X

‘Must, should, want’ tekniği ile yapılacaklar listenizi en doğru şekilde hazırlayabilirsiniz

Ah şu zaman… Sınırsız olsaydı ya da hiç olmasaydı daha mı iyi olurdu acaba? Şüphesiz ki hepimiz bir günün içerisine onlarca iş sığdırıyor ve her birini o planladığımız günde bitirmeyi istiyoruz. Günlük rutinlerimizde pek çok görev ve sorumluluğu tamamlamaya ama tüm bunları yaparken de özel hayatımızla dengelemeye çalışıyoruz. Yoğun iş temposu başta olmak üzere büyük şehirlerin trafik derdi, bitmeyen ev işleri, emek ve haliyle de zaman isteyen ilişkiler, kısacası hayatımızın her alanında adeta ‘yapılacaklar listesi’ ile yaşıyoruz.

Toplantıya katıl, çocukları okuldan al, evi temizle, mutfak alışverişini yap, arkadaşlarınla buluş… Liste uzayıp gidiyor, e tabii hal böyle olunca da zaman yetmiyor, çünkü sınırlı bir kaynak ve bir gün herkes için 24 saat, fazlası yok… Bu yüzden modern hayatta en önemli hayatta kalma becerilerinden biri etkili zaman yönetimi. Etkili zaman yönetiminin en önemli bileşeni ise yapılacaklar listesini doğru hazırlayabilmek. Peki, çoğumuzun bildiği verimli yapılacaklar listesi hazırlamanın ipuçlarından başka etkili bir teknik var mı? Evet! Sizi ‘Must, Should, Want’ yöntemi ile tanıştıralım veya kısaca 3’e ayırma tekniği ile. Bu tekniğin günlük hayatta nasıl uygulanabileceğini öğrenmek için okumaya devam edin. Yoğun tempolu hayatınızda kullanacağınız harika bir kılavuz edinebilirsiniz!

‘Must, should, want’ yöntemi nedir?

Yapılacaklar listesi hazırlamak çoğu zaman bunaltıcı olabilir, hele ki asla zaman yetmiyorsa ve işler yetişmeyecek gibi görünüyorsa… Ancak, bu teknik sizi ağır bir yükten kurtarabilir… Bir blog yazarı olan Jay Shirley tarafından geliştirilen ‘must, should, want’ yöntemi, hem üretkenliği artırmaya hem de günlük rutinleri daha keyifli hale getirmeyi amaçlıyor. Bu teknikte her gün yapacağınız işleri üç kategoriye ayırıyorsunuz:

  • 1. kategori olan ‘must’ o gün içerisinde mutlaka yapmanız gerekenleri anlatıyor, bir nevi zorunluluk hali, işle ilgili halletmeniz gerekenler olarak düşünebilirsiniz.
  • 2. kategori ‘should’ ise zorunlulukların biraz daha hafif hallerini içeriyor, yani yapsanız çok iyi olur ama yapamazsanız da dünyanın sonu değil, henüz teslim tarihi gelmemiş veya yarına, ertesi güne erteleyebileceğiniz işler olabilir.
  • 3. kategori olan ‘want’ ise yalnızca yapmak istediklerinizi içeriyor, bunlar işle ilgili görevler ya da özel istekleriniz olabilir, yani tamamen size bağlı ve inisiyatif size ait.

Bu şekilde işlerinizi, görevlerinizi, o gün içinde yapacaklarınızı 3’e ayırdığınızda hem sorumluluklarınızı yerine getirebiliyor hem de yalnızca istediğiniz için yapacağınız daha keyifli eylemlere de yer açmış oluyorsunuz ve rutinler hem daha kolay hem de daha zevkli bir hal alıyor…

İngilizce’deki zorunluluk halini ifade eden ‘must’ yardımcı fiili, ‘-meli, -malı’ anlamı katan ‘should’ ve ‘istemek’ demek olan ‘want’ kelimesinden oluşan bu teknik, size günlük hayatın pek çok alanında zaman ve enerji kazandırabilir. Bu sayede hem daha etkili bir to-do list oluşturabilir hem de hala kendiniz, sevdikleriniz için ayıracak zamanı bulabilirsiniz.

3’e ayırma tekniği ne zaman kullanılır?

Bu tekniğin kelimenin tam anlamıyla günü kurtarıcı bir yanı olduğunu söyleyebiliriz. Her gün, gününüzü planlarken bu üç kategoriye ayırma yöntemi ile o gün yapacaklarınızı öncelik sırasına göre dizebilir, zamanınızı ve enerjinizi en verimli şekilde yönetebilirsiniz. Konu ister işteki görevleriniz olsun ister evinizdeki sorumluluklar, yaşamınızın her alanına kolayca uygulayabilir, pratik bir şekilde entegre edebilirsiniz. zamanı daha etkili bir şekilde yönetmek, işleri sıralamak ve günlük hayatı daha akıcı hale getirmek için kullanılan en etkili araçlardan biri ‘must, should, want’ yöntemi olabilir.

Ayrıca, bu tekniğin en güzel yönlerinden birinin de esneklik sağlamak olduğunu belirtmeliyiz. Çünkü hepimiz her gün değişen işler ve sorumluluklarla karşılaşıyoruz ve bu yöntem, sürekli olarak uyarlanabilir olduğundan değişen koşullara ayak uydurmamız da hiç zor olmuyor. Her sabah o günün işlerine göre gününüzün planını 3 kategoriye ayırarak yapabilirsiniz.

Günlük işler için kurtarıcı olmasının yanı sıra farklı alanlarda da uygulanabilir. Örneğin, bütçe yönetimi konusunda desteğe ihtiyacınız varsa yine ‘must, should, want’ tekniğinden destek alabilirsiniz. Harcamalarınızı zorunlu giderler, alınması gerekenler ama ertelenebilme ihtimali olanlar ve tamamen kişisel zevkler olarak üçe bölebilir, bütçenizi bu doğrultuda şekillendirebilirsiniz. Ev kirası, kredi taksiti gibi giderlerinizi ilk kategoriye yazabilir, ihtiyacınız olan ama o ay almasanız da hayatınızda büyük bir eksiklik yaratmayacak olan şeyleri ikinci kategoriye ekleyebilir, üçüncü kategori içinse sadece keyfi harcamalarınız için alan açabilirsiniz. İster aylık gelir-gider dengenizi korumak isterseniz de günlük alışveriş alışkanlıklarınızı yönetmek için bu üçe ayırma tekniğini kullanabilirsiniz. Böylece hem daha bütçe dostu satın almalar yapabilir hem de daha bilinçli harcama alışkanlıkları geliştirebilirsiniz.

Dilerseniz, seyahat planlarınızı bile bu teknikten faydalanarak oluşturabilirsiniz. Örneğin, ilk defa gideceğiniz bir şehri gerçek anlamda keşfetmek istiyorsanız, kesinlikle görmeniz gereken yerleri, şehrin en ikonik yapılarını 1. kategoriye alabilirsiniz, yine önemli olan ama ilk kategori kadar kritik olmayan yerleri 2. kategoriye ekleyebilir, 3. kategori içinse daha keyfi ve plansız, yapılandırılmamış etkinlikleri ya da arkadaş tavsiyelerinden edindiğiniz en iyi restoran, kafe denemelerini koyabilirsiniz.

Kısacası, bu tekniği yaşamınızın farklı alanlarında etkili bir zaman ve enerji yönetimi olarak kullanabilirsiniz. Ancak günlük işlerinizi önceliklendirme konusunda en sürdürülebilir çözümleri bulacağınız için çok daha faydalı olacağını da belirtelim. Her iş ve sorumluluğa aynı ciddiyetle yaklaşmak hem gerçekçi değil hem de fazlasıyla stres yaratıcı. Bu teknik ise üzerinizdeki gereksiz baskıyı azaltmak için adeta biçilmiş kaftan. Kesinlikle bir şans vermelisiniz!

İlginizi çekebilir: Etkili ve stressiz bir yapılacaklar listesi nasıl hazırlanır?

Kaynak: lifehacker

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale