X

Ne kadar önemli olduğunu unuttuysan hatırla: Değerin var oluşuna bağlı

İki iş yaptım, kendimi önemli sandım.

Uzun zamandır kurumsal hayatta değilim. Yol çok başka yerlere götürdü beni kendimi ona teslim ettiğimde. Meditasyon Eğitmenliği eğitimi, Yoga Eğitmenlik eğitimi derken bir süredir kendime yatırım yapma halindeyim. Bu süreçte de yoğun bir iş tempom olmadı. Hatta iş tempom olmadı. Derslere katıldım, gezdim, yattım. Bu sırada da hep “hiçbir şey yapmasa da insan sadece var olarak bu hayatta çok şey yapıyor. Herhangi bir şey yapmasa da sadece varoluşuyla çok değerli” gibi konular üzerinde çok çalıştım. Seanslar, meditasyonlar vb. Hala da çalışmalarım devam ediyor.

Dış dünya iç dünyamızın yansımasıdır diye boşa demiyorlar. 

Çünkü öğretilmiş bize; bu hayatta biri olmak istiyorsan mutlaka kurumsal bir işte başarılı olman gerekiyor! Yoksa işe yaramaz, değersizin tekisin. Neden yaşıyorsun ki? Hayır hiç abartmıyorum. Dürüst olun. Aynen böyle bakılıyor bu ülkede iş anlamında maalesef. Daha da abartısı o işin de iş sayılması için doktorluk, mühendislik, ticaret vb. gibi bilinen işler olması gerekiyor. 
 
Ve bu noktada sizin duruşunuz çok önemli bir nokta oluyor. Hep örnek veririm çevremdekilere kendi hayatımdan… Organizasyon firmasından çıkıp başka bir organizasyon firmasında iş bulana kadar arada altı aylık boş bir sürecim vardır hayatımın bir döneminde. Nasıl mutsuzum, nasıl depresyondayım. Herkes çalışıyor, bir şey yapıyor, ben bomboş oturuyorum. Bildiğiniz kendimi küçümsediğim bir dönem… E ben kendimi küçümsedikçe dışarıdan nasıl tepkiler alıyorum? “Çalışmıyor musun? Aaa! Sıkılmıyor musun yahu? Bu dönemde çalışmamak? Ben çalışmadığımı düşünemiyorum!” gibi iğneleyici, küçümseyici sözlerle karşılaşıyorum tabii ki! Dış dünya iç dünyamızın yansımasıdır diye boşa demiyorlar. Çirkin bir ufalma sürecinden geçiyorum. Utanıyorum çok olduğum durumdan. 
 
Sonra tekrar bir işe girdikten bir süre sonra bu defa kendi isteğimle işi bırakıyorum. Bu defa fark var ama! Eminim kendimden ve mutluyum! Ve aynı insanlarla diyalog aynen şöyle gelişiyor: 

-İşi mi bıraktın?
-Evet yahu vallahi bıraktım, artık olmuyordu.
-E şimdi ne yapıyorsun?
-Çok keyfim yerinde. Kendime zaman ayırabilmeye başladım. Çok mutluyum!
-Yaa. Elimde olsa bende bırakırım vallahi! Ohh! Ne güzel bir şey yapıyorsun!

Eğer insan bir şey istiyorsa, gerisi bahane. Bunu bilir bunu söylerim.

 Bakın size aynı insanlar diyorum, her iki durumda da tepkileri verenler! Hayatım boyu unutmayacağım! O zaman anlamıştım her şeyin insanın sadece kendisiyle alakalı olduğunu gerçekten. En son kurumsal firmalarla yollarımı ayırışım o dönemdir! Sonra kendimi hayata bırakınca şu an ise meditasyon ve yoga hocası olarak hayatıma devam ediyorum! Ölmedim yaşıyorum yani! Hem de mutlu bir şekilde! 
 
Tabii ki benim bunu rahat bir şekilde yapabilecek şansım vardı. Ailem bana her zaman çok destekti çok şükür. Ama çok arkadaşım var ki 7/24 bir işte çalışıp kendisi için aynı anda bu eğitimleri de alan. Çok takdir ettiğim insanlar! Bahanesiz hayatını gerçekleştiren insanlar! Eğer insan bir şey istiyorsa, gerisi bahane. Bunu bilir bunu söylerim.
 
Bu arada ben bir şey yapmadığımı da sanırken bahsettiğim gibi iki eğitim bitirdim o da ayrı. Ama o sırada dönemler oluyordu bunları görmüyordum. Bazen kendime: “aferin Gamze! Ne güzel şeyler kattığın bir dönemdesin kendine.” derken, bazen her şeyi unutup: “insanlar ilerliyor, bir şeyler yapıyor, sen hiçbir şey yapmıyorsun!” kafasına girip kendimi dövüyordum. Kendimi aşırı stresli dönemlere soktuğumu hatırlıyorum.

Çok merkezinde kalabilen bir insan olsaydım o süreçte, muhtemelen bu insanlar hayatımı hiç etkilemeden geçip gidecekti.

Bir de hayat sever ya inandığımız şeylerin arkasında sağlam durduğumuzu görmeyi. Ben iş anlamında bir şey yapmamak değerini belirlemez insanın gibi yerlerde gezinirken içimde ve bunu hayatıma, kalbime, yüzüme yansıtmaya çalışırken, hayat en sert haliyle meydan okumaya geçti bana ve hayatıma, üstüne üstlük en yakınıma dünyanın en hırslı insanlarını soktu! Hayatı iş olan, çalıştığı yerle kendini konumlandıran, işte yaptıklarıyla kendini başarılı/başarısız diye adlandıran, değerli/değersiz diye değer biçen. Düşünsenize! Haydi bakalım Gamze bakalım inandıklarının arkasında sağlam durabilecek misin?
 
Maalesef pek beceremedim! Çok merkezinde kalabilen bir insan olsaydım o süreçte, muhtemelen bu insanlar hayatımı hiç etkilemeden geçip gidecekti. Değmeyecekti bile. Fakat ben perişan oldum! Tamamen kendimi unutup karşımdakinden etkilendiğim ve hepimize ezberletilmiş olan: “Bir işte çalışmıyorsan, boş boş oturuyorsan bir işe yaramıyorsun ve değersizsin” kalıbına yavaş yavaş daldım. Sonrasında ne yapacağımı şaşırmalar, yine kendimi küçümsemeler, stres olmalar, o an canım istemiyor bile olsa sırf “bir şey” görünmesi uğruna oraya/buraya mail atmalar. Siz kendinizden emin olmadıkça nasıl korkunç sürüklüyor sizi hayat biliyor musunuz? Uf! Çarpa çarpa ilerlerken ne olduğunuzu şaşırıyorsunuz. İstemiyorsunuz, yoruluyorsunuz, ağlıyorsunuz ve en kötüsü de unuttuğunuz için kendinizi; bunların hepsine katlanmak zorunda olduğunuzu düşünüyorsunuz çünkü değersizsiniz hiçbir şey yapmadığınız için! 
 
Ayrıca o “bir şey” kime göre neye göre? Benim için nefes almaktır, başkasına göre resim çizmektir, bir diğeri için çok iyi satış yapmasıdır. Nasıl kalıplara girebiliriz ki?! Ahhh Gamze! İşte bunları o an o durumların içinde bile gör, fark et diye hep ayık olman önemli hayatta!

Evet bir şey yaratmanın keyfini kesinlikle çıkart ama bunun için kendini değerli, önemli görmeye başlama!

Ama insanız. Bu yüzden de kendimi dövmeyeceğim. Hayatta en önemli şey kendimize şefkat. “Evet insanım ve unutabilirim”. Bu kadar basit. Basit de dediğime bakmayın aslında. Bu cümleyi böyle rahatça ve şefkatle kurabilmem bile zamanımı aldı aslında epey. Altında baya yaşanmışlık var aslında onun da kurduğum pek çok cümle gibi…
 
Yahu ben nereden geldim buralara aslında biliyor musunuz? Bu ara hayatıma ektiğim tohumların filizlenmeye başladığı bir sürece girdim çok şükür. Son bir haftadır üzerinde yoğun çalıştığımız bir proje yarattık arkadaşımla. Bilgisayar başında saatlerce oturmalar, e-postalar atmalar uzun uzun, toplantı yapmalar vb. Bir hoşuma gidiyor ki sormayın! Ama ihtiyacım varmış çok o içimdeki yaratıcılığın dünyaya akmasına. Şu an bunun tadını doya doya çıkarıyorum o yüzden açıkçası. 
 
Ama bir şeyi karıştırmamak lazım! Evet bir şey yaratmanın keyfini kesinlikle çıkart ama bunun için kendini değerli, önemli görmeye başlama! İşte orada karıştırma bir şeyleri birbirine. Kendimde onu fark ettim demin ve hemen: “Hoop orada bir dur Gamze!” dedim. 

O zaman, ne yaparsan yap, ne yapmazsan yapma; değerinin sadece varoluşuna bağlı olduğu harika hayatlara… 

“Ne kadar çok şey yapıyorum, ben de önemli şeyler yapıyorum işte. Meşgulüm, yoğunum”a giriyordum ki anında yakaladım zihnin o dalmak istediği yeri ve durdum! Sonra düşündüm. Kendisiyle bu kadar çalışan ben anında hayatında var etmeye çalıştığı değerleri unutup direkt iki iş yaptı diye hemen önemliyim havalarına 1 dakika olsa bile giriyorsa; farkındalığı olmayan insanların kafalarında iş=önem gibi kalıplarda yaşayıp, buna inanıp hayatlarını buna göre idame ettirmeleri kadar normal bir şey yok o zaman? “İşte şimdi o kızdığın insanları da anlıyorum..” diye geçirdim içimden. Ama neyse ki yakaladım kendimi, neyse ki! Çünkü eğer oraya gene girseydim, bu proje bittiği an ben gene “değersizim” kafasına doğru alıp başımı gidecektim. Sonra gene zorlaşsın hayat! Aman aman! Teşekkür ederim almayayım!
 
“O zaman aferin sana Gamze’cim. Ayık yaşamanın mükafatı fark etmek ve fark etmenin mükafatı istediklerini hayatına alıp istemediklerini atmak/dönüştürmek. Evet unutabilirsin bildiklerini çünkü insansın. Çok normal. Ama senin adına mutluyum ki “gördüğün” için hemen hatırladın! Tebrik ederim seni! Haydi ne olursa olsun, ne yaparsan yap, ne yapmazsan yapma; değerinin sadece varoluşuna bağlı olduğu harika hayatına devam! Seni seviyorum!”
 
O zaman, ne yaparsan yap, ne yapmazsan yapma; değerinin sadece varoluşuna bağlı olduğu harika hayatlara… Sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Bir an dur ve fark et: Kendine yeterince şefkat gösterebiliyor musun?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale