X

Mutluluk uzaklarda mı: İstanbul’dan gitmedim ama, kendi evimi kurdum

Hayalim olan kendi evime daha henüz geçmişken, yakın dönemde zihnim ve egomun bir olup beni sürekli dürtme hali aynen şöyleydi:

“Sen yeşil seviyorsun, doğayla iç içe olmayı seviyorsun. İstanbul’da bunlar yok. Kızıyorsun, sinirleniyorsun, bir de şimdi çıktın kendine ev tuttun. Ne istiyorsun ama ne yapıyorsun? Bak herkes özgür, cesur. Çıkıp gidiyor ve denemek istediklerini rahatça deniyor. Sen hala otur oturduğun yerde. Korkaksın!” Daha ben senelerdir ihtiyacım olan kendi alanımı kurmaya yeni kavuşmuşken ve bu gerçeğin tadına vara vara yaşayacakken içim asla rahat durmuyordu.

“Sonunda başardın işte! İstedin, hazırlandın, cesaret ettin ve istediğini elde ettin. İhtiyacını karşılamayı başardın. Bravo Gamze!” diye çıkan kalbimin sakin, dingin, rahat sesini; hiçbir şeyden memnun olmayan, kendi bildiğini hep doğru sanan, bana kendimi her zaman başarısız ve eksik hissettiren zihnimin-egomun sesi, çılgınca yüksek tonuyla bastırmayı başarıyordu. Ben de kulağımı beni takdir eden, kutlayan ses yerine bana çığlık çığlığa bağıran sese veriyordum o sırada.

İnsanoğlu bazen bilse de unutuyor. Bu sebeple geldik sanırım: Bir unutup, bir hatırlamak. “Zihnin sana oyunlar oynar. Egon seni korumak için kıyasa girer ama hepsinin kontrolü sende. Seni manipüle etmelerine izin verme. Gör ve farkına var.” Bilgi var, harika! Ama o sırada ben, o bilginin etrafında bile gezinmiyordum. Görmüyordum, duymuyordum ve tüm bildiklerimi unutmuş gibiydim.

İlk önce sorguladım kendimi neden diye, sonra bir kızdım, bir kızdım… Kendime söylendikçe söylendim, yükseldikçe yükseldim. Kendime tahammülüm en alt sınırdaydı. Nasıl istediklerimi yapamazdım? Nasıl gidemezdim? Nasıl bu kadar cesaretsiz olabilirdim? Nasıl her şeyi bu kadar gözümde büyütmeyi başarıyordum? Nasıl herkes yapabilirken ben yapamıyordum? Kendimi yerdim. Kendimi yerdikçe ufaldım.
Düzenli yaptığım meditasyon pratiklerim algılarımı açarken, çok yakın 1-2 dostumla yaptığımız paylaşımlar meditasyonlarımın üzerine çiçek gibi açıldı ve hatırladım.

Herkes farklıydı. Herkesin yolu başkaydı, kendisine özeldi. Her kişi, her yol birbirinden değerliydi. Evrenin herkes için kendi zamanlaması vardı. Her şey tam da olması gerektiği gibi ilerliyordu aslında. Yeşili sevip arzuladığım dingin hayatın İstanbul dışında olduğunu tahmin ettiğim için ve başkaları bunu yapıyor ve gidiyor diye İstanbul’dan kaçmam gerekmiyordu şu an. Kendi alanımı kuruyordum. Sonunda bunu başarmıştım ben. İçini pekâlâ yeşille doldurabilirdim. Benim alanımdı! Ne istersem onu ekler, diğerini çıkarabilirdim. İçini dinginlikle kaplayabilirdim; bana dingin geleni içeri alır, gelmeyeni ise dışarıda bırakabilirdim.

Neden illa başkalarının yaptığı gibi yapmak zorunda olmalıydım ki? Neden gittikleri yolu takip etmeliydim? Bu benim kendi yolumdu. Hem belki onlar benim geçtiğim bu noktadan daha evvelden geçtiler, belki de böyle bir basamağa ihtiyaç bile duymadılar. Bu benim eksik ya da başarısız olduğumu göstermezdi ki. Hatta ne alakası vardı?

“Sevgili egocuğum, yine çok sert girdin beni koruma işine. Merak etme seni duyuyorum ama ben herkesle aynı yoldan gitmek zorunda değilim. Benim yolum farklı. Teşekkür ederim beni düşündüğün için.”
Ne kadar da acımasızdım kendime. Hemen tüm yaptıklarımı, başarılarımı bir çırpıda siliyordum. Yapabildiklerimden ziyade yapamadıklarıma odaklanmak beni nasıl aşağı çeken bir alışkanlıktı. Neden yapardı insan bunu kendisine? Hem şu an bu yazıyı nerede yazdığına baksana bir Gamze. Kendi evinde, kendi koltuğundasın. Nerelerden nerelere geldin. Sen harika bir kadınsın!

Kendimi, yaptıklarımı bu kadar çabuk göz ardı etmemeliydim. Kendime çok büyük haksızlıktı bu. Yaşadıklarıma, emeklerime, cesaretime, didinmelerime; hepsine haksızlıktı. Kaldı ki dengeli, dingin hayat için dağa tepeye çıkmam da gerekmiyordu. Olduğu yerde durarak da dengeli bir yaşam yaşayabilir insan. İlla uzaklaşmamız gerekmiyordu.

Öğrendiğimiz, gördüğümüz kalıplara ne kadar meraklıyız öyle değil mi?
Hep başkalarının yaptıkları iyi, doğru; kendi yaptıklarımız eksik. Hep uzaklarda var mutluluk, olduğumuz yerde imkansız. Neden bunlara inandırırız kendimizi bilmem. 

Bildiğim bir şey varsa o da bu sert kalıpları fark edip onlardan sıyrılmak her an, her yerde, kendimizle, olduğumuz yerde, mutlu ve özgür olmamızı sağlıyor. Dikkati zihinden çok kalbe vermek gerekiyor. O zaman insan yumuşuyor, içindeki şefkati hatırlıyor. En azından bende böyle oluyor.

Ya siz nerelerdesiniz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale