X

Nasıl bir hayat yaşamak istediğini düşün: Verdiğin cevabı yaşamaya ne dersin?

Ben genelde pek anlamazdım her şeyden şikayet eden, eleştiren, her durumun en kötü açısını gören insanları. “Neden yapıyorlar ki bunu, hayatı boşa kendilerine zindan ediyorlar” diye düşünürdüm. Anladım!

Son dönemde geçirdiğim; kendi içimde savaş verdiğim dönemle anladım! Neyden kaynaklandığını, nasıl olduğunu bizzat deneyimledim. Her şeyin kaynağı kendi içindeki mutsuzluk insanın. Bir insan sürekli negatifse ve hiçbir şeyden memnun olmuyorsa anlayın ki o insan kendi içinde çok mutsuz; hatta fazla mutsuz. Kızıyoruz genelde öyle insanlara sürekli negatifliklerinden dolayı ama onları da yargılamam gerektiğini şahsen öğretti yukarıdaki bana. Bir şeyi ancak insan kendisi yaşayınca anlıyor tam anlamıyla; istediğiniz kadar “ben yargılı bir insan değilim” deyin.

Ruhum sıkışıyordu sanki ve gözüme her şey batıyordu.

Son on gündür hiç tanımadığım bir Gamze ile tanıştım. Kendimi üfleyip, pöflerken buldum. Sürekli şikayetçiydim her şeyden. Öfkeliydim; her an herkese kızacak, parlayacak bir şeyler buluyordum. Ruhum sıkışıyordu sanki ve gözüme her şey batıyordu.

Annemle yemeğe gittik geçen akşam. Uzun zamandır da böyle bir şey yapmıyorduk. Normalde keyifli, muhabbetli geçmesi beklenen üç saatlik yemekte konuşacak konu bulamadık. Daha doğrusu benden kaynaklanıyordu. İçimde öyle bir memnuniyetsizlik vardı ki hayata, her şeye dair; konuşmayı bile gereksiz buluyordum ve bunu buram buram yayıyordum etrafıma eminim. Annem de bir noktada: “Gamze konuşacak konu bulamıyorum, öylece kaldım anlamadım.” dedi. O an o anlamadı ama ben biliyordum. Mevzu benim içimdeki hayat sorgulaması ve bundan o sırada kaynaklanan öfke, hayal kırıklığı, isyandı. Dışarıya sessizlik olarak yansıyordu sadece, herkesin karşısındaki ya da içindeki durumlara göre tepkileri değişiyor.

Etrafıma bakınıyordum sadece ki bu benim en kızdığım, en eleştirdiğim durumlardan biridir; dışarı yemeğe gidildiğinde konuşulmaması, etrafla ilgilenilmesi ya da telefonla uğraşılması… O an etrafıma bakıp yılbaşı geldiğinden dolayı süs olarak konulmuş rengarenk ışıklara bakıyordum. Bayılırım yılbaşı zamanlarına! Bayağı severim yılın o dönemini; rengarenk ışıklar, süsler. O an içimden geçirdiğim tek bir şey vardı: “Ne lüzumsuz bu ışıklar, ne saçma!”

Annem olgunluğu, beni olduğum gibi kabul edip sahiplenişi ile o an bana hayatımda tek ihtiyacım olanı verdi.

Sonra annem bir konu açmaya yeltendi. Görüyordu mutsuzluğumu ve tek isteği yüzümün gülmesiydi çoğu annenin olduğu gibi. Kadıncağızı bin pişman ettim. Bir incir çekirdeğini doldurmayacak bir mevzudan delirip öfke kustum. Sinirden elim ayağım titriyordu. Annem ilk önce ne yapacağını şaşırdı ama yüce gönüllüdür çok. O an o da geri tepki olarak delirmek yerine sakinleştirmeye çalıştı beni ki haksızdım! Kendimi engelleyemiyordum ve en sonunda sinirden ağlamaya başladım. Durum tuhaftı ama çok belliydi bir şeyler olduğu. Annem kendisinde aramaya başladı suçu. “Ben bir şey diyorum ve hep bana kızıyorsun, nerede hata yapıyorum diye düşünüyorum.” dedi. Üzüldüm çok o öyle söyleyince ve “Sakın kişisel alma seninle hiçbir alakası yok bunun. Karşımdaki Ayşe, Fatma, Ahmet olsaydı da ben tamamen böyle olacaktım.” dedim. Bir insana sorulması gereken tek soruyu sordu: “Peki Gamze ne yapabilirim senin için?”

Hepimizin aslında çoğu zaman duymaya ihtiyacı olan şey verilen akıllar yerine bu sorunun kendisi! “Ben ne yapabilirim senin için?” O an direkt fark ettim ki hiçbir şey yapılamaz. Bu durum kendimle çözeceğim bir durumdu. Benim bile elimden bir şey gelmiyordu, başka biri bana nasıl yardım etsindi?

“Hiçbir şey yapamazsın. Şu an önüme cenneti sun, bana sınırsızca her şeyi ver, ben yine böyle olacağım şu an. Yapacak hiçbir şey yok.” Ellerimden tuttu sadece ve “Ben ne olursa olsun buradayım. Senin sağlığın ve mutluluğun önemli benim için. Ben buradayım kızım.” diyerek gözlerime öyle derinden baktı ve ellerimi öyle kuvvetli tuttu ki bu sefer öfke yerini aslında derinlerdeki gerçek duyguya bıraktı: çaresizlik ve hüzün. “Seni bu yemekte böyle üzmeye hakkım yok, elimden şu an başka hiçbir şey gelmiyor. Ne olur arkadaşlarını çağır onlarla devam et ve ben de eve döneyim.” dedim. Sert bir şekilde reddetti. “Ben seni her halinle seviyorum. Bu hallerinle de sen benim başımın tacısın, hiçbir şey değişmiyor. İki huysuzlandın diye sıkılıp sızlanmak aklıma bile gelmedi. Ben çok memnunum burada seninle olmaktan! Başka hiç kimseyle olmak istemiyorum.”

Muhtemelen asıl ihtiyaçları olan sevgi ve şefkattir, anlaşılmaktır.

Sizi olduğunuz gibi kabul eden biri. Tüm karanlığınızla, sıkıntılarınızla, çıkardığınız arızalarla. O an ellerim ellerinde kalbime kuvvet doldurdu annem! Bunu duyunca öfkeden oluşan koruma kalkanımı iyice indirdim ve belki yarım saat ağladım restaurantta. Annem “Ağlama, dışarıdayız, insanlar ne düşünecek şimdi.” gibi cümleler kurmadı. “Ağla kızım. Şu an ihtiyacın bu ise ağla. Buradaki insanların da kim bilir kaçı böyle, sadece dışarı yansıtmıyorlar belki.”

Annem olgunluğu, beni olduğum gibi kabul edip sahiplenişi ile o an bana hayatımda tek ihtiyacım olanı verdi. Ve kendime izin verip içimde olanı dışarıya rahatça çıkarmama olanak sağlayıp alan tutması sayesinde sustuğumda daha sakin, daha dingin, daha huzurluydum. Hatta gülmeye başladık bile beraber! Ona buradan herkesin huzurunda teşekkürlerimi ve minnetimi sunuyorum! Canım annem!

Bir diyalog üzerinden ilerledik ama günün sonunda demek istediğim şu: Şikayetçi, negatif insanlar varsa etrafınızda bir yerlerde anlayın ki kendi içerisinde çok mutsuz onlar. Farkındalar ya da değiller ama mutsuzlar. Savaştalar. Bunu bilerek yaklaşın onlara. Muhtemelen asıl ihtiyaçları olan sevgi ve şefkattir, anlaşılmaktır. Siz sadece belki sadece susarak destek verebilirsiniz onlara, ağzınızla kuş tutmanız değil, sadece yan yana sessizliğinizde durmanızdır ihtiyaçları. Ve unutmayın; kendileri istemediği sürece oradan çıkmayacaklar. Sizin onları oradan sırf kendi gücünüzle çıkarma şansınız yok. Boşa kendinize yüklenmeyin o noktada. Ancak kişi kendisi isterse çıkacak o karanlıktan. Bu duruma kabulse de sonsuza dek dönecek bu mutsuzluk döngüsünde. Seçim onların. O kişileri hayatınızda barındırıp barındırmama seçimi ise size ait.

Nasıl bir hayat yaşamak istediğini düşün…

Şu an mı nasılım? Çok çok zorlandığım bir dönemdeydim ama sonsuza dek öyle yaşayamazdım. Hayat en çok kendime zorlaştı. İki seçeneğim vardı: ya karanlık bir odada yemek yiyip uyuyup, yemek yiyip uyuyup kendime acıyacak ve “elimden hiçbir şey gelmiyor” diye sızlanıp şikayet edecektim ya da kafamı toparlayıp gücümü elime alıp olduğum noktadan yeniden ayağa kalkmak için elimden geleni yapacaktım.

Ayağa kalkmayı seçtim. Hayat böyle, buradan yaşayınca daha keyifli benim için. Düşüp kalkacağız son nefesimize kadar belli ki. “Şu yaşına kadar ne anladın?” derseniz; anladığım en büyük noktalardan bir tanesi bu hayatla ilgili. Düşeceğiz ve kalkacağız ve hayat devam ediyor ve hayatın nasıl devam edeceğini sadece biz seçiyor olacağız. İyilik ve güzellikle…

 

İlginizi çekebilir: Tüm kötülüklerin kaynağı sevgisizlik ve kalpten sevebilmenin gücü

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale