X

Mutlu son beklemek yerine sonsuza gidelim mi?

Almak, almak, almak… Yerleştirmek, yerleştirmek… Düzen, düzen, düzen… İş, iş, iş… Ev, ev, ev… İş, iş, iş!

Ehh, yeter!

Hayallerim vardı, hedeflerimin hiçbiri bunlar değildi. Yaşayayım istediğim gibi düzenimde, ama bir şeyler uğruna olsundu o. Enerjimi ev düzenle, toparla ile geçirmek yerine oturup kitabımı yazsaydım, eğitimlerimi tamamlasaydım, hobilerime zaman ayırıp iyi hissedecek şeyleri yapıp amacıma doğru yürüseydim ya. Yürüyorum sandığım her an, örneğin bilgisayar başında yazı yazarken o da ne? Yerde kocaman bir toz öbeği. Olmaz! “Yazıyı nasılsa yazarım, orayı bir temizleyeyim” derken saatler geçmiş, enerjinin hepsi eve harcanmış, temizlenmiş, bozulmuş tekrar baştan yerleştirilmiş, düzenlenmiş. Harika! Değil mi? Hayır hiç de değil, sonra beden büyük bir pestil, zihin desen bitkin. Şimdi kalan yazıyı kim yazacak? Neyse nasılsa kökü sende uzar hesabı. Yarın yazarsın, biter. Derken senelerin geçmesi…

Neden bir şeylere bağımlı olayım? Neden her şeyle bağ kurmak zorundayım ki?

Okul bitmiş, yıllar geçmiş, eh artık kendi ayaklarımızın üzerinde de duruyoruz madem, derme çatma düzenler artık yerini adamakıllı düzenlere bırakmalıydı. Mükemmel bir ev, muntazam bir düzen, her şey yerli yerinde olmalı, eşyalar en konforlu, en güzelinden bakınca “vaov” olmalı. Mesela bir orta sehpaya sırf bu yüzden 800 lira para vermeliydik. Aldık oldu, oh harika, biraz da şu açıdan çekeyim, mumları da yakalım, sonra Instagram, gelsin like’lar. Like’lar gelsin canım da, bu muydu? Orta sehpa olmadan olmaz mıydı? Ömrümün sonuna kadar o orta sehpaya bağımlı yaşamak zorunda mıydım, sevmek ya da benimsemek, gözüm gibi bakmak? (Zaten bir ara yanlışlıkla minik bir kısmını mumla yaktım, neden? Çünkü gözüm gibi baktım)

E ben yarın bir gün alıp çantamı gidemeyecek miyim canımın istediği ülkeye? Gidecektim madem senelerdir neden burada en güzel düzeni kurmak için çırpındım? O evden bu eve seneler içerisinde neden sürekli eşya taşıdım? Neden gittiğim yerlere en hafif halimle gidemedim? Hep bir yük, hep bir şey, hep bir ağır çantalar? Madem bu kadar çırpındım buna değmesi için gitmemeli miydim? Neden bir şeylere bağımlı olayım? Neden her şeyle bağ kurmak zorundayım ki? Kim öğretti? Neden bir düzen çabasına yıllarımı vereyim, “her şeyin en iyisi olsun” diye diye her sene en iyiyi almak için bugün günlerimi daha çok çalışarak daha çok para kazanarak hiç hobilerime, sağlıklı beslenmeme, sevdiğim insanlara vakit ayıramadan stresler içerisinde geçireyim? Orta sehpam olmasa ne olur?Dolabım olmasa ne olur? Koltuğum olmasa ne olur? Olursa da en güzeli olmasa ne olur? Kaybım ne burada? Bu ağır eşyalar kadar dostum var mı hayatımda? Eşya biriktirmek yerine insan biriktirmek mi olmalı acaba? Ne kadar yalnız varlıklar da olsak, duygularımız var ve paylaşmak istiyoruz… Bir orta sehpaya hangi derdimi anlatabilirim ya da nasıl gülebilirim ki onunla? Üzerine kahve koyup, eğer dökülürse de onu temizlemek zorunda olmaktan başka ne anlamı var ki? Bir de gözüm gibi bakacağım?

Gerçekten bir durup düşününce, içinde bulunduğun sıfatlar, kalıplar, kaplar, çok çılgınca değil mi?

Günler boyu uzun saatler tüm eforumuzla çalışmıyor muyuz senede iki hafta güzel bir tatil yapalım diye? Eğer tatil anlayışınız kamp-doğa tarzındaysa, kamp ortamında bazılarının gözünde “en kötü yemeği, pis ortamda, belki birkaç kişi tek bir kaptan ve belki bıçak olmadan” tüketirken mutlu olabiliyorsanız fonda doğanın sesinde, İstanbul’a en gerçek hayatınıza döndüğünüzde, en iyi lokantaya gittiğinizde sunum kötüyse, oturduğun masanın konumu kötüyse veya diğerlerine göre konforlu değilse, surat asıp garsonla münakaşa yaşıyorsan, orada bir dur, bu hangi sen? Ya da hangisi sensin? Gerçekten bir durup düşününce, içinde bulunduğun sıfatlar, kalıplar, kaplar, çok çılgınca değil mi?

Orada bir dur, bu hangi sen? Ya da hangisi sensin?

Huzuru aramak diye bir şey yok ya da mutluluğu. İstersen olursun, biri birini getirir mutlaka. Bir orta sehpam olmadan, yani olmazsa olmazlarım olmadan yaşanabildiğini, hatta daha hafif yaşanabildiğini, bir şey “almak almak”, sürekli “istemek istemek” eylemlerini susturabildiğinde daha huzurla yaşanabildiğini öğrendim ben. Bir şey isterken ardında ne barındırıyor, bunu görebilme yetisini geliştirdim belki, kim bilir? Birçok şey biliyor gibi hissediyorum sonra da aslında hiçbir şey bilmiyorum bu konu hakkında. Şimdi bir şey istediğimde ille de benim olacak hırsım yok artık çünkü o olmasa oluyor zaten. İstediğin şey huzursa, o da oluyor zaten.

Hayatı üzerinde konuştuğumuz kadar da ciddiye almamak gerekiyor aslında, hayatla bir işimiz yok, tüm derdimiz kendimizle, tüm alıp veremediğimiz, tüm kavgalarımız. Dışarıda bir şey yok, bunu o kadar iyi biliyoruz ki, ama çok daha güçlü olduğunu düşündüğümüz bir yanımız var bence insanoğlu olarak: “biz kendimizi kandırırken bile kendimizi kandırıyoruz.”

Kendimizi kandırarak kandırıyoruz! Yeryüzünde var olduğumuz sürece verdiğimiz vereceğimiz en büyük savaş bu! Kendi kendimizle olan savaşımız… Bu yazıyı kapatacak bir sonuç aramıyorum bugün, bu yazının noktası yok. Bu sonu olmayan bir konu… Sonsuzun içinde kaybolamazsın, sonsuzun içinde ulaşabildiğine doğru ilerleyebilirsin. Her an her şey değişir, değişerek devam eder, her an her şey biter gibi gelir ama bittiği yerden yeniden başlar, başladığı yerde son bulur ve son bulduğu yerde yeniden başlar… Başka bir şekilde, başka bir zamanda, başka bir sende belki, ama yeniden ve yeniden başlar, biter, başlar, biter, başlar…

 

İlginizi çekebilir:Dolunay bize sesleniyor: En iyiye layığım ve en iyiyi kabul ediyorum, şimdi

Şebnem Pınar: Merhaba! Yazılarımda benim 'anlama yolculuğumu' okuyor olacaksınız. Beni anlamak için yazan birisi olarak tanımlamak da isteyebilirsiniz. Şimdi daha önceden edindiğiniz tüm varsayımları ve okurken yapacağınız tüm kritikleri bir kenara bırakıp, sadece okuyun. İdraki de doğal sürecine bırakın... Okuduğunuz an anladığınız şey az sonra değişebilir! Bunu hatırlayın. Bu sizin size yapabileceğiniz en güzel şey!

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale