Günümüzde birçok şeyi elde etmek, birçok şeyi başarmak için çabalıyoruz, bir şeylerin peşinden koşuyoruz. Yeter ki ona ulaşalım, yeter ki o bizim olsun. Çünkü ona ulaştığımız zaman tamamlanmış olacağımıza inanıyoruz. Bu da bizi motive ediyor, daha çok istememizi sağlıyor. Bu amaçla birçok şeyin peşinden koşuyoruz. Bunlardan bir tanesi de mutluluk.
Tarih boyunca insanlık mutlu olmanın her zaman peşinden gitmiş, onun sırrını aramıştır. Ama günümüzde mutluluk arayışı artık bambaşka bir hal almaya başladı. Mutluluk, bir gayeden çok, hepimiz için bir zorunluluk oldu. Mutlu olmak zorundayız ve her şeyin pozitif yanını görmeliyiz. Eğer ki mutsuzsak vay halimize. Çünkü mutsuzluk kaçmamız, hiçbir zaman hissetmememiz gereken bir duygu olarak algılanıyor. Wilhelm Schmid’in tabiriyle günümüzdeki mutsuz insanlar “modern vebaya yakalanmış kişiler” olarak görülüyor.
Mutlu olmanın 12 bilimsel yolu!
“Modern vebaya” yakalanmış kişilerin iyileşmesi ya da bu vebaya hiç yakalanmamak için önümüze sürekli yeni bir sır, yeni bir tavsiye, yeni bir formül geliyor. Her yeni formül, her yeni sır bize mutlu olmamız gerektiği, mutsuzluğun yaşanmaması gereken bir duygu olduğu mesajını veriyor. Bu mutluluk mesajı yoğunluğunda mutsuz olmak artık bir seçenek dahi olamıyor bizim için. Çünkü mutlu olmak zorundayız.
Sosyal medyaya girdiğimizde örneğin ya hayatından, ilişkisinden, işinden, kendisinden memnun, mutlu kişileri görüyoruz ya da mutluluğun, dinginliğin, pozitifin peşinden koşan insanları. Bunların yanında kendi içimizde biraz da olsa mutsuzluk sezdiğimizde ya da mutluluğu hissetmediğimizde bizde bir sorun olduğunu düşünmeye başlıyor ve bu duygudan kaçıyoruz. Ancak durum hiç de böyle değil. Tabii ki mutlu olmalıyız, hayatın içindeki küçük mutlulukları yakalamalıyız. Bunlardan zevk almaya bakmalıyız. Ama bunları bir görev, bir zorunluluk olarak görmemeliyiz. En önemlisi de kendimize, bizi insan yapan bir parçamızı, duygumuzu yasaklayarak yapmamalıyız bunu.
Mutluluk her zaman mutlu etmez.
Kendimize sadece mutlu olmak için izin verirsek kendimizi insan olmaktan çok robotlaştırmaya başlarız. Çünkü mutsuzluk da hüzün de aynı mutluluk gibi en temel duygulardan. Bizi biz yapan şeylerden bir tanesi. Mutsuzluk, kaçınmamız gereken bir duygu değil, aksine dinlememiz, bize vermeye çalıştığı mesajı anlamaya çalışmamız ve gerektiğinde üstesinden gelmemiz gereken ama en önemlisi kabullenmemiz gereken bir duygudur.
Bazen bizi mutluluğa götüren şey içimizdeki mutsuzluktur. O mutsuzluk ya da o memnuniyetsizlik bizi mutluluğa götürür. Harekete geçmemizi sağlayan, bir şeyleri görmemizi sağlayan bazen o duygudur. Bazen de tam tersi mutluluk, mutsuzluğa neden olur. Çünkü sürekli bir mutluluk arayışı, mutluluğun sürekliliğine olan istek ve ihtiyaç, mutsuzluğun en kısa ve kesin yoludur.
İnsanlar öğrendikleriyle, tecrübe ettikleriyle mutlu olurlar. Unutmamak gerekir ki mutluluğa götüren bu tecrübelerin önemli bir kısmı da sonu mutsuzlukla biten kötü tecrübelerden oluşur. Ve yine unutmamak gerekir ki mutluluk aslında mutsuzlukla var olur.
İlginizi çekebilir: Her şeyi kusursuz yapma baskısı: Mükemmeliyetçilik