Mutlu çocukluk anıları, “mutlu yarınlar” demektir
Anı, kişinin yaşadığı bir olayı bilincinde bekletip sonra ortaya çıkardığı bir bilişsel süreçtir. Çocukluk dönemi anıları ise bireyin hayatında çok ayrı, önemli, temel bir yere sahiptir. Anne babanın rolleri, çocukluk döneminin ilk gizli anılarıdır. Çocukluk dönemi anılarının önemi, bireyin benlik, kişilik, psikolojik iyilik hali üzerine etkisi sebebiyle temel anılar olarak kabul edilir. Anılarımız ne kadar huzurlu ve mutlu ise o kadar sağlıklı düşünebilir, sağlıklı bir kişiliğe sahip olabiliriz. Çocukluk döneminde anne baba tutumları bakış açımıza yön vermektedir.
Çocukken aile ortamımızda değerli olduğumuzu hissetmişsek, atılan adımlarda desteklenmişsek, düzeltilmesi gereken davranışlarımızda düşünmemiz sağlanmışsa ve ihtiyaçlarımız karşılanmışsa, hayata uyumumuz bir o kadar kolay olmaktadır. Diğer taraftan aşırı korunarak yetiştirilmişsek, sorumluluğunun farkında olmayan ve bağımlı bir kişiliğe bürünürüz. Anne baba tutumları demokratik bir yapıdaysa, o zaman yetişkinlik döneminde çocukluk anıları en mutlu en huzurlu anılar olarak hatırlanacaklar ve etkileri tüm ilişkilerimizde bir o kadar yapıcı olacaktır.
Peki çocukluk döneminden bugüne mutsuz anılar biriktirmemizin nedenleri neler?
Yaşamımızın ilk 6 yılında temellendirildiği öngörülen bir kişilik gelişimimiz olduğu düşünüldüğünde, çocukluk anılarımızın ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz belki… Freud’a göre çocukluk döneminde yaşadığımız ve hatırlamak istemeyeceğimiz mutsuz bir anı bilinç dışımızda beklemektedir. Yetişkinlik döneminde de bir ortam bulduğumuz an bunu ortaya çıkarıveririz. Annesinin babası tarafından şiddet gördüğü bir ortamda yetişen çocuk yetişkinliğinde de şiddet uygulama ve dayak yemenin normal olduğunu düşünecektir. Böyle biri çocuğuna da eşine de rahatlıkla şiddet uygulayabilir. Bunun sebebi çocukluk dönemimizdeki şemalarımızdır; temel inançlarımız ve otomatik düşüncelerimiz… Görüldüğü üzere anne baba davranışlarının bize, dolayısıyla da bizim çocuklarımıza etkisi ne kadar büyük! Çünkü ilk anılar anne, baba ve ailenin diğer üyeleri ile gerçekleşmekte ve çocuk da bu anılarını ayna gibi yansıtmaktadır. Size şemalarımızı olumsuz etkileyen ve mutsuz anılar biriktirmemize sebep olan dokuz çerçeve vereceğim, bu J.E. Young ve J. Klosko’nun Hayatı Yeniden Keşfedin isimli kitabından bir alıntıdır:
- “Bir ebeveyn istismarcı iken, diğeri çaresiz ve pasiftir.
- Ebeveynler duygusal olarak mesafelidir ve çocuklarından başarı adına beklentileri de çok yüksektir.
- Ebeveynler sürekli kavga ederler ve çocuklar bu kavgaların arasında kalır.
- Ebeveynlerden biri hasta ya da depresiftir, diğeri ortalarda yoktur ve bu durum çocuğu onların rolünü üstlenmeye zorlar.
- Çocuk bir ebeveyne oldukça yakındır ve sanki eşin yerini alır.
- Ebeveynlerin(ya da ebeveynlerden birinin) fobisi vardır ve bu fobi sonucunda ya çok aşırı koruyucu davranırlar ya da kendileri korktukları için çocuğa yapışırlar.
- Ebeveynler eleştireldir ve onlar için çocuğun yaptığı hiçbir şey iyi değildir. Ebeveynler çocuklara karşı fazla hoşgörülü davranır ve sınır koymakta başarısız kalır.
- Çocuk arkadaşları tarafından dışlanır ya da diğerlerinden farklı olduğunu düşünerek büyür.”
Aslında amacım çocukluk döneminde mutlu anılar biriktirmenin önemini vurgulamak iken, mutsuz anılar biriktirmemize sebep olan noktaların öneminden bahsetmek daha ağır bastı. Yaşamınızda ilişkilerinizi, davranışlarınızı bir kez gözden geçirin. Eğer sorun yaşadığınızı, bir yerlerde yanlış yaptığınızı düşünüyorsanız çocukluk anılarınıza doğru bir yolculuk yapın. Bu yolculukta bahsettiğim dokuz çerçeve ve diğer anlattıklarım da aklınızda olsun. Sonra bir değerlendirme yapın, çocukluğunuzda mutlu anılar mı yoksa mutsuz anılar mı daha fazla? Bu size şu anki hayatınıza dair bir şeyler söyleyecektir. Evet bu anılar yaşandı, ancak yine de siz şu an farkına varıyorsanız kendinizde birçok şeyi yeniden çerçeveleyebilirsiniz. Daha ileriye giderek çocuklarınıza, diğer insanlara daha mutlu anılar biriktirmesi için dokunabilir, harekete geçebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Çocukluk travmaları yetişkin beyinleri nasıl etkiliyor?