X

Ne zaman ‘seni seviyorum’ demeli?

Romantik bir sevgiyi ilan etmek için bazen doğru anı beklemek gerekir. Bu tür bir ilan-ı aşk romantik ilişkilerde çok arzu edilen bir şeydir ve bu esnada içimizdeki sevgiyi açığa vurur, onunla yaşarız. Aşkımızı ilan etmek, gelecekte ona bağlı olacağımızı gösterir. Ancak “seni seviyorum” demedeki en büyük problem zamanlamadır, özellikle de erken söyleme problemidir. Eğer aşkın gelişmesine yeterince zaman ayrılmazsa, yoğun bir arzu ile karıştırılması mümkündür. Aşk her bireyde farklı bir hızda gelişir ve bu nedenle partneriniz sizin aşkınızı aynı şekilde iade etmekte zorlanabilir. Hatta bazen insanlar cinsellik gibi bazı hususlarda sonuç almak için aşklarını samimiyetsiz bir şekilde de dile getirebilirler.

Zamanın romantik aşktaki rolü iki temel cinsel davranışla ifade edilir; “zoru oynamak” ve “zamanı gelince” demek. Birincisinde elde edilmesi zor kişinin diğer tarafta aşk ve cinsel arzu uyandıracağı düşünülür. Böylelikle o kişi ciddiyetini ve samimiyetini göstermek için diğerine daha fazla zaman ayırır. İkincisinde ise karşıdaki kişinin samimiyeti ölçülmez ama aşkın yerleşmesi ve gelişmesi için zaman ayrılır, her iki tarafa da uygun hale gelmesi beklenir. Her iki durumda da aşk zaman ile elde edilmeli ve kanıtlanmalıdır.

Yeni bir ilişkide ne zaman “seni seviyorum” demek gerekir?

Bu konuda Reddit adlı sosyal platform üzerinde sorulan bir soruya verilen bazı cevaplar şöyle:

“Birisine bunu söylemenin en iyi zamanı, sizin duygularınızı en iyi ifade ettiği andır. Doğru zaman yoktur. Olabildiğince çabuk söylemek gerekir.” – Bir Erkek

“Bunu tam olarak hissettiğinde söylemek gerekir.” – Bir Kadın

“2 hafta çıktıktan sonra ona onu sevdiğimi söyledim ve o da bana geri söyledi. 6 yıldır beraberiz ve ona hala aşığım.” – Bir Kadın

“Bir kadından 2 hafta içinde benle evlenmesini istedim, bir daha onu görmedim.”  – Bir Erkek

“Mevcut erkek arkadaşıma aşık olduğumu çok hızlı anladım ama onu uzaklaştırmamak için bunu çok erken söylemedim. Dokuz ay bekledik ve aslında onun da bu sebeple söylemeye korkmuş olduğunu öğrendim.” – Bir Kadın

“Hisseder hissetmez söylemek istedim. 2.5 ay oldukça yeterli göründü. Bu zaman birisine aşık olmak için yeterli.” – Bir Kadın

Bu cevaplar, hissettiğiniz anda birisine aşık olduğunuzu ifade etmenin değerini gösteriyor. Bu durumda erken söylemenin riski geç söylemekten daha düşük. Partneriniz henüz aynı şekilde hissetmese bile en azından henüz o noktada olmadığını söyleyebilir ve bu da gideceğiniz yönü ve beklentileri ayarlamanızı sağlar. Hem erkek hem de kadın bu tür birebir karışık olmayan cevaplardan üzüntü duyabilir ancak pek çok kişi karşısındakini üzmemek için “ben de seni seviyorum” demeyi tercih edebilir. Bir diğer ilginç bulgu ise insanların bir dili yabancı dil olarak konuşmaları halinde, sevgilerini söylemekte o dili anadili olarak konuşanlardan daha rahat olmaları. Bunun sebebi muhtemelen duyguların anadilde daha yoğun bir şekilde hissedilmeleri ancak ikinci dil olarak daha kolay ifade edilebilmeleri.

Aşağıda “seni seviyorum” dememenizi gerektirebilecek bazı yaygın durumlar var:

İlişkinin çok erken döneminde henüz çok duygusalken ve mantıklı olarak düşünemiyorken dememek gerekir. Ayrıca sadece nezaketten dolayı söylememek, sessizliği önlemek için söylememek, bir şey karşılığında söylememek ve cinsel ilişki esnasında söylememek uygun olur.

Cinsiyetler arasında da bazı farklar mevcut. Erkekler sevgilerini kadınlara göre daha çabuk ifade ediyorlar ve sevildiklerini duymak da onları kadınlardan daha fazla mutlu ediyor. Bir ankete göre erkekler partnerlerine onları sevdiklerini 88 gün içerisinde söylüyorlar, kadınlarda ise bu süre 134 gün. Ayrıca erkeklerin %39’u çıkma sürecinin ilk ayında “seni seviyorum” derken, kadınlarda bu oran %23. Farklı milletlerden insanlarla yapılan bir diğer çalışmada ise erkeklerin aşklarını ilk ilan eden olma ihtimalleri daha fazla. Kadınlar kötü bir partner seçiminin potansiyel masraflarından kaçınmak için erkeklere göre daha dikkatli davranıyorlar. Ancak sevgi ilanına verilen duygusal tepkiler konusunda ciddi bir fark yok.

“Seninle ilişkiye girmek istiyorum” demek elbette “seni seviyorum” demekten çok daha problemli bir şey. Birincisinde romantik ilgi yok gibidir. Ayrıca sevgi ilanının tersine cinsellik, rıza ve karşılıklılık gerektirir. Bu nedenle cinsellik isteğini belirtmek hakaretamiz olabilir. Bu nedenle özellikle ilişkinin ilk aşamalarında pek söylememek gerekir.

Devam eden ilişkilerde ilan-ı aşk ne zaman edilmeli?

Devam eden ilişkilerde zamanlama yeni başlayan ilişkiler kadar önemli değildir. İlişkinin başlangıç aşamalarında romantik yoğunluğu ayarlamak için zamanlama çok önemlidir; ancak devam eden ilişkilerde zamanlama değil, zamanın kendisi önemlidir. Çünkü romantik yoğunluğu tekrar canlandırmak ve romantik derinlik için gerekir. Bazı iddialara göre kadınlar romantik ilişkilerde sevildiklerini olabildiğince sık duymak istiyorlar. Ancak erkekler aşkın daha kıymetli bir şekilde söylenmesi gerektiğini söylüyorlar ve bu nedenle o kadar sık tekrar etmiyorlar. Kadınlar ise erkeklerin bunu söylememelerini artık onları sevmediklerine yoruyorlar. Ayrıca evli çiftler sevgilerini yeni çiftlere göre çok daha az sözlü olarak aktarıyorlar.

Özetlemek gerekirse, partnerler birbirlerini gerçekten seviyorlarsa, “seni seviyorum” demenin doğru veya yanlış zamanı yoktur ama bu sürekli söylemeniz gerektiği anlamına da gelmez. Bir şeyi çok fazla söylemek onun anlamını hafifletebilir. Temel olarak iki noktada “seni seviyorum” demek uygun kaçmaz: birincisi ilişkinin çok erken dönemlerinde henüz sevgi derinleşmemişken, ikincisi ise bu şekilde hissetmeyip bunu bir amaç uğruna söylediğinizde. Genel olarak aşkın karşılıklı ilanı yakınlık, tatmin ve güven gibi faydalı duygular üretir. Yine de aşkınızı biraz erken ilan etmek, onu çok geç ilan etmekten daha iyidir.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: İlişkilerde “seni seviyorum” demek kadar anlamlı 11 davranış

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale