X

Mutfaklarda kışa hazırlık dönemi: Turşu tarifinden sirke yapımına yiyecekleri saklama yöntemleri

Kış mevsimi yavaş yavaş yaklaşıyorken, çoğumuzun mutfağında hummalı bir çalışma başladı… Hasat mevsiminde toplanan en olgun, en lezzetli, en taze ve en besleyici meyve-sebzeleri kış mevsiminde de tüketebilmek için hazırlık zamanı geldi de geçiyor bile. Bizden önceki jenerasyonlardan bizlere aktarılan bilgilerle, hasat zamanında bolca bulunan meyveleri ve sebzeleri bozulmadan kış mevsiminde de tüketmemizi sağlayan, yiyecekleri saklama yöntemleri olduğunu biliyoruz. Ancak söz konusu uygulamaya geldiğinde, belirli püf noktalarına dikkat etmek hem yediklerimizin besin değerlerinin korunmasına hem de bozulmadan uzun süreler muhafaza edilebilmesine yardımcı oluyor. Çıtır çıtır turşular, taptaze domates kokan salçalar ve daha nicesinin sofralarımızı şenlendirebilmesi için hazırlıklarımıza pür dikkat odaklanmamız gerekiyor. Aslında kolaymış gibi görünse de, taze meyve ve sebzeleri bir dizi işlemden geçirerek uygun şekilde saklamak oldukça zahmetli bir iş. Bu yüzden hem keyifli zaman geçirmek, hem eski nesillerin yaptığı gibi imece ruhunu yaşatmak, hem de işe yarar püf noktalarının daha fazla kişiyle buluşmasını sağlamak için arkadaşlarınızı, aile bireylerinizi, hatta komşularınızı bile hazırlık sürecinize dahil edebilirsiniz.

Taze meyve-sebzeleri bozulmadan saklamanın yolları

Geçmişten günümüze aktarılan bilgiler ışığında, farklı coğrafyalarda, iklim ve çevresel koşullara bağlı olarak sık ya da az kullanılan onlarca farklı yiyecek saklama yöntemi bulunuyor. Bunların en yaygın olanlarıysa hiç şüphesiz turşu, konserve ve reçel yapımı. Bu yöntemlere ek olarak bamya, patlıcan, biber, nane gibi taze besinleri kurutmak, dondurmak, mayalamak (turşu ve sirke gibi) ve şekerlemek (reçel, pekmez, marmelat gibi) en bilinen saklama yöntemleri arasında. Tüm bu saklama yöntemleri tek başlarına kullanılabildiği gibi, bir ya da birkaçının birleşimiyle de saklamaya uygun hale getirilebiliyor. Örneğin, tarhana yapımında hem mayalama hem de kurutma yöntemleri bir arada kullanılıyor.

Yiyecekleri kışa saklarken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, yiyeceklerin hiçbir şekilde hava almamasını sağlamak ya da hava alacaksa da temas ettiği havadan etkilenmeyecek duruma getirmek. Zararlı mikroorganizmaların ve küf sporlarının oluşmaması için buna dikkat etmek gerekirken, sadece mayalama yönteminde hava alacak şekilde bırakılması önemli. Lafı daha fazla uzatmadan, gelin yiyecek saklama yöntemlerine, uygulama sırasında dikkat edilmesi gereken püf noktalarına ve en lezzetli sonuçları elde etmenizi sağlayacak tariflerimize yakından bakalım.

1. Kurutma yöntemi

Özellikle yeşilliklerin, sebzelerin ve meyvelerin kurutulması oldukça yaygın olan saklama yöntemlerinin başında geliyor. Havası nemli olan bir bölgede yaşıyorsanız kurutma yönteminden beklediğiniz sonucu alamayabilirsiniz. Ancak yine de kuru, nemsiz ve güneş ışığı alan bir ortamda bazı yeşillikleri ve sebzeleri kurutabilirsiniz.

Defne, biberiye, nane, kekik, adaçayı, fesleğen, reyhan gibi yeşilliklerin yanı sıra; bamya, patlıcan, kırmızı biber gibi sebzeleri ve elma, armut, çilek, dut gibi meyveleri de kurutarak saklayabilirsiniz. Unutmayın, en iyi sonucu almak için dikkat etmeniz dereken en önemli şey kurudukları yerde minimumum nem olması. Aksi takdirde sebzeleriniz ve meyveleriniz kısa sürede küflenecek ve bozulacaktır. Havanın nem oranının yüksek olduğu bir yerde yaşıyorsanız, besin kurutucu makinelerle de yiyeceklerinizi güvenle kurutabilirsiniz.

2. Salça yapımı

Salça genelde domatesin ve biberin bol olduğu Ağustos sonu – Eylül başında yapılıyor olsa da, tezgahlarda hala taze ve olgun olanlarını bulabilmek mümkün. Salça yapımının en önemli püf noktası tuz oranını iyi ayarlayabilmek.

İri dilimlere ayırdığınız domates ve biberleri geniş bir bidona ya da kovaya bastırarak yerleştirin ve her katta domateslerin aralarına 2-3 tatlı kaşığı kadar tuz serpin. 4-5 gün içinde suyunu salan ve eriyen domatesleri ve/veya biberleri kevgirden geçirerek kabuklarını temizledikten sonra suyunu iyice süzün ve biraz daha katı hale getirmek için hafifçe kaynattıktan sonra geniş bir borcama yayarak güneş alacak şekilde kurutun. Hem tuzlama hem de kurutma aşamasında fermente olan domateslerin ve biberin muhteşem kokusu ve ekşiliği yemeklerinize kış boyunca lezzet katacak. Dilerseniz biraz baharat ve zeytinyağıyla lezzet verip kahvaltılarda da afiyetle tüketebilirsiniz!

3. Turşu 

Fermente bir gıda olması ve zengin probiyotik içeriği nedeniyle bağırsakların en iyi dostu olan turşu, yapması oldukça kolay, lezzeti de bir o kadar zengin besinlerin başında geliyor. Hemen hemen her türlü meyvenin, sebzenin, hatta yenilebilir tüm mantarların turşusunu yapabilmek mümkün. Turşu yönteminde besinler, fermantasyon yoluyla daha da asidik hale geliyor ve bu yolla kendiliğinden zararlı mikroorganizmaların oluşması engellenebiliyor.

Turşunun limon suyuyla mı sirkeyle mi kurulması gerektiği tartışmaları süredursun, çıtır çıtır turşular yapmak için bizim en sevdiğimiz turşu bazı şöyle: 1 su bardağı sirke + 3 yemek kaşığı kaya tuzu + 1 tatlı kaşığı limon tuzu + 1 tatlı kaşığı şeker + 2 litre kaynamış ve soğumuş su + 4-5 adet nohut. Bu baza herhangi bir sebzeyi attığınızda ve 1 hafta kadar kapağı sıkıca kapatılmış şekilde beklettiğinizde lezzetli ve çıtır çıtır turşular yapabilirsiniz. Bamya, yeşil erik, yeşil fasulye, lahana, havuç, kornişon, biber, yeşil domates gibi sebzelerden kurduğunuz turşulara sarımsak ya da maydanoz ekleyerek aromalarını zenginleştirebilirsiniz.

4. Konserve

Turşu yapımından çok daha detaylı, zahmetli ve ayrıntılı bir yöntem olan konserveleme, yaz ve sonbahar aylarında bol bulunan yiyecekleri, lezzetlerini ve besin değerlerini en iyi şekilde koruyarak kışları da tüketmenin en iyi yollarından biri. Kullanılan ürünün ne olduğuna bağlı olarak konserve yapım süreci farklılıklar gösterebilse de, konserve yapımı genelde şu 3 aşamayı içeriyor: Yiyeceklerin soyulması, dilimlenmesi, doğranması, çekirdeklerinin çıkarılması gibi süreçleri kapsayan işleme süreci, işlenmiş olan besinlerin teneke kapaklı kavanozlara koyulmasını içeren kapatma süreci ve zararlı mikroorganizmaların öldürülmesini ve bozulmayı engellemeyi sağlayan pastörizasyon süreci.

Kapya biber, yeşil fasulye, bamya, domates gibi sebzelerle hazırlayabileceğiniz konservelerin yanı sıra; üzüm, erik, kayısı, şeftali gibi meyveleri de suda azıcık şekerle kaynatarak komposto olarak da konserveleyebilirsiniz.

İlk olarak yiyecekleri tüketmek istediğiniz şekilde işleyin. Örneğin, domates konservesi yapacaksanız domatesleri küp küp doğrayıp tuzlayarak kavanoza yerleştirin. Biber konservesi yapacaksanız biberleri közleyin, kabuklarını soyun ve üzerine yağ ve kaynamış tuzlu su ekleyerek kavanoza mümkün olabildiğince sıkışık şekilde yerleştirin. Kapaklarını sıkıca kapadığınız kavanozları büyük bir tencereye dizerek kapaklarının hizasına gelecek kadar suyla doldurun ve 2-3 saat boyunca kaynatın. Kavanozun kapağı kaynama işlemiyle birlikte kendiliğinden vakumlanacak ve zararlı mikroorganizmaların üremesi engellenecektir. Kaynatma işlemi bittikten sonra kavanozları ters şekilde (hava alma riskini ortadan kaldırmak için) bir bezin üzerine dizerek soğumalarını bekleyin. Soğuyan konservelerinizi 1 yıl boyunca, oda sıcaklığında güvenle saklayabilir ve dilediğiniz zaman tüketebilirsiniz.

5. Reçel ve marmelat

Reçel ve marmelat yaparak yaz ve sonbahar meyvelerinin muhteşem lezzetini kış aylarında da sofranıza taşımaya ne dersiniz? İncecik bir dilim kızarmış ekmeğin üstüne labneyle birlikte sürülen reçelin ve marmelatın muhteşem lezzeti bizim için tartışmaya kapalı.

Reçel yaparken meyveleri dilediğiniz büyüklükte dilimlere ayırabilir, portakal, bergamot, limon gibi narenciyelerin kabuklarını kullanabilirsiniz. Marmelat yapımında ise meyveleri rendeleyerek kullanabilirsiniz. İşin püf noktası şeker oranını ayarlayabilmekte. 1 kg meyveyi 1 su bardağı şeker ekleyerek tencerede bir süre beklettikten sonra suyunu çekmesi için kaynatmaya başlayın. Kaynadıkça kıvamını alacak olan reçel ya da marmelatınızın kıvamını koyulaştırmak için şeker ekleyebilir, kıvam kontrolü için beyaz bir tabağa damlatarak yayılıp yayılmadığını kontrol edebilirsiniz. Tabakta damla şeklinde kalmayı başardığında, reçeliniz ya da marmelatınız hazır hale gelecek. Küçük kavanozlara koyup kapaklarını kapatarak dilediğiniz zaman tüketebilirsiniz.

5. Sirke

Üzüm ve elmaları değerlendirmenin ve kış aylarında da tüketmenin en güzel yollarından biri hiç şüphesiz sirkeye dönüştürmek. Sadece salatalara ya da yemeklere lezzet vermek amacıyla değil, temizlik ve sağlıkla ilgili konularda da geniş bir kullanım alanı olan sirkeyi boğaz enfeksiyonları için gargara yapmak, evinizdeki her türlü yüzeyi temizlemek, sebzeleri yıkamak ve yağ yakımını desteklemek gibi farklı amaçlarla kullanabilirsiniz. Sirke yapımının püf noktalarına gelecek olursak:

  • Meyveleriniz mayalanacağı için plastik ya da metal değil, derin ve geniş cam bir kavanoz kullanmaya dikkat edin.
  • Sirke kurarken kullandığınız kavanozların, tahta kaşıkların ve ince tül bezi deterjan yerine sirkeli suyla temizleyin. Kimyasallar sirke mayasının yapısını bozacağı için istediğiniz sonucu elde edemeyebilirsiniz. Ekipmanları kullanmadan önce sirkeli suda kaynatabilirsiniz.
  • Metal kaşık ya da kapak kullanmayın. Sirkeyi karıştırırken de bekletirken de kesinlikle metalle temas ettirmeyin. Metal ya da plastik yerine tahta kaşık kullanın.

Elma ya da üzümleri kavanozun yarısını dolduracak şekilde yerleştirin. Üzerine temiz içme suyu ile birlikte 1 çay bardağı kadar organik sirke ekleyin. Kavanozun ağzını hava alacak ancak toz geçirmeyecek incelikte, temiz bir bez ya da tülbentle kapatın. 15 ila 20 gün içinde sirkeniz hazır! Sirkeyi kullanmadan önce üzerinde biriken beyaz tortuyu üzerine sirke ekleyerek buzdolabında, kapalı bir kapta saklayabilir, bir sonraki sirke yapımında maya olarak kullanabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Meyve ve sebzeleri daha uzun süre saklamanın yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale