Kimi zaman deriz ya kendimize: “Eee! Bugün de dünün aynısı!”
Şu an kendinizi nasıl hissediyorsunuz? İhtiyaçlarınızın ne kadarını karşılıyorsunuz? Sizin için önemli olan neler yapmaya gayret ediyorsunuz? Gelin, kendinizi nerelerde hissediyorsunuz birlikte bakalım…
Mücadele bölgesi
İhtiyaçlarınızın pek azı karşılanmış ve sanki uyurgezer gibi bir şekilde, bugünü de dün yaptığınız şeylerin aynısını yaparak geçiriyorsanız, çoğu insan gibi siz de mücadele bölgesindesiniz demektir. Kararlarınızı alışkanlıklarınıza, geleneklere, sorumluluklara veya başkalarının beklentilerine dayanarak veriyorsunuz. Yaşamanız gereken hayatı yaşamadığınızı; şu anda yaşamakta olduğunuzdan çok daha fazlasının olabileceğini hissediyorsunuz ama özlem duyduğunuz hayatın sadece ulaşamayacağınız bir hayalden ibaret olduğuna inanıyorsunuz. Kendinize sürekli “Bir gün kendimi bu kabustan kurtaracağım” diyor ve hatta ne yapmanız gerektiğini de biliyor ama yapmıyorsunuz. Her şey gözünüze çok zor görünüyor.
Uyanış bölgesi
Uyanış bölgesindeyken, bir nevi uyanıksınızdır ama tam olarak uyanmış sayılmazsınız. Hayattan ne istediğiniz konusunda bir fikriniz var ve ihtiyaçlarınızın çoğu karşılanmaktadır. İhtiyaç duyduğunuzda güvendiğiniz birinden destek alarak, hak ettiğinizi düşündüğünüz yaşamı elde edebileceğinize inanıyorsunuz. Her şeyin mümkün olduğunu anlıyor ve dönüşmeye başladığınız kişiden memnun olduğunuzu hissediyorsunuz. Ancak aynı zamanda geçmişte çok fazla zaman kaybettiğinize dair hissiyatlarınız, kendinize taktığınız türlü etiketler ya da her şeyin arkasındaki nedeni anlamaya çalışmak gibi düşünceler arasında gidip gelerek çok fazla zaman harcıyorsunuz. Kendinize bu kadar yüklenmek ve kafanızın içinde oluşturduğunuz senaryolar ile yaşamak, yalnızca sizin canlı olmanın bütünlüğüne ulaşmanızı engelliyor.
Canlılık bölgesi
Kim olduğunuzu onurlandıran, hem kendinize hem de başkalarına saygı duyan, sizin için önemli olduğunu bildiğiniz değerleri ve amaçları tam olarak yansıtan, bilinçli bir yaşam sürüyorsunuz. Kendinizi sevdiklerinize içtenlikle ve samimiyetle bağlı hissediyorsunuz. Hayatın kendisine de tamamen bağlı hissediyorsunuz. Hayatın zorluklarını açık yüreklilikle, güvenle ve sağlıklı bir kırılganlıkla karşılamanıza destek olan olağanüstü bir bilgeliğe ve öngörüye sahipsiniz. Hayatınızdaki huzur, neşe, dinginlik ve sevgi için minnet duysanız da, rutin olarak kendinize yatırım yapmanın değerini anlıyorsunuz çünkü hayatın bolluk ve bereketinin sınırı olmadığı bir gerçek (ama siz bunu zaten biliyordunuz).
Çok zamanımız var gibi düşünürken, zamanın hızlıca geçtiğine şahit oluyoruz, biz istesek de istemesek de akmaya devam ediyor. Zaman zaman yukarıda sayılan farklı bölgeler arasında geçiş yaptığımızı da görüyoruz. Önemli olan kendi ihtiyaçlarımızı sağlıklı bir şekilde gözetebilmek. İhtiyaçlarımızı gözetirken yalnızca fiziksel ve zihinsel olarak değil, ruhsal olarak da beslenmeyi hatırlamak.
Okuduklarınız ilginizi çektiyse @dorecoaching Instagram hesabını takip ederek diğer paylaşımlarımı görebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Başkası için yaşamayı bırakıp gerçek benliğimize nasıl yaklaşırız?