun ortam oluşumunu destekler mi? Bu tür uygulamalardan kaçınmak mı gerekir?

Evde küf varsa halıfleks her zaman küf için çok iyi bir yerleşim yeri görevi yapar, aynı şey halılar için de geçerlidir. Arkasından küf çıkmayan duvar kağıdı henüz görmedim. Gizlenmeyi seven ve başaran küfün en çok bulunmayı tercih ettiği yerlerin başında duvar kağıtları gelir. Orada kimseye görünmeden sessizce büyümeye devam eder. Çıkardığı gazlarla duvar kağıdı kabarmaya başladığında varlığını ancak anlarız. Sağlıklı bir evde sağlıklı kalmak istiyorsak duvar kağıdı, halıfleks ve ahşap duvar kaplamaları uygun bir tercih değil.

Küften korunmanın tek yolu onu önlemek mi, küf oluşumundan tamamen kurtulmak, yaşam alanlarımızdaki, eşyalardaki küfleri tamamen temizlemek mümkün mü? Ev tipi yöntemlerle temizlenebilir mi?

Küfle mücadele etmenin en iyi ve doğru yolu küfün oluşmasını engellemek. Eğer bir evde küf oluşmuşsa ondan kurtulmak gerçekten zor. Bunun için nem ve sıcaklık ölçer bize çok yardımcı olacaktır, mümkünse her odada olmalı ve düzenli ölçüm yapılmalıdır.

Küfü temizlemenin en doğru yöntemi nedir?

Evde küf görünce insanın aklına ilk gelen şey ondan nasıl kurtulacağıdır. Ve yine insanın aklına ilk gelen hemen çamaşır suyu oluyor, çünkü kolayca erişilebilir, herkesin evinde var ve uygulayınca gözle görünen bir temizlik sağlıyor.

Oysa küf duvarda gördüğümüz kara leke olmanın dışında kendi savunma sistemi ve araçları olan -mikotoksin gibi- biyolojik bir canlıdır. O da tüm canlılar gibi hayatta kalmak, türünü devam ettirmek ister ve gerekirse bunun için savaşır. Küf temizliğinde çamaşır suyu kullanımı küfün kendini tehlikede hissetmesine neden olur, etrafa sporlarını (üreme hücreleri) ve toksinlerini daha çok saçmasına neden olur.

İlk etapta küf gitmiş gibi görünse de bir süre sonra bu sporlar sayesinde daha güçlü bir şekilde geri döner. Bu yüzden çamaşır suyu küf temizliğinde önerilmez. Yurt dışında bu iş nasıl yapılıyor? İşi yapan uzmanların küf kaldırma şirketleri var, kimse küfü öldürmekten bahsetmiyor. Önce küfün türünü belirler ona uygun remedy hazırlayıp uygularlar. Bunu yaparken kendilerini korumak için nerdeyse bir astronot gibi giyinirler.

Küfü doğal yollarla nasıl temizleyelim peki? Sirke, karbonat veya %3 hidrojen peroksit yani bildiğimiz oksijenli su ile doğrudan sprey yapıp temizleyebilirsiniz.

Profesyonel küf temizliği ve müdahalesi gerektiğinde, bu süreçte nelere dikkat edilmelidir ve ev sahipleri nasıl bir hazırlık yapmalıdır?

Maalesef Türkiye’de yurtdışındaki gibi profesyonel küf temizliği yapılmıyor sadece görünen yerlere tadilat yapılıyor. Bu yapılırken de insanlar küfe karşı kendilerini korumuyor, önlem almadan bu işlemi yapıyor. Küf insanlara solunum yolu ile, ciltten ve gıdalar yolu ile bulaşabilir.

Son olarak hem yaşam alanlarımızın bakımı hem de gıdaların korunması ile ilgili Uplifers okuyucularına ne söylemek istersiniz?

Bazen evimizin mikrobiyomunu aşırı temizlik, yanlış temizlik, toksik kimyasallar ve dezenfektanlar ile biz de bozarız. Evimizin mikrobiyomu bozulursa bizimki de bozulur.

Bir de son olarak evinizle ile ilgili bazen şöyle düşünceleriniz varsa evinizi mutlaka küf yönünden araştırın:

Bu eve taşındığımızdan beri eşimle kavga ediyoruz,
Bu eve taşındığımızda beri çocuğum huysuz,
Eve gelince bir halsizlik sıkıntı geliyor,
Eve girmek istemiyorum,
Evde anlayamadığım bir tuhaflık hissediyorum,
Sürekli hastayım,
Bu eve taşındığımdan beri sürekli kilo alıyorum,
Evde mutsuzum huzursuzum güvende hissetmiyorum…

Eve geldiğinizde enerjiniz düşüyorsa, aile içinde çok sık sorun kavga yaşanıyorsa, bazen evin/mekanın enerjisi zannettiğimiz şey aslında küf olabilir. Evinizde, işyerinizde veya herhangi bir evde/mekanda bunları yaşıyorsanız orada gizli küf olabilir.

İlginizi çekebilir: Yaşam alanlarımızın gizli tehdidi: Küf oluşuma dair tüm merak edilenler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale