X

Müzik ve binaural vuruşlar migreni hafifletebilir mi?

Migreni olan pek çok insan, migren atağı sırasında ve öncesinde seslere karşı hassasiyet yaşar. Bu nedenle çoğu zaman seslerden uzaklaşmanın migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olabileceği düşünülür.

Sessiz bir yerde olmak migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilse de bu durum herkes için geçerli değildir. Bu da migren ağrılarını önlemenin ya da tedavi etmenin yeni yollarını ararken ses terapisine olan ilginin artmasına neden olmuştur.

Bu yazıda migren belirtilerini hafifletmek için müzik terapisinin ve binaural vuruşların nasıl kullanıldığını okuyabilirsiniz.

Müzik terapisi migreni hafifletebilir mi?

Migreni olan bazı kişiler müziğin baş ağrısını hafifletmeye yardımcı olduğunu söylemektedir. Ancak bunu destekleyecek yeterli sayıda araştırma bulunmamaktadır.

Bir araştırmaya göre üç ay boyunca her gün müzik dinleme seanslarına katılan epizodik migreni olan kişilerin yüzde 50 daha az migren atağı yaşadığı görülmüştür. Başka bir araştırmada ise müzik terapisi gören migren hastası çocukların baş ağrısı sıklığında yaklaşık yüzde 20 azalma olmuştur. Ancak bu yüzde 20’lik azalma plasebo grubunda da görülmüştür.

Migren ağrısı için ne tür müzik dinlemek gerekir?

Migren hastası yetişkinleri kapsayan bir araştırmada enstrümantal müzik kullanılarak terapi programı geliştirilmiştir. Terapi programında yer alan müzik türleri şu şekildedir:

  • Klasik müzik
  • Caz
  • Dünya müziği

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre dakikada 40-80 vuruş arası daha yavaş tempolu ve daha az enstrümantal parçalar migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilmektedir.

Müziğin türü ve dakika başı vuruş sayısının yanı sıra vuruşların binaural olması da önemlidir. Binaural vuruşlar, beynin hafif farklı frekanslardaki iki sesi işlemesiyle ortaya çıkan işitsel bir yanılsamadır. Beyin, binaural vuruş adı verilen üçüncü bir ton yaratarak farklılıkları birleştirmeye çalışır. Yani binaural vuruş, iki gerçek ton arasındaki farkı temsil eder.

Beyin dalgaları, beyinde gerçekleşenlere bağlı olarak kendi doğal frekansına sahiptir. Bazı araştırmalara göre beyin dalgası frekanslarındaki değişiklikler, migreni olan kişilerde migren ataklarıyla bağlantılıdır.

Binaural vuruşlarla beyin dalgalarındaki değişiklikleri düzelterek migren atağı sıklıklarını azaltmak ve ağrıyı hafifletmek mümkün olabilmektedir.

Migren ağrısı için en iyi frekans hangisidir?

Binaural vuruşlar ve migren üzerinde çok fazla araştırma olmadığından dolayı hangi frekansın en iyi olduğunu kesin olarak söylemek mümkün değildir.

Bazı kaynaklar beynin doğal dalgalarıyla uyumlu bir frekans kullanılmasını önermektedir. Beyin dalgaları farklı frekanslardadır ve bilinç, uyanıklık ve rahatlama gibi durumlarla ilişkilidir.

Beyin dalgası frekansları genel olarak şu şekildedir:

Migren ile kronik ağrı ve binaural vuruşlar arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalarda genel olarak 4-12 Hz arasında değişen teta ya da alfa frekansları kullanılmıştır.

Binaural vuruşlar migreni kötüleştirir mi?

Konuyla ilgili az sayıda araştırma olduğundan dolayı binaural vuruşların migren hastaları üzerindeki riskleri bilinmemektedir. Az sayıda katılımcının bulunduğu bir araştırmada iki katılımcının migren ağrıları binaural vuruşlarla birlikte kötüleşmiştir.

Normal beyin dalgası aktivitelerindeki değişiklikler diğer sağlık sorunlarıyla da ilişkili olabilmektedir. Aşırı delta ve teta beyin dalgası aktivitesi odaklanmada zorluklara yol açabilmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan kişilerde yüksek düzeyde teta aktivitesi gözlemlenmiştir. Alfa aktivitesinin çok az olması ise depresyona neden olabilmektedir.

Binaural vuruşların beyin üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmalar sınırlı sayıda olduğundan dolayı zihinsel ve psikolojik açıdan nasıl etkilere sahip olabileceği tam olarak bilinmemektedir.

Migrende hangi seslerden uzak durmak gerekir?

Migren atağı sırasında sesleri algılama şekliniz değişir. Kuş cıvıltısı gibi normalde hoş olarak algılanan sesler rahatsız edici hale gelebilir.

Migreni olan her insan farklı şekilde rahatsızlık duymakla birlikte genel olarak yüksek veya sert seslerden uzak durmanız gerekir. Özellikle daha yüksek frekanslı sesler (>400 Hz) migren hastaları için özellikle rahatsız edici hale gelebilir.

Müzik veya binaural vuruşlar gibi belli sesler migren ağrınızı kötüleştiriyorsa migren atağı sırasında ya da atağın yaklaştığını hissettiğinizde bunlardan kaçınmalısınız.

Özetle migren tedavisinde ses terapisine olan ilgi günden güne artıyor olsa da konu hakkında yapılan araştırmalar sınırlı sayıdadır. Migren hastalarının bazılarında müzik terapisi ve binaural vuruşlar faydalı olmakla birlikte dinleme önerileri için daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Uçuş esnasında migreni önlemenin ve keyifle seyahat etmenin yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale