X

Mutlu ve sağlıklı olmak için, olduğumuzdan başka biri olmak zorunda mıyız?

Terapistler, nefes koçları, yaşam koçları, yoga eğitmenleri, meditasyon eğitmenleri, neredeyse tüm sağlıklı ve iyi yaşam ekolü ve bunlarla bağlantıda olan, olmayan pek çok alanda, kaynakta, görsel ve yazılı medyada herkes bir farkındalık tutturmuş gidiyor, gidiyoruz.

Sosyal medyada yoga ve meditasyon yapanların fotoğrafları, beslenme ve egzersiz rutinleri belki içinizi açıyor, özendiriyor. Belki zorlu yaşam koşullarınız var, tam tersine bir o kadar itici ve maddi ve manevi ferahlık yokken başlanması ve devam etmesi imkânsız geliyor. Tüm farkındalık ve anda kalma ritüellerinin fazlaca abartıldığını düşündüğünüz zamanlarınız bile oluyor olabilir. Özenseniz de, itici bulsanız da sonuç değişmiyor. Günün sonunda sanki bir yerlerde mutlu ve sağlıklı yaşamanın sırrı verilmiş de sizden saklanmış gibi hissedenlerden olabilirsiniz.

Eğer öyleyse bu sohbet tadındaki yazım sizin için.

Sizce mutlu ve sağlıklı olmak için olduğunuzdan başka biri olmak zorunda mısınız?

Gelin yaşamın her anında mükemmel farkındalık halini yetersiz kaldığınız veya reddettiğiniz, olması gereken bir ideal olarak görmeyi bırakalım. Gerçek şu ki hepimiz olduğumuz halimizle mükemmeliz. Farkındalık alanı oldukça geniş ve içeriği sadece duyusal fark etmek anları ile sınırlı olmayandır. Biriyle iş veya özel yaşam sohbeti sırasında farkındalık sadece dinlemekten öte empati ve etikle de ilgilidir mesela. Ya da araba kullanırken veya evde veya sokakta bir yerden bir yere giderken farkındalık nereye ve neden gittiğimizi bilmekle ilgilidir.

Farkındalık olmayan otomatik hareketlerde kendi evinizin içinde birkaç dakika önce bulunduğunuz odadan başka bir odada “Ben buraya neden gelmiştim?” diye sorarken bulabilirsiniz kendinizi. İster ev temizliği ister ofis işi olsun farkındalık çalışırken bilgi, özen ve hassasiyetle ilgilidir. Tüm bu tanımlar o meşhur anda kalmak, farkındalık halini gözünüzde daha sempatik, daha gerçek, hayatın içinden, ulaşılabilir ve daha da önemlisi faydalı hale getirdiyse belki artık farkındalık alanlarını keşfetmeye evet diyebilirsiniz. Cevabınız evetse gelin devam edelim.

Aslında tek ihtiyacımız eylemimizin sakin, istikrarlı ve besleyici olması.

Farkında olmak için eylemin ana fikri dışındaki dünyayı durdurmak gibi bir zorunluluğumuz yok. Siz de bırakın olduğu gibi dağınık kalsın. Eğer herhangi bir işle uğraşırken arka fonda müzik çalıyor olması size yardımcı oluyorsa bunu biliyor, algılıyor ve hissediyorsanız, açık tutun ve dinleyin. Onu da farkındalığınızın nesnesi haline getirin. Farkındalık yaptığımız şeyi dikkatimizin öznesi yapmak demek aktivite sırasında her küçük detayı görmek zorunluluğu değil. Bunu denemek zaten hayatı ağır çekim yaşamaya benzerdi. Aktivitenin yönünü, yolunu, yolculuğunda olanları fark etmeye odaklanma halidir. Dışlamak yerine kapsamayı seçtiğimizde olana bakmak için bir fırsat haline gelir. Bu sayede yaşamlarımızda haklarında çok da derin bilgi sahibi olmadan dışladığımız başka şeyleri de kapsama ve bunlardan keyif alma şansını yakalayabiliriz.

Zihinlerimizin işleyişi hayatta kalmaya çalışan diğer canlılar gibidir. Zihni yoğun ve aktif olan bir yandan da bunun götürülerinden bitap olabilirsiniz. Diğer yandan şikâyetiniz devam ederken çoğunlukla zihinde yaşayan biriyseniz eğer zihnin beslenmeye olan ihtiyacını, en çok geçmiş ve gelecekle doyurmakta ısrarına karşın, düzenli şekilde anda kalmanın salık verilmesinin yarattığı stres sizin için vaat edilen huzuru baskılıyor olabilir. Bu baskılama çabası “Sürekli anda kalırsam geleceğimi nasıl, ne zaman planlayacağım?” gibi soruların sorgulayıcısı yapabilir zihinlerinizi.

Geçmiş zamanın geleceği şimdiki zamanımızsa eğer gelecek dediğimiz şeyi bugün inşa ediyor tohumlarını bugün atıyoruz. Bugünün tohumlarını acıdan uzak huzur ve mutluluktan ekmenin geleceği yaratmak olduğunu hatırlamak bu konudaki isyankâr hislerinizi hafifletir mi ne dersiniz?

Buraya kadar geldiyseniz eğer belki başarmak diye bir şey olmamasına rağmen deneyip başaramadığını veya denese de başaramayacağını düşünenlerden olabilirsiniz. Meditasyon size hiç de anlatıldığı vaat edildiği gibi hissettirmemiş olabilir. Değil dik bir şekilde oturmak, zihniniz bulanıklaşıp, ilginiz dağıldığında sizi ana getirmesi gereken göreceli olarak üzerinde kontrolün elinizde olduğunu düşündüğünüz kendi nefesinizi takip etmek en büyük zorluk olmuş olabilir. Belki de en büyük hayal kırıklığı ve memnuniyetsizliği burada yaşamış olabilirsiniz.

Şayet uygulamaya yeni başlayan biriyseniz, hayal kurduğunuzda sadece hayal kurduğunuzu fark edin. Hayalinizin farkında olun bu kez. Onunla olun. Ardından hayal kuruyor olduğunuzu fark ettiğiniz için kendiniz tebrik etmeye izin verin. Öncesinde belki şehir hayatında imkânsız nafile bir ermiş olma çabası gibi gördüğünüz meditasyon deneyimi neticesinde işte o an basitçe dikkatli ve farkındasınız. Bu farkındalık artık gündüz düşlerine devam etmekle konsantrasyonunuzun asıl objesine geri dönmek arasındaki daha öncesinde aslında asla gerçekten sizin elinizde olmayan seçim şansını verecektir.

Farkındalığın önemi seçimler arasındaki geçiş kapılarının anahtarı olmasından gelir, o olmadan aksi olduğunu sanıyor olsak dahi sadece arzularımıza, koşullarımıza, hayallerimize, korku ve kaygılarımıza zihnin ortaya çıkardığı sayısız pek çok şeye pasif birer hizmetkarız.

Umarım ve belki de sırtınızdaki önyargı çuvallarının bir kısmını yol boyunca buraya gelene kadar indirdiniz. Peki bir zihin sorusu daha; hayat hala olduğu haliyle yeterince zorken farkındalık sırasında edinebileceğimiz sakinlik duygusunu korumak için yorulmak ve bunalmak son ihtiyacımız mı? Yaşamlarımızın memnun olmadığımız yanlarını, bedenlerimizde var olmasını istemediğimiz ağrılı acılı yanları görmek istemiyor oluşumuz asıl sinirlenme ve bunalma nedenlerimiz. Aslında bunalma hali ve hayal kırıklığı hisleri farkındalığın ne olduğu, neye benzemesi gerektiği hakkında sahip olduğumuz fikirler ve bunların gerçekleşmediği hakkındaki yargılarımızın oluşu. Tam da bu nedenlerden ötürü zihni yine zihinle kontrol etmeye çalışmak sadece hayal kırıklığı olacaktır.

Aslında hiçbir düşünce olduğu haliyle tekrar etmez ve düşünceleri düşünen yine düşüncelerdir. Bunu yapmak fizikteki bağıl hareket kuramına benzer. Siz bir otobüsün içinde otururken otobüs ileri doğru gittiğinde yol kenarında sabit duran ağacı geri gidiyor olarak görürsünüz. Oysaki ilerleyen içinde bulunduğunuz otobüs hiç kıpırdamayansa ağaçtır. Meditasyon düşüncelerimize savaş açmak anlamına gelmez. Düşünceler de tüm bu farkındalık yolculuğunun birer parçası. Kesinlikle sorun değiller. Tek sorun onlara kapılıp onların durup kendimizin hareket ettiğini sanıyor olmamız.

Tümüyle toparlayacak olursak belki şimdiye dek çoktan keşfettiğiniz belki belli bir mesafede kalmayı seçtiğiniz anda kalmak, günlük yaşantıda farkındalık ve bunlara araç meditasyon deneyimi aynı metrekareler içerisinde daha geniş ve ferah yaşam tecrübesinin aracısı olabilir.

Huzurun tohumları ancak zihin açıklığının toprakları üzerinde yetişebilir, inkarın kendimize söylediğimiz yalanların üzerinde değil.
(Anonim alıntı)

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: İnsanın en önemli sorumluluğu: Sağlığımız ve mutluluğumuz için harekete geçmek

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale