Narcissus Yunan mitolojisindeki avcılardan biridir. Hikayesini bilir misin?
Kendine âşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte âşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda “eko” dediğimiz yankılara dönüşür.
Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve Narkissos’u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün, av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis, yani ingilizce Narcissus çiçeklerine dönüşür.
Severim mitolojik hikayeleri, ruhsal öğretilerdeki kıssadan hisseleri. Hepsi, her şey gibi içlerinde günümüz yaşamında uygulayabileceğimiz dersler taşır. “İyi ama bu kötü sonlu aşk hikayesinden ne öğreneceğim ben?” dediğini duyar gibiyim. Kıza da mesaj var, erkeğe de…
Ben Paulo Coelho’nun Simyacı kitabındaki Oscar Wilde yorumunu seviyorum bu hikayeye.
Narkissos öldüğünde Oreadler (dağ perileri) gelir ve gölün tatlı suyunun, akıttığı gözyaşları yüzünden tuzlu suya dönüştüğünü görürler. “Neden ağlıyorsun?” diye sorar dağ perileri göle.
Göl: “Narkissos için ağlıyorum.”
Dağ Perileri: “Ah, elbette onun için ağlıyorsun. Ne de olsa, bizler dağlarda hep onun arkasından koşardık, ama onun yüzüne en yakından bakan, güzelliğini her gün en yakından seyreden sendin.”
Göl: “İyi ama, Narkissos güzel miydi?”
Dağ Perileri: “Bunu en iyi bilen sen olmalısın, değil mi? Sonuçta her gün senin kıyına gelip sudaki yansımasına bakmak için eğiliyordu…”
Göl bir süre sessiz kalır ve sonra şöyle der: “Narkissos için ağlıyorum ama onun güzel olduğunu hiç fark etmemiştim. Onun için ağlıyorum çünkü ne zaman benim kıyıma gelip üzerime eğilse, gözlerinden yansıyan kendi güzelliğimi görüyordum.”
Narsistik bir insanı nasıl anlarsın?
1. Yetişkin bir insana saygının temel öğelerini anlatırken bulursun kendini bir anda.
2. Onlar hep senin hatalarına ve ne yapman gerektiğine odaklanırlar, kendi hatalarını görmezden gelirler.
3. Bir anda senden sıkılıverirler.
4. Seni bilinçli provoke ettiği durumlarda hissettiğin duygular yüzünden suçlarlar.
5. Zihnini okumanı beklerler, iletişimini kurmadıkları kafasının içindeki düşünceleri göremediğin, duyamadığın için bir güzel de seni azarlarlar.
6. İlgi odağı olmak isterler – ilginin kendilerinden kaydığını fark ettikleri anda sürekli senden yapman için bir şey isterler.
7. Nazik, başarılı ve neşeli insanlarla dalga geçerler.
8. Her tartışmanızın, kavganızın “son” olacağından korkarsınız.
9. Dış görünüşünüz ile ilgili sürekli geri bildirimde bulunurlar.
10. Özür dilemeyi sevmezler.
10/10 yakalayabiliyorsan bir insanda, bil ki karşında kendini beğenmişin biri var. İyi ama madem tüm ruhsal öğretiler, “Karşınıza çıkan her insanın bir sebebi var, en kötünün içinde en iyi cevher vardır, yeter ki görünenin ötesini gör, duyduğunun ötesini duy” diyor neden sen bu kendini beğenmişle karşı karşıyasın şimdi?
Büyük ihtimalle kendi değerinin farkında değilsin ve kendine saygı alanını iyi koruyamıyorsun ve evren gelişimin için bu muhteşem nergis çiçeğini sana yollamış. “Nasıl ya, yok artık” diyeceksin ama öyle…
Peki narsistik bir insandan öğrenebileceğin çok kıymetli 5 şey ne?
Narsist bir insandan neler öğrenebilirsin?
1. Kendi güzelliğini, değerini.
2. Öncelikler listeni belirleyebilmeyi ve kendi ihtiyaçlarını öne koyabilmeyi.
3. “Alma – Verme” döngüsünü dengelemeyi, feda edip kar elde etmemeyi.
4. Hayır diyebilmeyi.
5. İstediğin şeyi “aynen istediğin şekilde” elde edebilmeyi.
Evrende hiçbir şey boşuna değildir. Her şeyin ve herkesin bir görevi vardır. Kötü sandığın kişi, durum, olay belki de başına gelen en iyi, en güzel şeydir. Kimseyi suçlama, yargılama, şayet bu tarzdaki insanlar seni çok mutsuz ediyorsa, dersini al ve yoluna devam et. Teşekkür ve sevgiyle.
İyi ama ben de onun karşısına çıktıysam, benim de bir sebebim olmalı? Olabilir. Belki sen de bu “sadece kendine odaklı” insana, nazik olmayı, başkalarının duygu ve düşüncelerini önemsemeyi, empati kurabilmeyi, kendisini ve başkalarını “gerçekten” sevmenin ne olduğunu gösteriyorsundur. Kim bilir… Yaşam denen oyun sonlandığında tüm bu cevapları daha net biliyor olacağız.
İlginizi çekebilir: Duygusal zeka, empatinin en iyi hali: Karşında gördüğün sende olmasın?