Ne ekersen onu biçersin: Sevgi sevgiyi, ilgisizlik ilgisizliği doğuruyor
Hayatta hepimiz kendi seçimlerimizin sonuçlarını yaşıyoruz. Fakat fark ettim ki asıl sıkıntı yaptığımız seçimleri yaptığımızı unuttuğumuz zaman oluyor. Nasıl mı?
Mesela ben hayatımın geçen döneminde yalnızlığı seçtim. Arkadaşlarımla eskisi gibi pek sık görüşmüyordum, genelde tek başıma evdeydim, kardeşlerimin davet ettiği yerlere gitmek yerine kitap okuyordum. Uyuyordum, dizi izliyordum, yazı yazıyordum, derdimi paylaşmıyordum, pek kimseyle konuşmuyordum. Genel anlamda yalnızdım çünkü bu şekilde yaşamaya razıydım. Memnundum halimden. Sanırım epey de ihtiyacım varmış.
Fakat sonrasında kimse beni aramamaya başlayınca, program yapacak birilerini bulamayınca, merak edilmeyince şikayet etmedim ama kendimce içten içe sevilmediğimi düşünmeye başladım. Herkes hayatına devam ediyordu ve varlığımı unutmuşlardı. Bazen kızdım, bazen de gücendim.
Sonra bir gün hayatımdaki bu dönemi bitirmeye karar verdim. Yalnız başınalık yetmişti. Alacağımı almış, dinlenmiş, kendimi beslemiş, görmem gerekenleri görmüştüm. Şimdi tekrar dışarı çıkma zamanıydı. Nitekim karar verdiğim gibi uygulamaya koyuldum. Yok olduğum süreci telafi etmek adına ekstra bir aksilik çıkmadıkça mutlaka her yere gitmeye çalışıyorum. Arkadaşlarımı daha çok arıyor, daha çok program ayarlamaya çalışıyorum. Zamanında görüp daha sonra ararım diye tamamen unuttuğum cevapsız aramalara artık en geç bir saat içinde bile dönüyorum.
Geçenlerde, geç yattığım için geç kalktığım bir sabah, uyandığımda telefonumda 3-4 cevapsız çağrı gördüm. Arayan arkadaşlarımdı. Ben uzun süre açmayınca merak etmişler. Telefonu yüzümde kocaman bir gülümsemeyle kapatmıştım. Merak ediliyordum!
Ama sonra o an bir ışık yandı. Hayatta her şey bir tepki buluyordu. İlgisizlik, ilgisizlik olarak geri dönüyor, sevgi ise yine sevgi olarak geri dönüyordu. Ben arkadaşlarımla tekrar ilgilenmeye başlamıştım ve hemen akabinde onlar da benimle. Unutulduğumu ve sevilmediğimi sandığım zamanlar sadece kendi yarattığım bir illüzyondu. Hem o dönem yalnız olmayı seçmiş, hem de bir süre sonra kendi yaptığım seçimi unutup sevilmediğim illüzyonuna düşmüştüm. Ne tuhaf değil mi?
Tam olarak bu sebepten insanın kendisini bilmesi ve sürekli ayık olması gerekiyor. Sağlıklı ve aktif seçimler yapmak için, bilinçli yaşamak için, hayatı otomatiğe bağlamamak ve boşuna kurban rolüne girmemek için anlarımızı farkında yaşamamız gerekiyor. Çünkü ne yaşarsak, ne yaparsak sadece kendimize yapıyoruz. Uyuyan Güzel’den Savaşçı Prenses’e geçtiğim için kendi adıma memnunum. En azından içinde bulunduğum şu dönem Savaşçı Prenses olarak hayatta kendimi daha canlı hissediyorum.
Yazılarımda sıkça bahsediyorum “bana ışık tutan anlardan”. Bir anda, çok da alakasız bir anda genelde, koca bir farkındalığın içerisinde buluyorum kendimi. O an o konuda bir şey düşünüyor olmuyorum, sadece unuttuğum bir şeyi bir an tekrar hatırlamış olmak gibi bir his aslında bahsettiğim anlar. İşte tüm bu anlar bana meditasyonlarımın hediyeleri. Her gün düzenli olarak gerçekleştirdiğim, kendime ayırdığım minicik bir süre bile olsa sessizlik anlarım… Kendimle baş başa kaldığım ve kendime her defasında bir adım daha yanaştığım sihirli anlarım…
Bu arada siz de “meditasyon nedir, ne işe yarar, stres nedir, stresin bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler nasıl yaparım, aynı döngüleri yaşamaktan nasıl kurtulurum, ben aslında kimim?” gibi soruların peşindeyseniz ve kendinize siz de sessizlik anları hediye etmek istiyorsanız iki günlük meditasyon eğitimleri için bana [email protected]’dan ulaşabilirsiniz.
Nice sihirli sessiz anlara! Çok sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Hayatı dengede yaşamak: Ne insanlardan kaçın, ne de kalabalıklarda kendinizi unutun