Mutlu olmak ya da mutluluk sizin için ne ifade ediyor? Her an hissetmeniz gereken bir duygu mu, sürekli aramanız gereken bir olgu mu? Yoksa her zaman olmanız gereken bir şey mi? Mutluluk, tek başına pozitif, neşe dolu, eğlenceli, canlı, iyi, güzel bir kavram gibi görünse de dikkat edilmediğinde toksik bir varlığa dönüşebiliyor. Nasıl mı? Kendimizi ona mecbur hissettiğimizde ve onu tek bir amaç haline getirdiğimizde. Kafanız karışmış olabilir, ancak yeni bir araştırma mutluluk konusunda yepyeni bir bakış açısı kazanmanızı sağlayabilir.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nden Murat Yıldırım ve Leicester Üniversitesi’nden John Maltby (2022) tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, mutluluğun işlevsel ve işlevsel olmayan yönleri var. İşlevsel tarafı; insanların durumların iyi yanlarını görmelerine izin vererek onları daha uyumlu bir yaşam sürmeye teşvik etmesi; işlevsel olmayan tarafı ise beklentiyi karşılamadığında ruh sağlığını olumsuz etkilemesi. Mutluluk üzerine yapılan araştırmaların çoğunun aksine, mutluluğun işlevsel olmayan tarafına odaklanan bu araştırma, ‘mutluluk fikri ters gittiğinde bir şeyleri değiştirmek şart’ diyor. Gelin, araştırmanın detaylarına birlikte bakalım.
Mutluluk beklentisinin ‘mantıksız’ tarafı
Birçok araştırmacı, insanların her şeyden önce mutlu olmaları gerektiğine dair “mantıksız” bir inanç benimsemelerinden dolayı mutluluğun işlevsiz hale geldiğini ileri sürüyorlar. Albert Ellis’in iyi bilinen rasyonel duygusal teorisindeki terimleri kullanan Yıldırım ve Maltby, gerçek dışı mutluluk inançlarının başında mutlu olmayı bir gereklilik olarak görmenin geldiğini söylüyorlar. Ve daha iyi anlaşılmak için için şöyle örneklendiriyorlar: Kendinizi, heyecanla beklediğiniz, çok eğleneceğinizi düşündüğünüz bir etkinlikte hayal edin. En sevdiğiniz arkadaşınız ya da sevgilinizle gidip çok keyifli anlar geçirmeyi planladınız. Ama kendinizi ‘çok mutlu’ olmanız gerektiğine o kadar odakladınız ki her anın ‘mükemmel’ geçmesi gerektiğine inandınız. Bu da hemen hemen hiçbir durumda mümkün olmadığı için ayakkabınızın ayağınızı sıkması, tuvaletinizin gelmesi, etrafınızda rahatsız edici insanların bulunması gibi normalde çok büyük tepkiler vermeyeceğiniz olumsuzlukların sizin modunuzu anında düşürmesine neden oldu. Çünkü, sizin inancınıza göre tüm gece, her an ‘mutlu olmanız gerekiyordu’. Ancak, gece hüsranla sonuçlandı.
Yani, gerçekdışı bir mutluluk beklentisi, muhtemel mutluluk anlarını da aldı götürdü. Yıldırım ve Maltby’e göre mutluluğun kendisine dair sahip olduğumuz bu mantıksız inançtan kendimizi kurtarabildiğimizde ‘asıl’ mutluluğu bulabiliriz.
Mutsuz eden mutluluk inançlarını test etmek için 3 madde
Araştırmada ‘mantıksız’ mutluluk inançlarını ölçmek için 3 maddelik bir ölçek kullanılmış ve katılımcılardan kendilerine uyan durumlara puan vermeleri istenmiş:
- Hayatımın her alanında, her zaman mutlu olmalıyım.
- Hayatımın her alanında, her zaman mutlu olmak zorundayım.
- Hayatımın her alanında, her zaman mutlu olmam gerekiyor.
Bu 3 madde, ‘mutlu olma gerekliliği’nin kişilerin mutluluk inançlarını nasıl şekillendireceğine dair fikir vermesi amacıyla tasarlanmış ve sonuçlar pek de şaşırtıcı olmamış. Yıldırım ve Maltby’nin yaptığı çıkarımlara göre “Mutluluk geçici ve ulaşılması zor görünüyorsa; bunun nedeni, kişinin hatalı inanç sisteminin mutluluğunu etkilemesine izin vermesi” olarak literatürde yerini almış. Yani, işin özü mutluluğu yaratan da, ona anlamlar yükleyen de, onu bulan ya da kaçıran da biziz.
Mantıksız mutluluk inançları nasıl dönüştürülür?
Yıldırım ve Maltby tarafından yapılan araştırma sonuçlarının gösterdiği gibi, mutluluğu aramak başlı başına başarısızlığa mahkum olan bir süreç. Stresli bir durumdayken iyi duyguları çıkarmaya ne kadar çok çalışırsanız, onunla o kadar az etkili bir şekilde başa çıkarsınız ve ondan elde edebileceğiniz her türlü mutluluğu engellemeye o kadar fazla devam edersiniz. Talihsiz konser örneğine dönersek, işler tam olarak istediğiniz gibi gitmediğinde kendinizi iyi hissetmeye zorlamak da ters tepebilir. Durumu düzeltmeye çalışmak için yapmanız gerekeni yapın ama mutluluğun her şeyin başı ve sonu olduğu fikrinin zevk alma yeteneğinizi köreltmesine izin vermeyin.
Başka bir ifadeyle, bir şeyi “iyi” olmaya zorlamak yerine, olduğu gibi kabul etmek, mutluluğun itici güç olmak yerine durumlardan ortaya çıkmasına izin vermenin anahtarı gibi…
Bir daha, olmak istediğiniz kadar mutlu olmadığınız için hüsrana uğradığınızda, kendinize bunun neden bu kadar önemli olduğunu sorun. Sizce yaşam deneyimlerinizin aynı derecede önemli olan başka yönleri yok mu? Eğer kendi gerçek dışı mutluluk inançlarınızın farkına varırsanız, hayatın zevklerini geldikleri anda görmeyi ve onları kabul etmekten gelen doyumu bulmayı da başarabilirsiniz.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: Mutluluğun sırrı tek bir şeyde saklı olabilir: Otonomi